24

900 45 33
                                    

Reyyan’ın elinden tutup oturmasına yardım etti. Ardından da kendisi yanına oturuverdi. Başını üstlerinde ki ağaca çevirdi.
M:Burası dilek tepesi. Buraya ilk gelen böyle ufka bakarak bir dilek diler ve mutlaka gerçek olur.
R:Şaka ediyorsun.
M:Yoo..
R:Sen dilendin mi hiç? Gerçekleşti mi?
M:Gerçekleşti tabi, nasıl zengin oldum sanıyorsun?
R:Benimle dalga geçmeden duramıyorsun sen.
M:Hadi boşver sen. Hadi dile dileğini. 
Reyyan gözlerini kapatmadan önce Miran’ın gözlerine baktı. Aklında dileyeceği dilek netleşmişti, artık ne dileyeceğini çok iyi biliyordu.
Gözlerini kapatıp, derin bir nefes çekti içine. Dileğini içinden birkaç kez tekrar etti, garanti altına almak ister gibi. Bakışlarını Miran’a çevirdiğinde, karşılaştığı donmuş bakışlarla kaşları çatıldı hafifçe.
M:Diledin mi?
R:Evet.
M:Ne diledin?
R:Dilekler söylenmez. Söylenseydi içten dilenmezdi.
M:Sen söyle olmaz bir şey.
R:Hayır söylemem.
M:Israr ediyorum ama.
R:İyi tamam söyleyim bari. Herkesin dilediği işte. Ev, iş, para falan filan.
M:Hı hı bende yedim. Ben seni tanıdım Reyyan hanım. Sen bunlara değer veren birisi değilsin. Bunları dilemezsin.
R:Tanıyorsun beni.
M:Evet tanıyorum seni. Mesela senin karşı koyamadığın şeyleri de biliyorum.
R:Neymiş?
M:Bana karşı koyamıyorsun.
R:Bu kadar mütevazı olmak zorunda mısın? Vücuduma söz geçiremiyorum maalesef. Bunlar için beni suçlayamazsın..Beni utandırmaktan da vazgeç lütfen.
M:Valla inan ki senden sonra böyle oldum. Ben hiç böyle birisi değildim. Huyum değişti seninle.
Reyyan duyduğu sözlerle ağzı açık kalmış kocasına bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden biraz baktı kocasına. Ardından önüne döndü.
R:Hadi gidelim. Daha valizleri hazırlayacağız. Pastasını alacağız.
M:Gidelim bakalım.
Eve geldiklerinde içerisi tıka basa doluydu. Herkes gelmiş, bir köşede oturuyordu. Reyyan ister istemez bir heyecanın içine düştü, başı döndü bir an. Miran karısının yüzündeki heyecanı gördü ama herhangi bir şey yapmadı. Hediye paketini çaktırmadan yukarıya çıkıp, salona tekrar geldi. Bir kenara oturup, karısının ailenin her üyesiyle kaynaşmasını izledi gülümseyerek. Yapmacık hiçbir tavır sergilemiyordu. Yüzündeki gülümseme bir an bile azalmıyordu. Karısını izlediğinin farkına kendisi varamamıştı ama Ayla hanım oğlundaki değişimi çok net görüyordu. Dirseğinin ucuyla yanındaki kardeşini dürttü.
A:Gördün mü? Nasıl bakıyor karısına?
AY:Olur o kadar abla. Yeni evliler sonuçta.
A:Ona bir şey demiyorum canım. Ama gözlerine bak. Benim asık suratsız, ciddi, sinirli oğlum. Geldiğinden beri o kadar sakin ki. Bir kez değil sinirlenmek, gerilmedi bile. Gülümseyip duruyor.
AY:Ne güzel işte..
A:Reyyan çok iyi geldi Miran’a. Biliyor musun bana anne demesini teklif ettim..
AY:Eee.
A:Bazen söylüyor. Çok hoşuma gitti valla. Kız annesi olmak çok güzelmiş…Sen ne düşünüyorsun onun hakkında.
