DOKUZ YIL+İKİ

4K 376 244
                                    


Bölüm adı: Dokuz Yıl+ İki

Bölüm Şarkısı- Emre Fel: Merhabalar

Merhabalar ben bu yerlerden biriyim. Uzunca zamandır bizim haneden firariyim.

Ve yolun yolum oldu ben deliyim divaneyim...

Hayatın sizi nasıl yönlendireceğini bilmeden yaşıyorsunuz bazen. Ben ölecek kadar acıyla dolu hissettiğim her an bile yaşamayı seviyormuşum aslında şu sıralar bunu fark ettim. Her yaşadığım kötü anların sonrasında gelecek olan mutluluğu bekleyerek yaşadım son on beş yılımı… 16 Yaşında benden alınan hayallerimle ne ara otuzunda acılara direnen mutlu bir kadın olmuştum bilmiyorum. Ama iyi ki yaşamışım. Mutlu günlerin geleceğinden habersiz yaşamış olsam bile iyi ki yaşamışım… 

Yaklaşık yirmi beş yaşında ilaçlara sancılara acılara dayanarak fark etmeden anne olmuşum. Beş yıl kızımdan ayrı yaşamışım ve kızım beş yaşına geldiğinde onunla tanışmışım… 

“Ama bu haksızlık!” 

Kapıda beliren küçük kızıma baktım. Üzerinde çok tatlı bir gelinlikle bana doğru bakıyordu bende aynada kendime… 

Üzerimde garip bir şekilde bana ait hissettiğim gelinliğim vardı. Ve Nursima’nın hemen ardında bizi gözleri dolu dolu izleyen Oğuz’um vardı. 

Kızım vardı, Oğuz’um vardı. Benim olan bir şeyler vardı şu hayatta. Asla ait hissedemedim bu hayata benim olan bir şeyler var edebilmişim… 

“Ne haksızlık?” diye sorarken buldum kendimi. Nursima yanımda bitmiş ve gelinliğin tüllerini uçuşturuyordu. “Sen benden daha güzel bir gelin olmuşsun.” diyerek silkti omzunu. Oğuz ise bu dediğine gülüp yanımıza geldi. “Çünkü gerçek gelinimiz o şu an bücürük.” 

Nursima suratını büzüp, “Bende gerçek gelin olmak istiyorum.” dedi. 

Bende gülümsedim, “Onun için birazcık büyümen gerekecek annecim.” 

Oğuz kaşlarını çatarak. “Yooo.” diye söylendi. “Ne gelini?” 

İkimiz de ona anlamayan gözlerle bakıyorduk ama o sinirliydi. “Görüp görebileceğin tek gelinlik bu küçük hanım. Bir daha ben gelinlik almayacağım sana. Olmayacaksın gelin falan. Vermem ben seni kimseye.” 

Bu dediğine kahkaha attım. “Oğuz.” dedim ve gülmeye devam ettim. “Ne var? Ben vermem kızımı kimseye. Heveslenmesin şimdiden.” 

Nursima’yı kucağıma alıp, “Delinin zoruna bak kızım. Turşunu kuracak senin bu.” dedim ve aynaya döndüm. “Nasıl yani? Beni o cam şişelere koyup o iğrenç şirke mi neydi ondan mı dökecek üstüme?” 

Nursima’nın kurduğu cümlelere daha fazla gülümsedim. Oğuz ben cevap vermeden atladı. “He evet, aynen o sirkeden de dökeceğim üstüne kavanozun kapağını da sımsıkı kapatacağım oh mis. Bana kaldın.” 

Nursima Oğuz’un bu dediğine korkup bana daha fazla sarıldı. “Anne ne diyor babam?” 

Nursima’nın saçını düzeltip, “Hiçbir şey demiyor annecim boşver sen onu. Büyüyünce çok çekeceğiz babandan ama olsun şimdilik sen büyüyene kadar kabul ediyormuş gibi yapıp alttan alalım mutlu olsun.” diye fısıldadım. Oğuz, “Duyuyorum yalnız.” dedi. Bunun üzerine Nursima kıkırdadı. 

Sonra kucağımdan atladı. “Hii ben çiçeği unuttum hemen alıp geliyorum.”

Koşarak odadan çıkınca öylece aynanın önünde Oğuz’un karşısında gelinlikle kalakalmıştım. Oğuz bir bana baktı bir ellerine baktı. Sonra gözlerini kaçırdı ve yutkundu. 

Trabzon ÇirkiniWhere stories live. Discover now