(31) İnfaz.

81.4K 10.4K 20.5K
                                    

Bazen her şeyi zor yollarda daha iyi öğreniyorduk. Daha iyi anlıyor ve daha iyi ders çıkarıyorduk ama kolay değil zor yollarda.

O kadar yoruldum ki bıraksalar sonsuza kadar derin bir uyku çekebilirim. Savcı'nın odasından çıkıp zindana doğru geldiği o kısacık saniyede kendi dünyamda bir hafta geçirmiş hemen sonrasında Arafa dönerek bir geçitten diğerine geçip durmuştum. Şimdi hücrede yalnız kalınca nihayet düşüncelerime bir çeki düzen vermeye fırsatım oldu. Ben aslında bunu ilk kez yaşamıyordum değil mi? Bir paradoks oluşmuştu farkında olmadan bunu hep yaşıyorduk. Önce Arafa gelmiş zindana atıldığım güne kadar her şeyi yaşamıştım daha sonra canavardan kurtulmak için geçitten atlıyoruz ve kısır döngü başlamış oluyor. Geçitten atlayıp zamandan geriye gittim pusulayı raftan alıp göreceğim bir yere koydum. Hemen sonrasında Mara beni annemin odasından çıkarsın diye onu üst kata çıkardım. Tüm o notlar ve yardımları hep ben yaptım ama burada küçük bir detay gizliydi. Ben daha Oyunbaz bile olduğumu bile bilmezken son haftada pusulayı komidinin üzerinde bulmuş ve Mara yukarı benim için gelmişti. Yani şu son geçmişe olan yolculuğum olmadan önce de bunlar yaşandı. Demek istediğim bu aslında ilk kez olmuyordu ben daha kim olduğumu bilmeden Elzem gelecekten gelip bana yardım etti. Daha sonra aynı şeyler yaşandı bu seferde ben gelecekten gidip kendime yardım ettim. Aslında bir paralel evrende sıkışıp kalmıştık ve biz defalarca geçmişe gidip durduk. Bu ilk kez yaşanan bir olay olamaz çünkü ben bu gidişimde kendimi uyardım ama daha önce de kendimi uyaran kişinin ben olduğumu da orada mezarlıktan çıktıktan sonra fark ettim.

Her şeyi aklımda anlıyorum ama sesli anlat deseler ne yazık ki bunu yapamam çünkü kafamda her şey anlaşılır ama anlatılamayacak kadar da karışık.

Her şey zindanda başlayıp bitiyordu evet bunun başı ve sonu zindandı. Aslında her şey tam olarak şu konuşmalardan sonra başlıyordu şimdi her şeyi daha iyi anlıyorum.

"Bizi canlı canlı yiyecek bir şeyler yap artık!"

"Ne yapabilirim o bir ölü yiyici!"

"Işınla bizi! Burası dışında herhangi bir yer olabilir."

"Gerekli hazırlıkları yapmadan portal açmak o kadar kolay değil."

"Tanrı aşkına kendine gel sen bir iblissin! Lütfen tüm kötülüklerini sadece bana saklamayı bırakıp bir şeyler yapar mısın?"

"Zamana ihtiyacım var."

"Acele et sana sadece birkaç dakika kazandırabilirim." Bu konuşmadan sonra onu boş bir hücreye itiyordum ama aslında o hücre paralel evrenin başlangıcıydı çünkü içinde geçiti açmak için tüm hazırlıklar önceden yapılmıştı. Meliz içeri girdiği an sadece saniyeler içinde zindan yıkılmaya başlıyordu. Zindanda canavar ile yaşadığımız tüm o koşturma, üzerimize düşen taşlar, Itır'ın ona zarar vermesi ve canavarın beni koruması. Kısacası bütün bunlar Meliz hücreye girdiği an açılan geçitin ortaya çıkardığı deprem esnasında oluyordu. Ancak bu sefer Meliz'i hücreye göndermedim geçit açılmadı ve deprem olmadığı için deprem esnasında yaşadığımız her şey silindi. Daha sonra ise Savcı ve diğerleri hücreye geldi çünkü onları durduracak bir deprem yoktu. Onların gelişiyle canavar kendisini hiç birine göstermemek için hemen gitti. Meliz'in hücreye girmesini engellediğim an biz içinde sıkıştığımız paradoksu bitirip zaman akışını kaldığı yerden devam ettirdik.

Eğer Meliz hücreye girseydi daha önce defalarca yaşadığımız paralel evrene bir kez daha gidecektik.

"Sana yemek getirdim gelebilir miyim?" Bülbül'ün soğuk sesini duyunca hemen ayağa kalktım. Yemek bahaneydi neden geldiğini biliyorum zaten bende onu bekliyordum.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now