Bölüm 12

36K 2.2K 154
                                    


Genç kadın gözünden düşen bir başka yaşı daha sildi. Ablası onu teselli edeceğine daha çok üstüne geliyordu. "Bunu yapacağın aklımın ucuma dahi gelmezdi. " dedi Elif. Birkaç gündür aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Azra her gün ağlıyor, Elif her gün aynı nutuğu ona okuyordu. "Abla yeter!" diyen Azra yeşil gözlerinden düşen yaşları son kez sildi.

"Tamam fazla ilişkin olmadı ama zor gününde sevdiğinin yanında olmazsan iyi gününde olsan ne olur Azra. Erkam kim bilir ne düşünüyordur? Çok iyi çocuktu." dedi Elif bu kez. Azra gecenin karanlığını pencereden izliyordu. "Artık odamdan çıkar mısın?" dedi boğuk çıkan sesiyle.

Elif'in iç çekerek odadan çıkması uzun sürmedi. Genç kadın tek başına kalınca daha çok ağlıyordu. Yaptığı hatanın farkındaydı. İlayda aklını karıştırmıştı. Seray'ı dinleseydi bunlar olmayacaktı. Şimdi Erkam ile nasıl barışacaktı? Ne diyecekti ona?

Düşündükçe daha da ağlamak istiyordu. Çünkü kendini bu çıkmaz yola sokan yine kendisiydi.

Melih telefonda onunla konuşan Elif'i dinliyordu. "Hala inanamıyorum. Çıldıracağım. Bu kız gerçekten deli." dedi Elif adama içini dökmeye çalışıyordu. "İnsanların ilişkilerin burnunu sokma Elifciğim." dedi Melih. Elif'in kendisiyle ilgilenmesini istiyordu. Kendisi hariç herkesle ilgilenirdi zaten.

"Haklısın. Ama Erkam'ı düşünüyorum. Acaba sen bir gidip konuşsan mı? Nasılmış merak ediyorum." dedi Elif dudağını kemirmeye başladı. Melih kaşlarını çattı.

"Neden başka erkekleri merak ediyorsun? Üstelik zaten bu akşam Erkam ile görüşecektim."

Elif şaşırmıştı. Melih çok hızlıydı. "Gerçekten mi?" dedi aniden genç kadın. "Evet gerçekten. Şimdi kapatıyorum. Bir dahakine benim halimi sormak için ararsan sevinirim" diyerek telefonu Elif'in yüzüne kapattı. Her zaman kovalamak olmazdı. Bazen Melihte zoru oynamalıydı.

Elif şaşkınca yüzüne kapanan telefon bakarken Melih iç çekerek işine devam etti.

Erkam alnını eliyle ovdu. Tam üç gün boyunca Azrasız bir hayat sürmüştü. Yoğun olmaması gereken bir dönemdeydi. Ancak o yoğundu ve sevgilisine gereken ilgiyi gösteremiyordu. Sonuçta tamamen ayrılmamışlardı. Azra hala sevgilisiydi.

Genç kadının sosyal medyadaki profil resmine bakıp duruyordu. Böyle giderse delirecek ve Azra'ya gidip bu saçma ayrılıktan vazgeçmesini söyleyecekti. Peki kendisine ne demeliydi? Neden 'peki' demişti? Neden ona 'ayrılmak istemiyorum' diyememişti?

Ona sarılmalı ve fikrinden vazgeçirmeliydi. Yaptığından dolayı pişman olmuştu. Daha farklı davranmalıydı. Aslında böyle bir duruma karşı hazırlıklı değildi. Bunun olacağını hiç düşünmemişti.

"Çekime son 10!" diyen sesle gömleğinin kravatını düzeltti. Akşam Melih ile konuşmak belki onu rahatlatırdı. Öyle olmasını umuyordu.

Azra gözünün şişkinliğini makyaj ile kapatarak dışarıya çıkmaya hazırlandı. İlayda ve Seray ile buluşacaktı. İlayda'ya ondan bir daha tavsiye almayacağını iletecekti. Ya da sadece dertleşip ağlayacaktı. Bilmiyordu gidince görecekti. Genç kadın saatine baktığında aklına birden Erkam'ın programı geldi. Başlamasına ne kadar vardı?

Azra koşarak televizyonun karşısına dikildi. Kumandayı eline alıp kanalları çevirdi. İstediği program için geri sayım başlamıştı. Derin bir nefes alarak koltuğa oturdu. Birazdan Erkam çıkacaktı.

Açılışta sonra spor yorumcuları teker teker gösterildi. Azra heyecanla Erkam'ı izliyordu. Yüzü gülümsüyordu ve mimikleri her zamanki gibiydi. Hiçbir değişiklik yok gibiydi. Oysa Azra'nın ağlamaktan gözü şişmişti. Bir süre daha genç adamı izlerken telefonunun çalmasıyla sanki hipnoz edilmişte uyanmış gibi hissetti. Arayan Seraydı. "Neredesin Azra?" diyen arkadaşıyla duvardaki saate baktı. Bir saat geçmişti.

Kanatlı DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin