(60) Tanrı Tanımaz Asi.

79.8K 7.7K 14.5K
                                    

Meliz'den.

Zamanı geri almaktan daha kötü bir şey varsa o da Elzem'in yapması gereken her şeyin bana kalmış olmasıydı. Sanki rolleri değişmişiz gibi onun gibi düşünmeye kendimi zorluyor, onun gibi entrikalar çeviriyordum. O lanet kız bugün doğacaktı ama ben burada ona daha güzel bir gelecek sunmak için çırpınıyorum! Bana ne ki? Büyük ihtimalle tanrılar ölü doğan bir bebeğin takasını kabul etmeyecekti. Ben neden onu kurtarmanın planlarını yapıyordum? Ah, bu kız yokluğunda bile beni rahat bırakmıyordu! Hayır yani, onun gibi başarılı planlar yapıyor olsaydım içim yanmazdı. Fakat Elzem gittikten sonra tam bir beceriksiz olduğumu fark etmenin acısını yaşıyordum. Onun yanındayken kendimi çok zeki hissediyordum çünkü planları yapan o olduğu için hep kazanıyorduk. Bu da kendimi çok akıllı hissetmemi sağlıyordu. Şimdi ise tescilli bir geri zekâlı olduğumu kanıtlama yolunda emin adımlarla ilerliyordum. Bu lanet kız neden tanrılara meydan okudu ki? Hadi bunu yaptı ama zamanı yüzyıl geriye almak nedir! Ergenliğimin en berbat yılını üç yüz yaşındaki bir kadının anılarıyla geçirdim! Hadi bizi geçmişe savurdunuz bari anılarımızı da silin değil mi? Neyseki son yetmiş beş yılı kazasız belasız yaşamayı başardım. Evet, yüz yıl geriye gittik ve biz yetmiş beş yılı yeniden yaşadık! Hiç geçmeyecek gibi gelen koskoca yetmiş beş yıl! Bir faninin neredeyse tüm ömrü!

Savcı, Asil, Gediz ve Dehliz için bu son yetmiş beş yıl işkence gibi geçiyor olmalı. Malum hepsi kızların doğmasını bekliyordu.

Gerçi Doğa şu anda yeni yeni emekliyordu, ama Asil daha onun büyümesini beklemeliydi.

Mara ve Elzem doğmak üzere, Itır ise henüz çekirdekte bile değil.

Akayların konağının dışında durmuş bahçeyi gözetlerken yine ruh formundaydım. Bedenimi Elzem'in dünyasına getiremediğim için ruhum uzun zamandır buraya geliyordu. Evet, Munure'yi dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı koruyordum! O kadından nefret ediyorum ama bana vermesi gereken iki kız çocuğu varken tırnağı bile kırılamazdı. "Ama canımdan bezdim ben artık," diye söylendim. Elzem ve Itır kazasız belasız bir doğsun bunun acısını çıkartacağım o ikisinden!

Tüm pis işler neden hep bana kalıyordu! İşgüzar Oyunbaz ortalığı karıştırıp çekip gitmişti!

Bir araba konağın önünde durunca plakasından kim olduğunu hemen anladım. Evet, bir de sevgi pıtırcığı Gorgon teyzemle uğraşıyordum. Son on yılın içinde tıp fakültesini bitirmesine ne demeli? Eskiden dedektifti şimdi ise bir doktor. Neden mi? Çünkü bu akıl hastası Munure'nin doktoru olmayı başardı! Elzem'in doğumu bu sefer öncekinden daha sorunlu olacağı için her şeyi ayarladık. Soya son on yılını tıp okuyarak geçirdiği için başarılı bir doktor olmuştu. Elzem'in doğumunda fanilerden hiç kimse olmamalıydı. Daha önce onu doğurtan ebe sadece gölgemi görerek aklını kaçırma raddesine gelmişti. Bu sefer doğum bizi bir hayli zorlayacağı için ayak altında dolaşan faniler istemiyorduk. Savcı yetmiş beş yıldır bu doğumu beklediği için o Araf'ta hazırlıkları yaparken, ben ve Soya buradaki hazırlıklarla ilgileniyorduk. Bizi zorlayan Elzem'in doğumu değildi, ölü doğacak bir bebeğin ruhunu tanrılardan kurtarmaktı. Hepsi Elzem'e çok kızgın olduğu için kolay kolay yaşamasına izin vermeyeceklerdi.

Bizim hafızalarımızı bile olanlardan ders almamız için silmemişlerdi. Aynı şeyleri tekrar yaşamak tüm Ölümsüzler için cezaların en büyüğüydü.

Soya arabadan indiğinde beni hemen fark etti. Tüm ruhları gördüğü için beni ruh formundayken görüyor olmasına artık şaşırmıyorum. Eskiden olduğu gibi çirkin maskelerin ardına saklanmıyordu. Kumral saçları tüm ışıltısıyla omuzlarından salınıyordu. Fakat Soya saçlarını uyardığı için canlı saçları fanilerin olduğu yerlerde hareket etmiyordu. Kan kırmızısı gözlerini hep olduğu gibi yine bir lensle gizlediği için gözleri kahverengi görünüyordu. Pürüzsüz teni, çocuksu yüzüyle bu kadın gerçekten çok güzeldi. Hava her zamankinden soğuk olduğu için montuna sıkıca sarılarak bana doğru yürüdü. Dün hiçbir şey yoktu ama bugün aralıksız kar yağmaya başlamıştı. Evet, bugün bir ocaktı, yani Elzem ve Mara'nın doğacağı gün. Soya ise Elzem'in doğum işini kaptığı için son haftalarda konakta yatılı kalıyordu. Böylece Munure Hanım'ın her şeyiyle ilgileniyordu. Gerçi gününün çoğunu Sıraç'la oynamakla geçiriyordu! Daha dört yaşında olan çocuğu bir saniye bile yalnız bırakmıyordu. Hadi ama, onu konağa Elzem için gönderdik sevdiği adamı büyütmesi için değil!

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now