25

940 47 24
                                    

Miran’ın acımasızca söylediği cümleyle, Reyyan’ın yüzünde ki gülümseme bir saniye içinde dondu. Gözleri hemen doldu. Kirpiklerini kırpıştırdı gözyaşlarının akmaması için. Miran’ın kurduğu bu cümle zoruna gitmişti. Kalbi kırılmıştı. Sebebi olmadığı, kimsesizliğine ilk kez kahroldu. İçi ezildi, kendisini aşağılanmış hissetmesine mani olamadı.. Konuşmak için ağzını açmıştı ki, boğazında oluşan yumruyla yutkunmak zorunda kaldı. Dilini ısırırken, konuşmak için kendisini toplamaya çalışıyordu. Kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı. Kendisine birkaç saniye zaman vermek zorunda kaldı, konuşabilmek için. Parmaklarıyla oynayarak, Miran’a bakmadan konuşmaya başladı.
R:H-ha-haklısın.
Sesinde ki engelleyemediği titreşimle gözleri daha çok doldu.
R:Alıştırmam.
Diye fısıldadı.
Bir aile bulmuştu ama bir anda kaybetmişti. Miran onun ailesiyle samimi olmasını istemiyordu. Bunu daha açık söyleyemezdi. Başını cama çevirip gecenin karanlığını izlemeye başladı. Karanlığa sığınıp, Miran’ın bozulduğunu anlamamasını diledi.
Birkaç dakika sonra başını çevirip Reyyan’ın yüzünü görmeye çalıştı. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da bozulduğunu anlamıştı. Sesinin titreşiminden, aldığı nefesten belli oluyordu üzüldüğü. Söyledikten sonra idrak ettiği cümleyle karısının kalbini kırdığını biliyordu. Gözlerini bir an hüzünle kapattı. Onu üzmek hiç hoşuna gitmemişti. İki gün önce onun ayakta dimdik durmasından gurur duyarken, şimdi ayağına çelme takmıştı. Ne yapacağını bilmeden önüne baktı, parmaklarını kırarcasına tuttu direksiyonu. Özür dilese bile kırmıştı bir kere. Telafisi olmazdı artık.
Yapacak bir şey yoktu. Olan olmuş, bir anda çıkıvermişti ağzından. Araba sürmeye devam etti. Sessizce yola devam ettiler. Arabaya bindiğinde gülücükler saçan, gözleri parlayan Reyyan’dan eser kalmamıştı. Konuşmuyordu artık. Yola dikkatini veremiyordu, aklı kırdığı kalpteydi. Allahtan yol kalabalık değil diye düşündü.
M:Yarın seni hastaneden alayım mı?
Reyyan’ı biraz konuşturmak istiyordu. Belki konuşursa açılır, kalbini geri kazanmak için bir fırsat doğardı. Birkaç kelime söyleyebilirdi.
Bunun bu kadar kolay olmayacağını Reyyan’ın sesiyle ve kurduğu cümleyle anladı.
R:Gerek yok, ben kendim gelirim.
Sesi canlılığını kaybetmişti, artık titreşimde yoktu. Donuk çıkıyordu sesi. Güzel geçen iki günün tüm keyfini kaçırdığının farkına vardı Miran. Gözlerini kaçırdı istemsizce.
M:Eve birkaç şey alırız diye dedim ben.
R:Gerek yok. Ben Akçay’a gitmeden önce yaptım alışverişi unutmuşsun sen.
M:Belki başka ihtiyaçlar vardır diye dedim ben.
R:Gerek yok başka bir şeye. Olsa bile ben hallederim. Sen kendisini yorma.
M:Biliyorum. Her şeyi kendin de yaparsın. Ama inat etme. Ben beraber gitmemizi istiyorum.
R:Neden?
M:Ne demek neden?
R:Neden birlikte gidecekmişiz?
M:Çünkü istiyorum.
R:Parayı sen verdiğin için mi? Korkma batırmam seni.
M:Saçma saçma konuşma. Ne alakası var? Ben alışverişe tek gitme diye dedim. Bin türlü insan var ortada.
R:Ben daha önce de tek başıma alışveriş yapıyordum. Bir şey olmaz bana.
M:Evet..Ama o zaman sorumluluğun bende değildi. Kafana sok artık. Evliyiz biz.
R:Bana aptal muamelesi yapma. Evli olduğumuzu biliyorum. Benim korunmaya ihtiyacım yok. Yetimhanede insan kendisini savunmayı öğreniyor merak etme. Hem senin varlığına da alışmasam da iyi olur..
Miran dişlerini sıktı. Reyyan’ın meydan okuması iyice canını sıkmaya başlamıştı. Bir an inanılmaz sıcakken, bir anda nasıl böyle uzak ve yabani oluyordu. Evet, tamam biraz önce hatalı bir cümle kurmuştu ama çokta dikkat edilecek bir şey değildi. Sadece ayrılık zamanı geldiğinde fazla üzülmemesi için öyle söylemişti. Her ikisi içinde üzücü olurdu. Belki de üçü için..
M:Sen bilirsin. Kendin gitmek istiyorsan git. Özgür kız olmak istiyorsan ol.
Eve geldiklerinde Miran valizleri eline alıp, yukarıya çıktı. Reyyan anahtarıyla kapıyı açıp, Miran’ın önden girmesi için kenara çekildi. Miran valizle birlikte içeriye girdi. Salona gitmiş ayaklarını uzatmışken, Reyyan’ın kapının önünde beklediğini gördü. Gözlerini dikmiş kendisine bakıyordu.  Kaşlarını kaldırdı.
M:Ne oldu?
R:Valizdeki eşyalarını almanı bekliyorum.. Eşyalarımı alacağım.
Miran beklediği cümleleri duyamamanın verdiği sıkıntıyla, bakışlarını kaçırıp baktı Reyyan’a.
M:Tabi. Ben alayım eşyalarımı.
Miran’ın eşyalarını almasıyla, valizi eline aldı. Miran Reyyan’dan bakışlarını kaçırıp etrafta gözlerini gezdirdi.
M:Ben çıkartayım valizleri.
R:Gerek yok ben çıkartırım. Sana iyi geceler.
Reyyan valizleri almış dışarıya çıkarken, Miran arkasından bakmakla yetindi sadece. Üzerini değiştirip yatağa uzandığında, kollarının boşluğuyla uykuya dalamadı. Üstüne birde kırdığı kalbin ağırlığı vardı.
Reyyan odaya çıktığında valizini boşaltıp duşunu aldı. Yatağa uzanıp, tavanı izlemeye başladığında, gözlerinden birkaç damla firar etmişti. Hızla silip yan döndü. Gözlerini kapattı. Uyumaya çalışırken, kollarının arasında hissettiği boşlukla uyuması çok zor oldu.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 yeni bölüm cumartesi günü gelir 🧡 yorumlarınızı bekliyorum 🤩

Hercai Where stories live. Discover now