7

920 44 28
                                    

R:Be-ben vazgeçtim. Evlenmiyorum. Söz verdin bana. Sağa çek arabayı. Vazgeçiyorum ben. Sadece iki ay dedik. Evlenmekten hemen vazgeçiyorum.
M:Nasılsa bir gün birisiyle evlenmeyecek misin? Sevişmeyecek misin?
R:Evet ama senin gibi birisini hiç düşünmedim doğrusu.
M:Kalbimi kırıyorsun ama.
R:Sözleşme var. Bana dokunursan senden boşanmam.
M:Ben senin bakire olduğunu, dokunulmamış olduğunu nereden bileyim? Belki de şu anda da değilsin. İki ay sonra her türlü boşanma davasını açabilirim. Tabi her gün senin gibi bir şahaneyle seviştikten sonra.
R:Mi-Miran korkmaya başlıyorum sen ciddi misin?
M:Sence.
R:Durdur arabayı ineceğim ben. 
Reyyan elini arabanın açma koluna atınca, hızla arabayı durdurup, kahkahalarla gülmeye başladı. Reyyan çatık kaşlarıyla karşısında enfes bir şekilde gülen Miran’a bakıyordu.
M:Sakin ol. Şaka yapıyorum. Korkma hemen.
R:Şaka mı?
M:Şaka tabi. Korkmana gerek yok. Söz verdiğim gibi. Bir kadın bacağı gördüm diye sapıtacak değilim. emin olabilirsin ki çok fazla gördüm. ama seninle eğlenmek çok güzeldi doğrusu.
R:Eğlenmene sevindim.
Evin önünde durduklarında, ikisi de arabadan indi. Bagaja geçip poşetleri alırken, Miran konuşmaya başladı.
M:Yarın üçte nikah var. Saat bir de alırım seni. Kuaföre gideceksen daha erken alabilirim.
R:Gerek yok. Sadece nikah zaten. Biz kızlarla evde hazırlanırız. Ayrıca ben gelirim.
M:Sen bilirsin. Eşyalarını toplamayı unutma. Nikahtan sonra alırız. Beğenmediklerini alma. Yenilerini alırım ben sana.
R:Gerek yok. Masraf ya..
M:Bu huyundan vazgeçmelisin. Tok gözlülük iyidir ama bu kadarı değil. Ben senin kocan olacağım.
R:Evet ama ik..
M:Evet iki aylık ve sahte. Biliyorum. Şunu ikide bir hatırlatıp durma artık lütfen.
Reyyan’a doğru bir adım atıp, belinden sardı hafifçe.
M:Bak anlaşmaya sadık kalmaya çalışıyorsun, kendini korumaya çalışıyorsun. Takdir ediyorum doğrusu. Ama dikkat et yavrum. Sen kendini geriye çektikçe, farkında değilsin ama ilgimi çekmeye başlıyorsun.
R:Ben anlayamıyorum. Bir şey yapmadım ben. Sadece paranı ve vaktini boşa harcamanı istemiyorum. İki ay sonra normal hayatıma döneceğim bu lükse alışmasam iyi olur.
M:Normal hayatına dönsen bile paran olacak. Bu metruk mahalleye, eski eve dönmene gerek yok.
R:Arkadaşlarım burada. Ayrıca ben hayatımdan memn..
M:Yine de dediğimi yapacaksın ama. İyi giyinmeni istiyorum. Her şeyin iyisini kullanmanı istiyorum. Bunu sağlayacak param var, kocan olarak istemeye hakkımda var. Her aldığıma itiraz edeceksen, seni cezalandırmak zorunda kalırım haberin olsun.
R:N-ne cezası?
Miran’ın ensesinden tutup kendisine çekmesiyle soluğu kesildi bir anda. Dudakları arasında sadece bir santim kalmıştı. Derin derin solumaya başladı. Miran gözlerini Reyyan’ın dudaklarına dikmiş, fısıltıyla konuşmaya  başlamıştı.
M:Seni öpmek istiyorum. İtirazlarını dindirene kadar, dediğimi yaptırana kadar. Seni öperek susturmak istiyorum. O kırmızı dudaklarının inadını kırmak istiyorum.
R:B-bu-bunu yapamazsın.
M:Yaparım. İnan ki benim için büyük bir zevk olur. Yapabileceğimi göreceksin.
R:Bırak beni.
Miran Reyyan’ı serbest bırakırken, hala dip dibe duruyorlardı.
M:Ama şimdilik sözümü tutacağım. Sadece uyarıyorum seni. Her şeye itiraz eme. Beni kendine çekme.
R:Ben bir şey yapmıyorum.
M:İşin kötüsü de o. Yaptıklarının farkında bile değilsin.
R:Daha fazla saçmalama artık. Gidiyorum ve senin de bir an önce kendine gelmeni istiyorum.
M:Yarın nikahımızda görüşürüz karıcığım.
R:Ya sabır. Size iyi akşamalar.
Reyyan biraz önce ki yakınlaşmanın şaşkınlığıyla eve giderken, Miran yine pencereden görene kadar kapının önünden ayrılmadı.
Sabah erkenden annesi Ayla hanımı aldırmak için bir şoförü yönlendirirken, kendisi de önemli birkaç işi için şirkete geçmişti. Evraklara dalmış, nikahını bile unuttuğu anda, açılan kapıyla bakışlarını kaldırmıştı. Karşısında yüzünde gülücüklerle kendisine yaklaşan annesini görünce, sakince yerinden doğruldu.
M:Hoş geldin anne.
A:Hoşbuldum oğlum. Ama hala şaşkınım bilgin olsun.
M:Alışırsın merak etme.
