DOKUZ YIL+ BİR

3.8K 602 267
                                    

Bölüm adı: Dokuz Yıl+Bir

Bölüm Şarkısı: Perdenin Ardındakiler- Beni Kendinden Kurtar


"Senin ellerindeyim
Düşlerindeyim, gülüşlerindeyim
Kaybolan soluk gidişlerin
Canım sevgilim artık ölmeyelim"
.
.
"Düşerdim yamaçlarından.
Sapsarı saçlarından, avuçlarından.
Yine de kalkar severdim, gülüşün özeldi.
Beni kendinden kurtar. "

Finalden sonra kaç kişinin benimle kaldığını görmeye ihtiyacım var...
Bölümüm okumadan önce oy verebilir misiniz?
İyi okumalar
*

Gözlerimin önünde uçuşan rengarenk saçlarıyla bana sımsıkı sarılan küçük kıza saramıyordum kollarımı. Ellerim titriyordu. O kadar narindi ki bedeni. Ona zarar vermekten korkuyordum... gözyaşlarım renkli saçları üzerinden süzülüp yere düşerken Oğuz hemen arkamızda bizi izliyordu. Ben nefes alamıyordum. Ben ne diyeceğim, ben ne hissedeceğim bilmiyordum...

Oğuz derin bir iç çekerek konuşmaya başladı. "Nursima, anne çok yorgun. İstersen biraz dinlensin sonra oturup konuşacak, vakit geçirecek, sarılacak bol bol günlerimiz olacak."

Küçük kız benden istemeye istemeye ayrılıp yüzüme baktı. Minik elleriyle yüzümdeki gözyaşlarını silip yanaklarımdan öptü. Koklaya koklaya öpüyordu, iç çeke çeke... Yutkundum. Sonra saçlarıma dokundu. Saçlarımı okşadı. "Anne benimle niye konuşmuyorsun?"

Bana her anne dediğinde canıma cam kırıkları batıyordu. İçim kanıyordu sanki. "Ben..." demiştim ki devamını getiremedim. "Balım, hadi."

Nursima bir bana bir de ona ısrarla seslenen Oğuz'a baktı.

"Hem uyku vakti geçmedi mi bakayım?"

Nursima irkilip geri çekildi ve kolundaki minik saate baktı. "Hiii." diye elini ağzına kapattı. "Geçmemiş ama çok az kalmış." dedi mahcup bir şekilde Oğuz'a bakıp. "Koş koş koş!" diye gülümseyerek bağırdı Oğuz. Nursima heyecanla ileri doğru atıldı ve Oğuz'un sırtına çıkmak için yeltendi. O sırada bana döndü. "Ama annem-"

Oğuz tam cevap verecekti ki, "Hani annem gelince hep o uyutacaktı beni?" mızmızlanması üzerine Oğuz Nursima'yı tuttuğu gibi omzuna attı. "İlk günden benim üzerimden ilgiyi çekmene izin veremem minik fare. Hadi son kez ben uyutayım sonra annenle seni çoooook kıskanacağım zaten."

Nursima omzundayken ileri doğru koşmaya başladı ve sonra durup bana döndü. Ben bu hallerini şaşkınca izliyordum. "Hem biz uyuyup uyanana kadar anne de buraya alışmış olur." Bir şey dememe fırsat vermeden içeri koştular.

Oğuz küçücük bir çocuğa dönüşmüştü birden. Ve sadece on dakika yanlarında durmama rağmen ne kadar mükemmel bir baba olduğuna şahit olmuştum. İçim sımsıcacık olurken hissettiğim duygu karmaşasıyla başım döndü. Diz çöktüğüm yerden kalkıp iç çektim ve etrafa bakındım. Bahçeli hoş bir evdi. Büyük değildi. Gördüğüm kadarıyla bir çatı katı vardı. Bahçesinde meyveler ve küçük bir oyun parkı. Yavaş adımlarla oyun parkının olduğu yere doğru gittim. Bir salıncağı, birden fazla kaydırağı, çeşitli oyuncakları olan ama kalabalık olmayan çok güzel bir parktı. Köşede küçük kaydıraktan yine onun gibi küçük havuza giden bir yer de vardı. Ama sanırım havuz şuan boştu.

Meyve ağaçları sırasıyla çitlerin önüne dizilmişti. Çok büyük ağaçlar değildi. Hem hoş görünüyordu hem de çok meyveleri vardı. Kiraz, erik, elma...

Trabzon ÇirkiniWhere stories live. Discover now