Bölüm 9

46.3K 2.5K 82
                                    

Azra boynundan aşağıya doğru sallayan gümüş madalyayı gururla kameralara gösterdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Azra boynundan aşağıya doğru sallayan gümüş madalyayı gururla kameralara gösterdi. Hedefinin bir kısmı gerçekleşmemiş olsa da ilk yılı için başarılı sayılırdı. Kendisini bekleyen arabaya hızla binerken ülkesini ne kadar çok özlediğini fark etti. Memleket gibisi yoktu. "Çok özlemişim" diyerek hemen yanındaki Erkam'a bakan genç kadın, adamında huzurlu olduğunu gördü.

Yağmur yağıyor, hava kapkaranlık olsa da Azra'nın kalbi şenlik gibiydi. "Yağmurlu havaları hiç sevmem." dedi Azra hareket eden arabanın camından dışarı bakarak. Erkam iç çekerek Azra'ya döndü. "Bu konuda anlaşamayacağız. Yağmurlu havaları severim. Mis gibi toprak kokusu, cama vuran su damlaları." diyen adam ile Azra düşünmeye başladı.

"Sen böyle deyince güzel bir şeymiş gibi gelmeye başladı" dedi açıkça.

Erkam'ın omzunu bir süreliğine ödünç alan genç kadın gözlerini yumdu. "Uyu biraz şampiyon" diyen Erkam'ın sesi sanki bir ninni gibi onu hemen uyutmuştu.

Elif heyecanla kardeşini bekliyordu. Anne ve babası da geri dönmüştü. Şimdi ailecek kutlama yapacaklardı. Tarık ve nişanlısı da gelmişti. Elif'in arkadaşları uzakta oldukları için gelemiyorlardı. Azra'nın da çok arkadaşını çağırmamışlardı.

Çalan zille Azra'nın geldiğini düşünen Elif "Ben bakarım!" diyerek kapıya koştu. Güler yüzlü bir şekilde kapıyı açtığında karşısında beklemediği ve istemediği bir yüzü gördü. "Yine mi sen?" diye sordu sinirli bir şekilde. Melih elindeki çiçekleri Elif'e verip ceketini düzeltti.

"Azra'yı tebrik etmeye geldim" dedi Melih açıkça. İçeriye doğru bir adım attığında "Giremezsin" diyerek yolunu kapattı Elif. Melih tatlı bir gülümseme takıp "Yolumdan çekilmelisin Elif" diyen Melih'in sesi çok etkileyiciydi.

Elif yine de burnunun dikine gitti. "Tebriğini iletirim. Şimdi gidebilirsin" dedi. Melih tam konuşacakken "Doktor Bey" diyen ses ile iki bedende sese doğru döndü. "Azra" diyerek kardeşine doğru atılan Elif, sıkıca sarıldı Azra'ya. Azra Elif'e sarılırken Melih'e göz kırptı. Baş parmağını gösterip genç adamın hareketini onayladı.

"Melihte gelmiş." diyerek genç adama bakan Azra "Hoş geldin. Hadi içeriye geçelim" dedi ve Elif bu sefer kardeşine itiraz etti.

"Gelmese olmaz mı?" dedi ancak cevabı biliyordu. İçeriye ilk giren o kişi iç çekerek giden Elif oldu. "Tebrik ederim" diyen Melih'e "Boşver onu. Ablam ile nasıl gidiyor?" diye sordu Azra.

Melih açıksözlü davrandı. "Aslında sana sormam gereken bir şey var. Ablanın nişanlısı ölmüş ve ona benzetilmek beni biraz kötü hissettirdi." dedi. Azra dudak büzdü. "Demek öğrendin. Merak etme ablam aslında ona hiç benzemediğini anlayacaktır​" dedi Azra bilmiş bir şekilde.

Melih gülerek "Nereden biliyorsun? Belki de ona benziyorum. Belki de Elif haklı" dedi. Azra başını olumsuzca salladı. "Rahmetli müstakbel eniştem ablamın peşinden hiç koşmadı. Ama sen onun peşinden koşuyor gibisin." dedi ve içeriye girdi. Melih kaşlarını hafifçe çattı. Durum öyle gözüküyordu. Aslında Elif'in peşinden koştuğu belliydi.

Kanatlı DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin