34.Bölüm/DELİ

5.3K 451 55
                                    

                    34.Bölüm-DELİ                       Bölüm Şarkısı- Velet: İmza


Hızla bana doğru gelen kamyonun önüne atlayışımdan saniyeler sonra büyük bir gürültü koptu. Kamyon bana çarpmamak içi direksiyonu sağa kırmış ve yan taraftaki fındıklığa dalmıştı. Ellerimi başıma koyup kamyonetin fındıklıktan aşağı uçuruma doğru yuvarlanışını seyrettim. Ellerim titriyordu. Bedenimi kontrol edemediğim dakikalar için zihnimi suçluyordum.

Adam ölmüş müydü?

Oğuz'un sesi geliyordu uzaklardan. "Dide!" Hayır hayır bu Tarık Hoca'nın sesiydi. "Dide, kendine gel!"

Ellerim titreyerek buğulu gözlerimle yuvarlanan kamyonu göstererek, "A-aadam öldü mü?"

Elimi ağzıma bastırıp hıçkırığımı engellemeye çalıştım. Kolumdan tutup göğsüne yasladığında bu kişinin tam olarak Oğuz mu bir başkası mı olduğunu hesap edemiyordum. Ama kokusu tanıdıktı.

"Nolur benim yüzümden olmasın bir şey."

Başımı kaldırıp görüş alanımı netleştirdiğimde Oğuz'du bana sarılan. "Dide."

Yüzümü kuruladı. "Oğuz, öldü mü?"

Onun yüzünde de korku vardı, ama benimki acıydı. "Bakacağım şimdi, sakin ol, kenara götürelim sizi."

Kolumdan tutup kaldırdı beni. Bacaklarım tutmuyordu. Yere ne zaman çöktüm hatırlamıyordum bile. "Burada bekleyin siz ben bakacağım. Sakin ol hocanın yanından ayrılma tamam mı?"

Tarık Hoca'ya bakıp onay aldı. O da şoktaydı. Bir anda olmuştu her şey...

Oğuz yanımızdan uzaklaşıp fındıklıktan aşağı doğru koşmaya başladı. Hıçkırıklarımı tutamıyordum. Kendimi hiç zaptedemiyordum. Titriyordum. "Dide sakin ol."

Ne kadar kolaydı! Ne kadar kolay söylüyordu!

"Ben birinin ölümüne sebep olmuş olabilirim!" diye bağırdım. Yolun kenarında ağlıyordum ve sesi duyan herkes kamyonun yanına doğru koşuyordu. "Sessiz ol." diye çıkıştı Tarık Hoca. "Nasıl bu kadar soğukkanlısınız?" diye sordum. "Dide soğukkanlı falan değilim. Sadece anlamaya çalışıyorum."

Sesi biraz yükselmişti ve gözlerimin içine bakıyordu. "Bu çok garip, böyle bir hastalık türü yok. Seninki çok çok farklı. Daha önce eşi benzeri yok bunun. Sen kendindeyken bile seni kontrol edebiliyorlar." dedi dehşet içinde. Kaşlarımı çattım. "Hayır sadece biri kaldı. Diğerleri gitti benden." diye karşı çıktım.

"Hastaneye yatırılman lazım." Dedi bana ciddi bir şekilde. "Öyle bir şey asla olmayacak. Ben kendimdeyim. Kimse bana bir şey yapmıyor. Midem bulanıyordu o yüzden o tarafa doğru koştum." diye kendimi savunmaya çalıştım. Hayır ben deli değildim ve bana deli muamelesi yapmalarına izin vermeyeceğim. Sadece içimde kendi kendime halletmem gereken şeyler var. Bir tane kaldı. Tek bir kişi...

O da gidince bitecek her şey.

Ya da sadece sen.

Yutkundum. Nefes alamadığımı hissettim bir an için. "Dide, bu çok ciddi. Eskişehir'e dönünce birkaç gün de olsan en azından araştırma yapıp seni kendinde gözlemlemem lazım. Bu çok başka anlamıyorsun!" diye çıkıştı.

Gözlerimi sildim. "Ben iyiyim." diye fısıldadım. Fındıklığa doğru yürümeye başladım. O da peşimden geldi.

Sanki bir kâbusun içinde gibiydim. Her şey o kadar olağan dışı ilerliyordu ki...

Trabzon ÇirkiniWhere stories live. Discover now