(13) Zindan ve Ruh.

94K 9.1K 15.9K
                                    

"Adamına göre muameleyi severim ama yok sayılan kişi ben olmadığım sürece."

Pekâlâ, eğitim deyince aklımda olan tek şey birkaç yumruk atmayı öğrenmekti ancak işe ısınma hareketleriyle başlayacağımızı unutmuştum. Aslında mantıklı olan da buydu çünkü kaslarımızı esnetmeden ilk günden asıl eğitime geçseydik yarına kolumuzu kaldıramazdık. Ben gerçekten çok uslu bir öğrenciyim. Her şeyi öğrenmek istediğim için Gediz ne derse hiç şikâyet etmeden onu yapmaya çalışıyordum. Fakat benim aksime Doğa tam bir umutsuz vakaydı. Sürekli mızmızlanıp her fırsatta kaçmaya çalışıyordu.

Asil'e olan nefreti de buna karışınca Doğa çocuk gibi türlü türlü bahanelerin arkasına saklanıyordu. Tabii kaçmasına ne Asil izin veriyordu ne de ben. Hiç kurtuluşu yoktu, gerekirse zorla bu eğitimi alacaktı. Üç tur koştuktan sonra belimizi ve kollarımızı esnetmek için küçük egzersiz hareketlerine başlamıştık. Gediz bu gece sadece bunlara çalışacağımızı söylediği için benim açımdan sorun yoktu. Zaten hepsi çok basit hareketler olduğu için fazla zorlanmıyordum.

Şimdi yerde uzanmış ellerimi ensemden birleştirerek mekik çekiyordum. Gediz hemen yanımda bir ayağının üzerine diz çöktüğü için doğru şekilde yapmamı sağlıyordu. Bir elini sertçe iki bacağımın diz kapaklarına bastırıp hareketlerimi kısıtlıyordu. Ellerim ensemdeyken öne doğru her eğildiğimde bacaklarıma baskı uyguluyordu.

Geriye doğru bedenimin üst kısmını hareket ettirince sırtım bilmem kaçıncı kez yerdeki çimlerle buluşmuştu. "Nefesini tut ve devam et." Çok yorulsam da nefesimi tutup tekrar kendimi zorladım. Ona doğru eğildiğimde kollarım ve karın kaslarım yanıyordu.

"Nefesini bırak ve devam et." Ellerim hâlâ ensemdeyken kendimi geriye bıraktım ancak sırtüstü yattığım yerden bir tane daha mekik çekecek halim yoktu. "Devam et, Oyunbaz."

Göğüs kafesim yattığım yerde hızla inip kalkarken ensemdeki ellerimi çözerek iki yanıma bıraktım. "Be-ben." Kesik nefeslerim yüzünden konuşamayınca, "Yoruldun mu?" dedi sorunumu anlayarak.

Başımı yorgunlukla sallayıp, "Çooook," dediğimde güldü. "Anladım çooook yoruldun." Bileklerimi tutarak kendisine doğru çekerek oturmama yardım etti. Bana karşı neden bu kadar iyi?

Fazla terlediğim için yüzüme yapışan saçlarım görüşümü engelliyordu. Onları yüzümden çekmek için elimi kaldırmaya çalıştım ama bunu bile yapacak dermanım kalmamıştı. "Bana bırak." Parmakları yüzüme temas edince kaskatı kesildim. Bu kadar ilgili olmasını beklemiyordum. Yüzüme gelen saçlarımı çekip kulağımın arkasına sıkıştırmıştı.

"Su ister misin?" İsterdim ama burada hiç su yoktu, keşke gelirken yanımızda getirseydik.

"Burada su yok."

"Bu sana su getirmeyeceğim anlamına gelmiyor." Gözlerinde muzır bir ifade oluştu. "İsteklerin benim için emirdir," deyince kıkırdadım. Kölem olduğunu daha iyi anlatamazdı. Gediz bu gece beni fazlasıyla afallatmıştı. Beni süründürür diye beklemiştim ama o, tüm gece bana karşı sabırlı ve anlayışlı olmuştu. Eğitim verirken sinir bozucu olmuyordu.

"Teşekkür ederim ama buna gerek yok." Soylulardan birini kendime su getirtmek için akademiye göndermeyeceğim.

"Pekâlâ." Ayağa kalktığında eğilip yine bileklerimi tutarak kalkmama yardım etti. Hep bileklerimden tutuyordu sanki özellikle ellerimi tutmaktan kaçınıyordu. Muhtemelen bir ruh emici olduğum içindir. Çıplak elle elini tutunca ruhunu hüp diye içime çekebilirdim. Ben olsaydım bende kendime çok dokunmazdım.

"Her gece üç saat," diyerek bana bir gecede kaç saat çalışacağımızı söyledi. "Gündüz yeterince çalışıyorsun eğer geceleri dinlenmezsen verimli bir eğitim olmaz. Bu gecelik bu kadar yeterli." Bu konuda deneyimli olan o olduğu için ona itiraz etmedim. Zaten ayakta zor durduğum için gidip uyumayı her şeyden çok istiyorum.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now