33.Bölüm\Kırmızı Kamyonet

5.4K 469 72
                                    

33. Bölüm- Kırmızı Kamyonet

Bölüm Şarkısı: İnanç Şanver- Gölgeler

Üzerimden attığım koca bir yükü bavuluma koyup uçurumdan aşağı yuvarlamak için hazırlandım. Anlatmak çözüm. Evet evet, bazı şeyleri zikretmek fazlasıyla çözüm. Somut olarak elde çözümlenen şeyler yok gibi gözüküyor fakat inşa psikolojisi her şeyi halledebiliyor. Anlatınca bazı şeyleri o şeyler çözümleniyor. Her şey kafada bitiyor.

Biraz da her şeyi kafamda bitirebilmek için psikoloji okumaya karar vermiştim. Kafamdaki saçma karakterleri ben çağırdım, ben yollayabilirim. Bunu çok düşündüm. Denedim. Hafiften başardım. Oğuz'a anlattığım günden itibaren yavaş yavaş zihnimi terk etmeye başladılar.

Abime sarılıp, abi diye haykırdığım zaman kendimden nefret eden yanım silindi zihnimden. Oğuz'dan nefret eden çoktan topuklamıştı zaten. İçimde sadece kendini ilah gören birisi uyuyordu. Yakında onu uykusunda öldüreceğim. Çok yakında. Çünkü hissediyorum. Ben iyileşiyorum.

Yarayı bu şehir açmıştı, yıllar sonra yine bu şehir iyileştirecek.

Oğuz'a hissettiğim aidiyet duygusu ve sevgi bağı gün geçtikçe artıyordu ve bu adam beni gün geçtikçe daha çok sahipleniyordu. Acıdığı için değil sevdiği içindi. Bunu bildiğimden içim epey rahattı. Bazı şeyleri not almaya karar verdiğimden yazıyorum bunları sana. Bir miktar bavul gibisin şuan bana. Bu defter de son zamanlarda her şeyde olduğu gibi iyi gelecek... Hissediyorum. Her şey çok güzel olacak.

Çünkü kalemi kağıtla buluşturduğum an anladım ki insanı da insanla konuşturunca çözülüyor her şey. Amasya'ya dönünce ailemi karşıma alıp hepsiyle tek tek yaşadıklarımı, içimdeki bu saçma kişilikleri, Oğuz'u sevdiğimi, her şeyi anlatmaya karar verdim.

Çünkü onarın beni görmesini bekleyerek ömrümü bitiremem. Bu şımarıklık olur. Babam yoğun bir adam annemin de kendine göre yoğunlukları var. Abim desen öyle böyle. Fakat bu her ne olursa olsun bana karşı olan körlüklerini açıklayamaz. Olsun. Yine de ben anlatacağım. Bu şekilde her şey daha kolay olacak. Tek başıma savaşmak zorunda kalmayacağım. 17 yaşında küçük bir kız çocuğu değilim artık. Gerçi 17 yaşımda büyümek zorunda kalan bir kız çocuğuydum ya... Neyse. Artık kendimi seviyorum. Oğuz'u da seviyorum.

Boyutu çok büyük olmayan defteri kapattım ve ayağa kalkıp arka cebime sıkıştırdım. Bugün Tarık Hoca'ya köyün güzel yerlerini gezdireceğime dair söz vermiştim. Fotoğraf çekme tutkusu vardı. Doğu Karadeniz'e de ilk defa geldiği için haliyle buradaki her yer ona manzara geliyordu.

Uygar hala uyuyordu. Öğlene kadar uyuyordu zaten. Gece çok geç yattığımızı düşünerek karışmadım. Normal zamanda da karışmazdım zaten ya...

Odadan sessizce çıktım. Tarık hoca köy konağında kalıyordu. Allah'tan yakın zamanda orada düğün nişan söz falan olmamıştı da kimsenin dikkatini çekmiyordu. Aslında onu gizlemek gibi bir derdimiz yoktu. Köy epey büyük olduğu için çok dikkat çekmiyordu zaten. Amcama da söylemiştim burada olduğunu. Gelsin evimizde misafir olsun diye ısrar etse bile Tarık Hoca çok kabul etmek istememişti. Köy konağında bireysel takılmak hoşuna gitmişti.

Evden çıktığımda amcam bahçedeki domatesleriyle ilgileniyordu. "Günaydın amcam." dedim. Bir tane domatesi bana doğru fırlattı. Hava yakalayıp gülümsedim. "Günaydın kızım, Tarık hocanı kahvaltıya çağırsana bugün. Hepten gariban kaldı orada, ne biçim misafirperveriz biz."

Elimdeki domatesi silip ısırık aldım. "O halinden memnun amcacığım. Ama senin hatrın için kahvaltıya getirmek için uğraşırım."

Uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmiyordum kendimi. Gitmeme bir haftadan azıcık fazla bir gün kalmıştı ve dolu dolu geçirmek istiyordum burada günlerimi. En azından tatilimin son günlerinde birazcık eğlenebilmek istiyordum. Domatesi yiyerek yokuştan aşağı indim. Oğuz'a haber vermemiştim. Muhtemelen birkaç saat sonra uyanacaktı o da. Boşu boşuna uyandırmak istememiştim.

Trabzon ÇirkiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin