74

770 43 5
                                    

M:Be-ben ona..çocuk istemediğimi..her zaman söyledim. Bir bela gibi bahsettim çocuklardan..
Sesinde ki acıyı herkes çok net algılayabilirdi. Sesi gibi gözleri de acı çektiğini belli ediyordu. Omuzları çökmüştü sanki.
M:Allah’ım ben ne yaptım?
Ebru gülümsedi. Uzanıp genç adamın elini dostça sıktı.
E:Önemli olan yapmadıkların..Önemli olan söylemediklerin..Hadi araya binip annemizi bulalım..Ona söyleyeceklerin varsa bulmamız şart.
M:Aradım..Yerini söylemeyeceğini söyledi..Sonra da yüzüme kapattı telefonu, ardından da tamamen kapattı.
Demek Reyyan hamileydi? Bu nasıl olmuştu? Demek o yüzden korkup kaçmıştı? Onun bebek istemediğini sanmıştı. Allahım..Haksız da sayılmazdı ki. Kaç kere bu konuda onu terslemiş, önünü kesmişti.
Fakat şimdi bu konuda hiçbir endişe duymuyordu. Demek baba olacaktı? Hayret, hiç korkmuyordu. Hiç rahatsız değildi. Tıpkı evliliğini sevmesi gibi, bu düşünceyi de sevmişti. Baba olmayı ve çocuğunun o harika kadından olmasını çok sevmişti. Bu ne inanılmaz bir mucizeydi.
Çocuğunun mucizevi haberiyle gözlerinde ki ışıltı arşa yükselirken, karısına ulaşamamanın çaresizliğiyle beli bükülüyordu.
M:Nasıl bulacağım ben karımı?
Karşısında ki iki arkadaşı da onun çaresizliğini görebiliyorlardı. Karı koca bir an birbirlerine baktılar. İkisi de ona yardım etmek istiyordu aslında. Hem de çok..
Miran birden duruşunu dikleştirdi. Aklına gelen düşünceyle Selim’e döndü.
M:Selim. Senin gizemli bir arkadaşın vardı. Onu ara. Devlet için çalışıyordu. Reyyan’ın yerini çok rahat bulur. Onu arayalım hemen. Cebi kapalı olsa da bulabilir bence o yerini.
S:İyi fikir.
M:Hadi ara.
S:Şimdi mi?
M:Ya ne zaman? Şimdi tabi.
S:Yahu bir yemek yeseydik. Öğle yemeğim ziyan oldu senin yüzünden.
M:Sen benimle kafa mı buluyorsun? Ben sana karım yok, çocuğumu almış gitmiş diyorum, sen bana yemek diyorsun.
E:Evet haklı Reyyan’a söyleyelim bir daha karnında ki çocuğu bıraksın öyle gitsin…Allah aşkına sen benimle kafa mı buluyorsun? Çocuğumu almış gitmiş ne? Zaten burada ki amaç çocuğu senden saklamak..Aslında sen başına geleni hak ediyorsun. Seni iyi bir süründürmek lazım aslında.
M:Ebru..Lütfen. Uğraşma benimle. Söz bir daha seninle uğraşmayacağım. Ama lütfen şimdi sen de benimle uğraşma.
E:Ben seninle uğraşmıyorum zaten. Yoksa o kıza yaptıkların için benden çekeceğin vardı.
Selim, gülümseyerek yaklaştı arkadaşına. Elini omzuna attı.
S:Hadi dostum. Sana iyi bir haberim var. Ben senin dediğin o arkadaşımı zaten aramıştım. Az önce Reyyan’ın yerini söyledi. Aptallık etmesin, insanın seveceği birini bulması çok zor dedi. Çok şanslıymışsın, öyle dedi.
Miran söylenen bu kadar cümlenin sadece başını anlamıştı. Geri kalanı dinlememişti bile.
M:İnanmıyorum sana. Ne halt etmeye baştan söylemedin be adam? Burada vakit kaybediyorum ben. Karımı ve çocuğumu bulmam lazım benim.
Gözlerinde ki hüzün bir anda dağılıvermişti. Gözleri mutlulukla parladı. Onları orada bırakıp aceleyle arabaya yöneldi. Arakasında kalan karı koca ise genç adamın acelesini gülümseyerek izliyordu. Miran hızlı adımlarının arasında homurdanmaktan geri kalmıyordu.
M:Eğer bu kadar mutlu olmasaydım, o sırıtan çirkin çenene yumruk atardım. Sizin yüzünüzden geç kalacağım gidelim artık. Bu arada bunun hesabın soracağım size unutturmayın bana.
Ebru soğuk ifadesini bozup, kocasına sıcak bir gülüş arttı.
E:Erken söyledin. Ona biraz daha acı çektirmek lazımdı. Ben birazcık daha aratma taraftarıydım.
S:Dostlarımın acı çekmesine asla dayanamam ben.
E:Yumoş kalpli seni. Ama o uyuz hak etmişti. Benim tatlı Reyyan’ıma böyle aptalca davrandığı için azıcık daha eziyet çektirebilsek iyiydi.
Selim gözlerini kocaman açıp baktı karısına.
S:Tatlı Reyyan mı? Ah o da en az senin kadar cadı. Eğer Reyyan bana o tuzlu kahveyi içirmeseydi..dediğini yapabilirdim belki.
Ebru gülümseyerek baktı kocasına, hafifçe sokuldu.
E:Seni gidi kinci..Sana bayıldığımı söylemiş miydim?
Selim’in cevap vermesine fırsat kalmadan, Miran bağırarak geri geldi.
M:Ben sana acelem var dedikçe, sen ağırdan alıyorsun. Sen beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun?
S:Yahu karımla konuşuyorum iki dakika.
M:Yeni gördün karısını değil mi? Berlin duvarının bir tarafında sen, diğer tarafında da karın kaldı. Yirmi beş sene ayrı kaldınız, hiç görüşmediniz. Yolda çarpıştınız, birbirinizi tanıdınız da hasret gideriyorsunuz. Ne konuşuyorsun karınla? Sanki sadece senin karın var.
S:Senin var da nerede?
M:Bulacağım..Utanmıyorsun da değil mi, bana karınla hava atarken? Benim karım, senin karını üçe katlar, beşe çarpar, otuz ikiye böler. Karım beni affetmezse size sorarım haberiniz olsun.
E:Ben sana söyleme dedim. Ne diyor bana duyuyorsun değil mi? Ben bunu unutmam haberin olsun. Yirmi sene sonra çocuğunun düğününde gram altın takacağım unutturma.
M:Utanmıyorsun da bu zenginlikle gram altın takmaya. Kendi servetinden utan, ondan utanmıyorsan kocan Türkiye’nin sayılı zenginlerinden, ilk üçte. Ondan utan..Oyalamayın beni. Karımı özledim. Sekiz saate yaklaştı karımdan ayrıyım. Ben alışık değilim böyle şeylere.

Umarım beğenirsiniz 🙏 miran karısını buldu 🤩bakalım neler olacak 😂 😂 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩 🥰 🤩

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin