22.Bölüm\Dövme

9.6K 752 204
                                    

Karartma geceleri
Sen bildiğim gökyüzü,
Ayırma heceleri
Gördüğüm ilk gün yüzü.

-Bilge Sena Bulut


Bölüm şarkısı: Cihan Mürtezaoğlu- Bir Beyaz Orkide

/"Güldürmeyen, ağlatmayan, sinsi bir ok öldürmeyen...
Çaresi yok bu yaranın, kimde kalır kabukları?"/

"Oğuz?"

Gözlerinin içine baktım.

"Hm?"
Öyle anlamlı bakıyordu ki...
"Bir daha söylesene." dedim yutkunurken. "Neyi?"

Kaşlarımı çattım. Omzunu sarstım tek kolum ile, "Köpeklik yapma." diye mırıldandım.
"Öpersen söylerim."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Fırsatçıya bak." diye tısldadım yüzümü çevirip.
Çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Seni seviyorum." diyerek karşıladı isteğimi. İlk söylediğinde kalbimdeki sızı oluştu yine ve bu sızı içimi iyi hissettirdi. "Son kez-"

Gözlerim doluydu ve bu öyle güzel hissettiriyordu ki... Kalbimin sızısı canıma değiyordu.
"Seviyorum seni."
Sol gözümden ufak bir yaş damladı.
Dudaklarım titredi ve yutkundum.
"Ağlama." diye fısıldadı.

"Beni sevdiğini söylemen, canımı yakıyor sadece. Ama bu can yakması iyi hissettiriyor."

Yüzü git gide yaklaşmıştı yüzüme. Sanki gözlerimin içinde bir imparatorluk arıyordu.

"Yapma."

Omuz silktim. Yapacaktım her daim...

"Beni seviyor musun Dide?" diye sordu bir anda.
Afalladım. Ne ben ondan böyle bir soru bekliyordum ne de o kendinden.

"Hayır, nefret ediyorum."
Cevap basitti.
Cevap yalındı.

"Doğru söylüyorsun."
Cevap doğruydu.

Yüzüm ile yüzü arasında kalmayan boşlukları nefesimiz karşılıyordu.
Elimi yüzüne dokundurdum.
Gözünün altındaki çukura dokunum.
"Benden nefret ediyorsun." diye tekrarladı.
Hafifçe başımı sallayarak onayladım.

Elim ensesine kaydı.
Ensesine dökülen kısa saçlarına dokundum.
Parmak uçlarım saçlarının arasındayken bir saniye gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum.
Ara sıra gözlerimden damlayan yaşlar ikimizin de umru dışındaydı.

"Nefret ediyorum."
Yutkundum gözlerine bakarken.

Ensesindeki elim sıklaştı.
Bedenim benimle doğru orantılı ona doğru kaymıştı biraz.
"Evet öyle."
Yutkundu, ilk durağım boğazı oldu. Yavaşça yutkunuşunu izledim. Sonra tekrar gözlerine tırmandı gözlerim.

Sonra, dudakları...

Bir an. Sadece bir an düşünmeyi bıraktım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Bu hamleyi asla beklemiyordu.
O kadar beklemiyordu ki, genzinden garip bir ses yükseldi.

Boşlukta duran elini nereye koyacağını şaşırdı. İlk önce belime dokundurdu sonra geri çekti. Koluma tutundu.
Kolumu kavradı ve rast gelene aceleyle hızlı bir şekilde değdirdiğim dudaklarıma  yön vermeye başladı.

Kuru öpüşmemiz dudaklarını hareketlendirmesi ile ıslandı.

Ardı ardına gözlerimden dökülen yaşlar dudaklarımız üzerinden es geçerken boşta duran elini tuttum. Parmaklarını parmaklarıma geçirdim.
Bir süre ne o ayrıldı benden, ne ben.
Dudakları dudaklarım üzerinde dinlenirken bile ayırmadı birbirinden.
Alnımı alnına yaslayıp öylece bekledim.
Kalbimde bir sorun yoktu.
Can çekişen mantığımdı.

Trabzon ÇirkiniWhere stories live. Discover now