(32) Oyun İçinde Oyun.

82.4K 9.7K 27.1K
                                    

Soğuktu neden bu kadar soğuktu? Ablasının elleri, teni fazla soğuktu sanki o tanıdığı kadından çok uzaktı. Hıçkırıkları kesik iç çekişlere dönüşürken Itır çok kötü bir cezayı hakkettiğini biliyordu ama bu kadarını kimse hakketmezdi. Elzem'den başka kimsesi yoktu ki hiç olmamıştı. Onun tüm dünyası ablasıydı ve kendi elleriyle dünyasına kıyameti getirmişti. Anne baba zaten hiç olmamıştı, eş dost ise birkaç sahte sevgi gösterisinden ibaretti ama Elzem gerçekti. Elzem onun tek gerçeğiydi onu asla bırakmayacağını düşünmüştü çünkü bu hep böyle olmuştu. Evet Elzem onun tek gerçeğiydi ama bir o kadar da sahteydi. Itır bazı şeyleri yeni anlıyordu aslında tanıdığını sandığı ablasının hiç var olmadığını yeni anlıyordu. Itır'ın tanıdığını sandığı Elzem bir yalandan ibaretti çünkü gerçek Elzem'i herkesten saklamayı çok iyi başarmıştı. Onun tanıdığı bayan kontrol delisi meğerse istediği için öyle değildi buna mecbur bırakılmıştı. Evet Savcı ona ve kızlara her şeyi anlatmıştı artık gerçekleri biliyordu. Eskiden olsa Elzem'e böyle bir şey yaptığı için o adamın dünyasını başına yıkardı ama en büyük kötülüğü ablasına bizzat kendisi yapmışken öfkesinden eser kalmamış yerini hiçliğe bırakmıştı.

"Sen beni büyütürken hatayı nerede yaptın biliyor musun?" Gözlerinden süzülen yaşları umursamadan onun soğuk elini tuttu. "Büyümeme hiç izin vermedin işte en büyük hatan buydu." Elzem için daima küçük bir çocuk olarak kalmıştı. Asla Itır'a güvenmez hiç sorumluluk vermez daima çocuksun diyerek onun dinmek bilmeyen öfkesini körüklerdi. "Hayır kendimi haklı çıkarmıyorum." Başını iki yanına doğru sallarken saçları ıslak yanağına yapıştı onları çekmedi. "Ama öğrencilerinin ailelerine çocuklarınıza küçük sorumluklar verin diyen sen değil miydin? Bu onlara kendisini değerli hissettirir ailenin bir parçası olduğunu hissettirir. Verdiğiniz kararlarda onların da fikrini alın bu onların özgüvenini yeşertir diyen de sendin Elzem." Hıçkırarak başını salladı. "Ama sen kendi kardeşine bunların hiç birini yapmadın. Hep sus Itır, konuşma Itır, bana cevap verme Itır ve yanlışsın Itır diyerek beni büyüttün. Oysaki tek istediğim bir kez olsun senin tarafından taktir edilmekti." O aslında Elzem ile hiç rekabet halinde olmamıştı ki, Itır sadece ablasına bak bende bir şeyleri yapabiliyorum demek istemişti. Ama yapamadı Elzem buna hiç izin vermedi çünkü ablası her konuda o kadar iyiydi ki, Itır'ın yaptığı her şey onun başardıklarının yanında sönük kalıyordu.

Revirde bir yatağın üzerinde öylece gözleri kapalı uyuyan bedene bakınca dudakları titrerken onu böyle görmeye dayanamıyordu. "Senin kardeşin olmak da hiç kolay değildi." Gözyaşlarından dolayı her şeyi bulanık görürken avuçlarındaki soğuk eli sıkarak eğilip avuç içlerinden öptü. "Herkesin gözdesi, konağın prensesi olan bir kızın kardeşi olmak da hiç kolay değildi." Geçmiş zihninde hayat bulurken çocukluğuna dair anılar bir kez daha karşısına çıktı. Elzem Akay'ın kardeşi olmak hiç kolay değildi.

14 yıl önce.

Koşarak odasından çıkarken bulduğu yeni çözümün heyecanı vardı. Elzem onunla hiç oynamıyordu sürekli bir şeylerle meşgul oluyordu. Okulda dersler, ders arasında yine dersler, evde de hep dersleri vardı. Yemekler dışında kardeşiyle hiç vakit geçiremiyordu neredeyse her dakikası o sıkıcı derslerle geçiyordu. Konakta bile onun için yatılı çalışan birçok özel öğretmen varken artık neredeyse onu hiç görmüyordu. Itır onu kardeşinden uzak tutan her şeyden nefret ediyordu ama bugün kararını vermişti. Madem ki Elzem ile vakit geçirmenin tek yolu o derslerden geçiyor o vakit Itır'da onun için derslere katılacaktı. Nefes nefese müzik odasının önünde durunca tam içeri girecekti ki kapı açıldı içeriden anneannesi çıktı. "Ne işin var senin burada?" Sorgulayıcı sesine cevap vermek istedi ama ne söylerse söylesin anneannesinin ona yine kızacağını biliyordu.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now