99

491 29 3
                                    

M:Neden bu kadar güzel oldun sen?
R:Anlamadım.
M:Neden bu kadar güzel oldun? Şu güzelliği benden başkasının görmesi haksızlık.
R:Kocacığım o kadar insan geliyor. Ne desinler yani? Miran’ın karısı nasıl çirkin mi desin? Ben sana böyle bir şey söylenmesine nasıl müsaade ederim kocam?
M:Ben sana çirkin diyen insanın alnını karışlarım. Onlara ne benim karımın güzelliğinden veya çirkinliğinden. İnsanın asabını bozmasınlar.
R:Miran kavga mı edeceğiz Allah aşkına? Senin şu anda beni övmen gerekiyordu, gömmen değil.
M:Güzelim senin benim övmeme ihtiyacın yok. Sen her halinle zaten bunlardan fazlasını hak ediyorsun.
R:Olsun yine de söyle. Ağzına mı yapışır? Birçok güzel olmuşsun desen, melek gibi olmuşsun desen.
M:Bunlar iltifat değil. Böyle iltifat olmaz. Ben zaten sana günlük söylüyorum bunları. Şu anda içimden ne geçiyor biliyor musun?
E – S:Ne geçiyor? Ne geçiyor?
M:Beş dakika karışmasanız rahat edemezsiniz değil mi?
Miran karına birkaç adım yaklaştı. Avuçlarının arasına aldı küçücük ellerini.
M:Dünya da hayat bir milyar yıl önce başlamış. İnsanlar bununla çok şey yaptı. Teknoloji ilerledi, uzaya yolculuklar başladı, milyarlarca yeni başlangıçlar oldu. Üzülenler, hayal kırıklığına uğrayanlar oldu. Bezenler, vazgeçenler oldu. Aşk diye bir şey buldular. Birbirlerini bulup mutluluğu bulanlar oldu. Mutluluğu elinden kaçıranlar oldu. O oldu, bu oldu, şu oldu..Kader oldu. Kaderin en büyük kanıtı da biziz. Ben seni o kafede o gün fark ettim. Ben seni o gün o kafede görmek için bir milyar yıl bekledim. Düşünsene, koskoca evrende rastgele bir gezegen oluştu. Milyarlarca canlı geldi, hayat sürdü. Nesli tükendi. Şansa bak ki tam bir milyar yıl sonra aynı kafedeydik. Ben başımı çevirip, seni gördüm. Bir milyar yıl öncesinden yazılmış bir kader bu. Sen benim alın yazımsın. Bir milyar yıllık bir yazı.
R:Şükürler olsun o yazıya ki, bizi birbirimize yazmış. Seni sevdiğimi anlamaya başladığımda düşünmeye çalışmıştım birkaç kez. Sen olmasan ne yaparım diye? Nasıl nefes alacaktım? Nasıl uyuyup, uyanacaktım.
M:Ben senin bensiz olmana müsaade etmezdim ki. Ben seni nerede olursa olsun bulur, evlenmeye seni yine ikna ederdim.
R:Seni çok seviyorum. Ölürcesine..
M:Seni çok seviyorum. Sana can olurcasına.
E:Eğer bu romantik konuşma benimle kocam arasında geçmiyorsa, bu kadar romantizm benim bünyeme fazla. Gelemem ben böyle şeylere. Bu kadar oynaşmak yeter.
S:Hadi hadi salona. Millet sizi bekliyor. Tutamayacağız daha kimseyi. Valla geç kaldık ya.
M:Sema hanım başrol biziz. Biz olmadan o düğün başlamaz merak etme.
S:Ayy sizin başrolünüze.. Tövbe tövbe. Daha halay çekeceğim ben.
R:Ay bende bende..
M:Ne sende sende?
R:Halay çekeceğim.
M:Yok öyle olmaz. Şuradan bir kamyonet çevirelim, verelim eline de halatı sen onu çeke çeke tepeye çıkar. Böyle zarar görmezsin sen. Çocuğumuz karnında uslu uslu durur sen halay çekerken.
R:Yaaa ama düğünümde bir halay çekemeyecek miyim ben? Bu benim en doğal hakkım değil mi?
M:Bu tabi ki de senin en doğal hakkın. Bende oturur seni kenardan izlerdim ama..ama..ama hamile olmasaydın.
R:Ya Miran ne alakası var?
M:Ne demek ne alakası var Reyyan? Sen halay çekmek için zıplarken, bebeğimiz nasıl uyuyacak?
R:Ben..
M:Ben sana doğumdan sonra müzik açarım evde, sende güzelce oynarsın olur mu?
R:Yaa Miran..
M:Yok Miran. İlla düğün diyorsan doğumdan sonra ben sana bir düğün daha yaparım, orada oynarsın.
R:Off ya off.
M:Off deme kocaya çarpılırsın valla..
E:Gidelim artık.
M:Hadi gidelim. Heyecan yaptım valla. Bir an önce gidelim düğün bitsin de bizde işimize gücüm..
R:Miran..Miran ne diyorsun Allah aşkına?
M:Ne dedim be? Sizin içiniz fesat valla. Biz yarın umreye gitmeyecek miyiz? Valiz hazırlanacak pasaport hazırlanacak dünya kadar işimiz var. Yarın umreye gideceğiz aklınızdan geçenlere bakın. Çarpılacaksınız valla.
E:Yeme bizi Miran bey yeme..Biz senin aklından geçenleri çok iyi biliyoruz.
M:Valla günahımı alıyorsunuz.
R:Benim kocam ne diyorsa doğrudur dağılın. Hadi kocacığım gidelim biz düğünümüze.
M:Gidelim karıcığım. Bizi çekemeyenler çatlasın.
El ele verip düğün salonuna gittiler. Düğün Reyyan’ın oynamaya çalışması, Miran’ın etrafında pervane olup olabildiğince az hareket etmesiyle son buldu. Saniyeler, dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı. Düğünün sonuna geldiklerinde tatlı bir yorgunluk hakimdi herkesin bedeninde. Karısının elinden hızla tutup dışarıya doğru sürüklemeye başladı.
M:Hadi güzelim hadi. Acele edelim.
R:Yaa Miran ne yapıyorsun yavaş olsana? Nereye gidiyoruz?
M:Güzelim biraz acele edelim. Beş dakika beş dakikadır. Umreden önce koynuma almam lazım seni. On beş gün ayrı olacağız.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölüm cumartesi günü gelir inşallah 🧡 görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩

Hercai Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon