(18) Aksilikler Bir Değil Ki!

100K 9.1K 14.4K
                                    

"Sevgili günlük üzülerek söylüyorum ki insanlıktan uzun zamandır haber alamıyorum. Etrafımda iki ayak üzerinde hareket eden bazı yaratıklar var, ama hepsi insanlıktan nasibini almamış canlılar ve ben daha ne kadar buna direnirim bilmiyorum. Eve dönmenin yolları bu kadar çetrefilliyken buradaki günlerim umutsuzluk içinde akıl sağlığım için endişe etmekle geçiyor."

Bir hafta öncesinden başlayan festival hazırlıkları fazlasıyla zor geçiyordu. Sabah dersten çıktığın gibi temizliğe koşuyor ve temizlikten kalan zamanı festival için harcıyordum. Festivale daha dört gün vardı ama şu iki günde Gediz'den gece yarısı ders alıyordum. Hava kararmadan kâhya beni bırakmamak için elinden geleni yapıyordu. Öte yandan ormandaki o faciadan sonra Doğa'da büyük bir değişiklik vardı. Artık derslerden kaçmıyor, Asil onu eğitirken bırak zorluk çıkarmıyordu. Meliz'in saldırısından sonra sanki artık o da daha güçlü biri olmayı istiyordu.

Asil ona aldırdığı kıyafetleri bir şekilde Doğa'ya kabul ettirmişti. Şimdilerde korkak kızımız büyük bir yükselişe geçmişti. Eğitim sahasında bazen beni motive etmeye çalışması çoğu zaman beni afallatıyordu. Bu değişiminin sebebini az çok tahmin edebiliyorum. Meliz'in karşısındaki zayıflığımızı görünce eğitim ve dersler konusunda ne kadar haklı olduğumu anlamıştı. Tekrar aynı şeyleri yaşamayalım diye sonunda eğitimin önemini anlamıştı. Ne demişler bir musibet bin nasihatten daha iyi.

Ve Itır? Sanırım onu kaybediyorum. Yaptığım hiçbir şey ona ulaşmamı sağlayamıyordu. Gediz'i kurtarmam Itır ile aramıza büyük bir duvar ördüğü için bir türlü o duvarın diğer tarafına geçemiyordum. Ondaki bu değişimin en büyük sebebi Meliz'di. Kardeşimi bana karşı doldurup kışkırttığına eminim. O baştan çıkartıcı bir iblisti. Annemi kandırdığı gibi Itır'ı da kandırıyordu. Oyunları bende pek işe yaramıyordu çünkü annem gibi zayıf, Itır gibi kontrolsüz değildim. Meliz istediğini elde etmek için annemin zayıflıklarını kullanmıştı. Ne kadar ikna edici olduğunu ormanda aynı şeyi bana da yapmaya kalkıştığında anlamıştım. Itır ise onun için en kolay hedefti çünkü öfke anında yanlış kararlar verebilirdi. Itır'ın tek zayıflığı kontrol edemediği öfkesiydi.

Ve diğer bir konu Savcı? Onunla köşe kapmaca oynuyoruz çünkü inatla benden kaçıyordu. Kovalayan taraf olduğuma inanamıyorum. Neden ısrarla benden kaçıyor, bilmiyorum ama benden bu kadar kolay kurtulmasına izin vermeyeceğim. Beni görmezden geliyor, derslerde ilgisini çekmek için yaptığım tüm çabalara kayıtsız kalıyordu. Zaten onu bir tek derslerde gördüğüm için doğru düzgün hiç yalnız kalamıyorduk. Tek istediğim bana küçük bir iyilik yapıp beni ait olduğum yere göndermesiydi. O böyle ulaşılmazı oynadıkça bu çok zordu.

"Evet, bugünlük bu kadar dağılabilirsiniz." Dersin bitmesiyle eşyalarını toplayıp sınıftan çıktı. Yine kaçıyordu. "Doğa, benim eşyalarımı da sen getir lütfen." Hemen ayağa kalkıp Savcı'nın peşinden sınıftan çıktım. Şimdi giderse yarına kadar onu göremezdim. Bu olmadan tekrar şansımı denemeliyim.

"Savcı Bey?" Koridorda peşinden koşarken ona seslendiğimde bir an duraksadı ama daha sonra beni duymazdan gelerek adımlarını hızlandırdı. Ciddi mi bu?

Bugün dersi erken bitirdiği için diğer sınıflar henüz çıkmamıştı. Koridorda bizden başka kimse yokken bu fırsatı kaçıramam. Koşarak karşısına geçtiğimde sağa doğru adım atınca bende öyle yaptım. Sola attığı adımla yine beni karşısında bulmuştu. En sonunda pes ederek bıkkınlıkla başını kaldırdı. "Senin sorunun ne?" Sorunumun ne olduğunu çok iyi biliyor.

"Bana yeteri kadar ders vermiyorsunuz, özel dersler talep ediyorum." Bence iyi bir başlangıç yaptım.

"Reddedildi." Genelde tüm taleplerimi hep reddediyor.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now