70

817 46 8
                                    

R:Gerek yok işte. Tehlike yok.
Kocasının beline sıkıca sarılırken mırıldandı.
R:Hadi gel.
Belki de psikolojikti ama bu seferki sevişmeleri inanılmazdı. Olağanüstüydü. Öyle güzeldi ki sadece onda dakika sonra yeni bir birlikteliğe daha başlamışalardı. Reyyan elinden geleni yapıyor, son gecelerinin ikisi içinde güzel olmasını sağlamaya çalışıyordu.
Hiç uyumadan, hiç konuşmadan sabaha kadar birbirlerinin kollarında yattılar. Başını kocasının göğsüne yaslayan Reyyan, o an için hayatından çok memnundu ama sadece birkaç saat sonra ayrılacaklarını bilmenin üzüntüsünü yaşıyordu.
Bunu kendisi istemişti. Fakat bebeği için mecburdu. Miran’ın bebek istediğine dair milyonda bir bile umut olsa her şeyi söyleyecekti ama Miran’ın istemediği çok açıktı.
Gün ağarmaya başlamıştı artık. Uykulu gözlerle başını kaldırıp Miran’a baktı. O da kendisini süzüyordu. Birkaç saniye bakıştıktan sonra Miran yuvarlanıp, karısının üzerine çıktı. Dudaklarını dudaklarına yapıştırırken, bu sefer biraz öfkeyle sahip oldu ona.
Reyyan onun son sevişmelerinde neden kızgın olduğunu biliyordu. Aldırmadan devam etmesini sağladı. Tırmandıkların dağın zirvesine yaklaşırken, kollarını kocasının boynuna sıkıca sardı. Yüksek çıkan sesinin arasında onu sevdiğini haykırmamak için elinden geleni yaptı.
Sonunda uykuya yenik düştü. Göğsüne yığılan adama sımsıkı sarılmıştı ama gözlerini açmakta zorlanıyordu. Nefesleri düzenlenirken uykunun sıcak karanlığına kaydı. Kollarında ki adamın siyah saçlarını okşayan parmakları gittikçe yavaşladı ve hareketsiz kaldı. Sonunda uyumuştu.
Miran bir süre dirseklerinin üzerinde, ağırlığını ona vermeden beklemişti. Sonra kendisini saran incecik kollardan sıyrılmıştı. En az on dakika yatağın kenarında oturup uyuyan güzeller güzeli karısını seyretti. Terlemiş saçları her yere yayılmıştı. Harika göğüsleri derin soluklarla yükselip duruyordu. Onlara bir daha dokunamayacaktı. Bir daha bu harika göğüsleri öpemeyecek, bu güzel varlıkta hayat bulamayacaktı.
Yaşaran gözlerinden bir damla süzüldü. Elini yanağına götürmüş, akan o bir damlayı silerken, öfkelenip yataktan kalktı. Çıplaklığıyla banyoya gitti. Uzun süre duş aldıktan sonra, sinirden saçını sakalını tarayamadı. Giyinme aşamasının her anında ise aynadan karısının çıplak olan bedenini seyretti. Üşümediği belliydi. Örtmeye de eli gitmiyordu. Onu kaybetmeden önde elinden geldiği kadar çıplak bedenini hafızasına kazımaya çalışıyordu.
Odadan çıkmadan önce yine uzun uzun seyretti onu. Bir bacağını kıvırmış ve hafif yana açmıştı. Gözleri defalarca kez hayat bulduğu, tertemiz kıvrımlarda gezindi. Yeniden heyecanlanırken, kendisine kızmaktan geri kalmıyordu. Ne biçim bir erkekti, gece boyunca defalarca sahip olduğu bir kadına karşı hala arzu duyabiliyordu? Bu kadın kendisine bu arzuyu nasıl oluşturuyordu? Üstelik uyuyordu. Üzerini yumuşakça örtüp, yatağın yanına oturdu. Dudaklarını karısının sırtına dokundurup, gözlerini kapattı. Kokusunu içine çekerek, derin bir öpücük kondurdu. Arkasını dönüp odadan çıkarken hala öfkeliydi.
İş yerine vardığında henüz çok erkendi. Kimse gelmemişti, sekreteri bile. Sonra etraf yavaş yavaş hareketlendi. Pazartesi gününün normal yoğunluğu başladı. Genç adam öğleden önce girdiği toplantıya bir türlü dikkatini veremiyordu. Öfkesi azalmıştı. Öfkesi zaten karısına değildi ki..Tamamen kendisineydi. Konuşmaları boş gözlerle izlerken, ona olan düşkünlüğünün derecesini kavramaya başlamıştı.
Ne aptal bir adamdı..
Bu kesindi. Evlilikten korktuğunu sanmıştı bu güne kadar. Şimdi anlıyordu ki bu korkuyu çoktan aşmıştı. Şimdi korktuğu tek şey güzel karısını kaybetmekti. O zaman zaman sakin olan, kızdığında ise gözleri öfkeyle parlayan şahane şeyi bırakmaya hazır değildi. Ne bugün, ne de aylar sonra. O yüzden geciktirip durmuştu. Kahretsin. Nasıl da farkına varamamıştı?
Müdürlerden biri yeni bir yatırım hakkında konuşurken, birden ayağa kalktı. Herkes şaşkınlıkla başını ona çevirmişti. Miran bunun farkında bile olmadı. Saatine baktı. On ikiye geliyordu. Reyyan şimdi uyanmış olmalıydı. Uyanmadıysa bile onu öperek uyandırmayı hayal etti. Aklına gelen tatlı düşünce ile gülümsedi. Kendisine şaşkınca bakan yöneticiler, bu önemli toplantıda onun bu garip haliyle irkilmişti. Onu ilk kez gülümserken görmüştü çoğu.
Yanında oturan yardımcısına döndü.
M:Siz devam edin. Benim çok önemli bir işim var.
Sekreter kekeleyerek konuşmaya başladı. Şaşkınlığını üzerinden atamıyordu.
S:Ama efendim. Sizin imzanız.
M:Önemli değil. Gelince atarım. Bugün geleceğimi, hatta birkaç gün geleceğimi de hiç sanmıyorum. Gereken neyse siz yapın.
Hiç cevap beklemeden odanın kapısına yürüdü. Herkes merakla arkasından bakarken, hiçbir şey umurunda değildi. Arabaya binip yola çıkması beş dakikasını almamıştı. Neredeyse bütün kuralları çiğnemişti. Boş gördüğü her kırmızı ışıkta geçmişti. İki üç ufak kaza tehlikesi atlattığının farkında bile değildi. Tüm istediği bir an önce kadınına kavuşmak ve…ve onu sevdiğini..deli gibi aşık olduğunu söyleyebilmekti..

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩

Hercai Where stories live. Discover now