24.Bölüm\Mevla

8.2K 771 248
                                    

24.Bölüm/Mevla
Bölüm şarkısı- Model-Levla

Oğuz'dan;

"Dide, ne çocukları? Sen ne yaptın? Ben anlayamıyorum artık delireceğim."

Titreyerek kucağımda yatan kıza baktım. Bitkindi. Beni anladığı bile şüpheliydi. Duyduğu bile...
Bilinci yok gibiydi ve ben artık korkuyordum.

Yerde çalmaya başlayan telefona baktım.

Tarık Hocam, arıyordu.

Telefona uzandım.
Yardım edebilir miydi bize?

Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"Dide nerde? Bir şey mi oldu? Ne oldu nerede!" diye tedirgin endişeli ve telaşlı bir ses duydum.

"Bilinci kapalı şu an gözleri açık, ağlıyor ama bilinci yerinde değil." diyebildim.

"Neredesiniz Oğuz!"
İsmimi nereden biliyordu. Bilse bile ben olduğumu nasıl anlamıştı?
Ama şı anlık önemsiz ayrıntıydı bunlar.

"Biz fındıklıktayız. Bir elma ağacının dibinde."

Dide biraz sakinleşmişti. Titremesi yavaş yavaş geçiyordu.

"Oğuz oradan uzaklaştır onu hemen. Ve sende uzaklaş ondan. Kendine geldiğinde güvende olduğundan emin ol ama asla yanında olma olur mu? Ben yarın ilk uçak ile oraya geleceğim. "

Ne demekti şimdi bu?

"Sakın yanında uyanmasın!" diye bağırdı benden ses duyamayınca.

"Ama neden? Şu an bana ihtiyacı var."
Yutkundum. Ne oluyordu?

"Büyük bir sarsıntı geçirmiş gibi duruyor. Uyandığında kendinde uyanmayabilir. Anlamıyorsun kimde uyanacağını bilemeyiz! Lanet olun kaç kişi oluğunu bile bilmiyorum! Onu oraya göndermemeliydim."

Ne demek kendinde uyanmayabilirdi?
Nasıl olurdu bu?

"Kimde uyanacağını bilmeden onu ne yanlız ne de seninle bırakabiliriz. Senden nefret eden uyanırsa sana zarar verir, kendinden nefret eden uyanırsa, kendine zarar verir. Diğerlerinin hiçbir özelliğini bilmiyorum. Neler olabileceğini kestiremiyorum."

Gözlerimi kapattım.
Her tarafım sızlıyordu özellikle de başım. Ama ruhsal olarak daha büyük çöküntü yaşıyordum.
Mahvoluyordum.

"Ne yapmam gerekiyor?" diye fısıldadım bitkin sesimle.

"Onu kendine getirmeye çalış. Seni bırakmayacağım de. Sözler ver ona. Sevdiğini söyle. Oğuz, diğer benliklerden onu bu şekilde uyandırabilirsin ama senden nefret eden ortaya çıkarsa onu asla zaptedemezsin."

Ederdim.

"O minik cüssesiyle en fazla yüzüme iki çizik atabiliyor." diye mırıldandım.
Aslında çok daha fazlasıydı kabul ediyorum. Biraz önce beni mahvetmişti ve o kadar güçlüydü ki...

"Seni hırpaladığından bahsetti az önce bana. Ne kadar güçlüydü? "

O doktordu ve...
Her şeyi tahmin edebiliyordu.
"En az benim kadar güçlüydü. Belki biraz daha fazla."

Sıkıntılı bir nefes verdim.
Bir süre ses gelmedi.

"Daha da beter olabilir bunu bilemeyiz. Bak benlikler arasında uçurum olabiliyor, birisi çok güçlüyken birisi çok güçsüz olabiliyor. Birinin demire alerjisi varken derisi kabarıyor ise biri demire batsın yine tek bir değişiklik dahi olmayabiliyor. Bu fizyolojik bir olağanüstülük. Çok farklı bir durum bunu sana açıklayabileceğimi sanmıyorum ama her şeyden herkesten bile güçlü olabileceğini unutma olur mu? Dikkatli ol ve onu yarına çıkar. İkiniz de hiçkimse de zarar görmeden. Erkenden yanınızda olacağım."

Trabzon ÇirkiniWhere stories live. Discover now