A:Gelinim nerede?
M:Sabah hastaneye uğrayacaktı, ardından hazırlanacak. Ardından nikah dairesinde buluşacağız.
A:Bu nasıl iş oğlum? Sen neden almaya gitmiyorsun?
M:İstemedi anne.
A:Düğünü de Reyyan istemedi. Ne hikmetse bu kız hiçbir şey istemiyor?
M:Gözü tok bir kız anne. Yüzük seçerken bile, incecik şeyleri seçti. Kuaföre bile gitmek istemedi. Bir an önce nikahımız kıyılsın istiyoruz sadece.
A:İşte bunda yanılıyorsun. Her kız özenir böyle şeylerde. Hiç yoktan bir kuaföre gitmek ister.
M:Reyyan istemez. Anne bak, nikahtan sonra hemen Akçay’a döneceksin.
A:Tamam dedim ya. Daha kaç kez söyleyeceksin. Ben senin mürüvvetini göreyim, mutluluğunu göreyim de, Allah sonra alacaksa canımı alsın.
Miran’ın aklına ister istemez Reyyan’ın sözleri geldi. evlatlığını sorgulamaya girişmişken, Reyyan’ın haklı çıkması canını sıkmıştı. 
M:Öyle söyleme anne. Daha yaşayacak çok güzel günlerimiz olacak. Kalbini unutma. Kendini çok kaptırmanı istemiyorum. Ve bu kadar söylememin sebebine gelirsek, sana bu konuda güvenemediğim için özür dilerim anne. Ama haklı sebeplerim olduğunu düşünüyorum. Bana kalsa senin gelmene gerek bile yoktu. Reyyan istedi.
A:Gelinim demese, beni mahrum edecektin öyle mi?
M:Mahrum etmek değil ama..
A:Ben bu kızı çok sevdim valla.
M:Tamam anne çıkalım artık. Geç kalmayalım.
Suat, eşi Sema, Ayla hanım ve Miran nikah dairesinin kapısından girdiklerinde, Miran gördükleriyle bakışlarını Suat’a çevirdi.
M:Suat. Açıklama yapmak ister misin?
S:Ne açıklaması yapacakmışım? Selim’e evlendiğini söyleyince, gelmek istedi. Karısı da gelecek haliyle. Diğerlerine de Selim söylemiş. Hanımlara da Ebru söylemiş. Arkadaşlarının nikahlarında olmak onlarında hakkı. Sema evlenirken surat ifadeni kaçırmak istemediğini söyledi.
M:Karın diye sesimi çıkarmıyorum ama o cüce cadıya söyle ayağını denk alsın.
S:Ben korkarım, sen söyle..
Arkadaşlarının yanına ilerlediler yavaşça.
M:Hoşgeldiniz.
SL:Hoşbulduk Mirancığım. Müstakbel yengemiz nerede? Hangi güzel boynuna tasmayı bağladı.
M:Selim..
E:Hiç boşuna homurdanma. Bizim düğünümüzde kocamla nasıl dalga geçtiğini çok iyi hatırlıyorum. Senin gibi bir çapkını, ehlileştirecek kızı merak ediyorum doğrusu.
M:Size de eğlence çıktı.
Miran kolunda ki saate baktı. Yanaklarını şişirmiş, derin bir nefes çekmişti içine.
M:Saat kaç oldu ya?
SL:Bence arkasına bakmadan kaçmıştır. Son anda yaptığı hatanın farkına vardıysa.
M:Şu espri yeteneğin beni benden alıyor inan. Ama şu anda hiç sırası değil. Zira sinirliyim. Her an o yakışıklı suratını dağıtabilirim.
SL:Allah Allah.
Onlar birbiriyle uğraşırken, Ayla hanım bakışlarını kapıya çevirdi. Gözleri gördüğüyle anında sevgiyle ışıldarken, Miran’ın koluna dokundu.
A:Maşallah. Şu gelinin güzelliğine bak Miran. Ne kadar zarif? Ne kadar güzel?
Kapıdan giren genç gelin sırtında ki kabanı çıkarmış, yanında ki kıza veriyordu. Acelesi olduğu belliydi. Geç kalmış veya kalmak üzereydi.
Miran bakışlarını umursamazca başını çevirdi. Annesinin bahsettiği gelini daha ilk anda gördü. Zaten zarafetiyle ilk anda dikkatleri üzerine çekiyordu. Gerçekten çok güzeldi. Adeta masallardan fırlamış bir prenses gibiydi. Gelinlik yerine beyaz, zarif bir elbise giymişti. Ten rengi çoraplarıyla uzun beyaz bacakları göz alıcı duruyordu. Ayağına giydiği topuklu ayakkabıyla daha da uzun görünüyordu. Saçlarının becerikli bir kuaförün elinden çıktığı belliydi.
Çekici gelinin güzel gözleri hızla etrafı süzdü. Karşılaştığı donuk gözlerle birlikte, adımlarını o tarafa yönlendirdi. Gözlerini ayırmadan baktığı Miran’a adım adım yaklaşırken, yüzüne eşsiz bir gülümseme yerleştirmişti. Miran gördüğü gülümseme ve gülen gözlerle birlikte nefesini tutmuştu farkına varamadan. O tanıdık gözlerde kaybolmuştu bir an için. Sanırım Suat gerçekten haklıydı. Bu kız kendisini her an şaşırtıyordu.
M:Anne..
Sesi oldukça güçsüz çıkmıştı. Annesiyle konuşurken bile gözlerini Reyyandan alamıyordu.
M:O kız Reyyan…Gelinin.

Umarım beğenirsiniz 🙏 yeni bölümde görüşmek üzere 🧡 kendinize iyi bakın 🤩

Hercai Where stories live. Discover now