AY:Biraz önce Gönül’le de konuştuk. Çok samimi, çok tatlı. Biz çok sevdik. Sadece erken evlenmeleri biraz dikkatimizi çekti. Acaba diyoruz, hani, hamile falan mı?
A:Yok canım olsa söylerlerdi. Saklanacak şey mi o?
AY:Doğru haklısın. Aşk işte.
Miran elindeki çayı içerken, bir yandan karısını izliyor, bir yandan da düşüncelerin içerisine girmiş boğulmakla uğraşıyordu. Annesinin Reyyan’la iyi anlaşması hem hoşuna gidiyor, hem de gitmiyordu. Reyyan’a bağlanması iyi değildi. Boşanacakları zaman annesinin üzülmesini istemiyordu. Canı tekrar sıkıldı. Elindeki bitmiş bardağı sehpanın üzerine bıraktığı gibi Reyyan ayağa kalktı.
R:Çay koyayım mı? İçer misin bir bardak daha.
Miran karısının yüzüne bakakaldı. Bu ilgi hoşuna gidiyordu. Yapmacık değildi ve çok doğal bir şekilde Miran’a hizmet ediyordu. Hem de Miran bunu yapmasını istememesine rağmen. Kendisini ister istemez gerçekten yen evli gibi hissetti. Gerçek bir koca gibi hissetti kendisini.
Aradan geçen saatlerden sonra Miran kolundaki saate baktı.
M:Kalkalım mı artık Reyyan? Saat çok geç olmuş. Gece yarısına kadar ancak varırız eve.
R:Tamam kalkalım. Hazırız zaten, valizleri indirelim yeterli.
A:Kalsaydınız bu gece de. Sabah dönerdiniz.
M:Yok anne gidelim. Yarın toplantım var, Reyyan’ın da okulu.
A:Tamam. Israr etmiyorum ama çok mutlu oldum. Yine gelin.
R:İnşal…
M:Bakalım anne. Hadi Reyyan sen montunu falan giy, ben valizi alıp geleyim.
Reyyan montunu giymiş kapıda evdeki herkesle vedalaşmış, arabanın yanına gitmişlerdi. Miran valizleri bagaja koymuş, annesi ve Reyyan’a dönmüştü. 
M:Tamamdır gidebiliriz.
R:Yeni yaşın tekrar hayırlı olsun anne. Hep mutlu ol inşallah.
A:Yine gelin.
Gitmelerini istemiyor ve bunu çok belli ediyordu.
R:Miran müsait olur olmaz yine geleceğim inşallah..Çok eğlendim. Çok teşekkür ederim. Sizde gelin bize.
Miran’ın kendisine tuhaf bir şekilde baktığını, Reyyan haricinde kimse göremedi. Miran’ın annesini evinde istemediğini düşündü. Çokta umursamadı. Annesini sevmişti, çok tatlı kadındı gerçekten. Gelmesini çok isterdi. Araba kalabalığın içinden sessiz bir homurtuyla uzaklaştı. On dakika önceki kalabalıktan bir eser kalmamıştı. Hep böyle bir ailesi olsun isterdi. Kalabalık ve cana yakın. Her ne kadar kısa da sürse bu ailenin içinde olmak çok güzeldi.
M:Keyfin yerinde.
Reyyan mutluydu, onun keyfiyle Miran’ın sesinde ki kinayeyi fark edemedi.
R:Olmasın mı?
M:Kalabalık çoğu kişinin hoşuna gitmez. Sen sevdin..
R:Ben çok sevdim. Hepsi de çok iyi, çok sıcak. Çok şanslısın…Be-benim hiç kalabalık bir ailem olmadı.
Sesinde hissedilen duyguyla, herkes acıyla yutkunurdu. Miran kaşlarını çattı.
Sonra…
Sonra dudaklarından kendisinin mani olamadığı bir cümle döküldü.
M:Kendini fazla alıştırmasan iyi olur.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩 🥰 🤩 🙏 🧡

Hercai Where stories live. Discover now