METE

1.4K 84 14
                                    

Ayaz'ın beni koruyacak olması o akşam annem ve kardeşimle tanışmasını mecburi kılmıştı. Ayaz annemin cehennem azabı gibi sorularına katlanırken bir yandan da Mustafa'nın öldürücü bakışlarını çekiyordu. Aslında onlara hak veriyordum, hayatıma daha önce hiçbir erkek girmemişti ve daha yeni sayılabilecek bir erkeği evimize getirmem onları şaşırtmıştı. Bu yüzden Ayaz'ı olabildiğinde iyi tanımaya çalışıp, beni üzüp üzmeyeceğine karar vermeye çalışıyorlardı. Tabi acaba vampir olduğunu ve bir kere beni ağlattığını bilselerdi ne yaparlardı.

" Okulumdaki arkadaşlarım siz İlkkanlar için hiç iyi şeyler demiyorlar. " Tabi ki demezler kardeşim çünkü senin okuduğun okul kurtların okulu. Aslında böyle düşünmek bir an için bana garip gelmişti çünkü bizde de kurt kanı vardı ve aslında benimde okumam gereken okul ormanın içindeki okuldu. Elbette böyle olmadığı için minnettarım yoksa Ayaz'la asla tanışamazdık.
" Öyle mi ? ne diyorlar Mustafa ? " Ayaz olabildiğince sakin ve nazik cevaplar veriyordu ama görünüşe bakılırsa bu Mustafa'yı dahada sinirlendiriyordu.
" Sizin kendinizi herkesten üstün gören, havalı, şımarık insanlar olduğunuzu söylüyorlar. "
" Eğer öyle olsaydık emin ol kız kardeşin beni sevmezdi. " Mustafa öfkeyle bakarken ben kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum, Aslında severdim ki Ayaz zaten herkesten üstün ve havalı biriydi.
" Eğer soruların bittiyse odamda biraz ders çalışacağız Mustafa. "
" Mümkün de... " Mustafa haklı olarak karşı çıkmıştı ama ben ne diyeceğini çoktan bildiğim için sözünü kesmiştim.
" Bak kapıyı falan kilitlemiyoruz istediğin zaman gel kontrol et ama üniversite sınavına çok az kaldı ve benim ders çalışmam gerek. Anlaştık mı benim erkek, sinirli, koruyucu ve inanılmaz derecede tatlı kardeşim ? " Mustafa'nın her zaman zayıf noktası ben olmuştum ve ona böyle davranarak istediğim her şeyi yaptırabilirdim.
Ayazla odama çıktığımızda gülerek odamı incelemeye başladı ben ise bazı şeylerin gerçekten ne kadar utanılacak olduğunu farketmiştim.
" Vay demek çizgi roman hayranıyız. " Ben aceleyle odamı toplamaya çalışırken, bir yandan da konuyu değiştirmeye çalışıyordum.
" Eminim bu senin için zulüm gibidir. "
" Ne benim zulüm gibidir ? "
" Beni korumak zorunda olmak ? Bir süre yanımdan ayrılamamak. " Lafımla Ayaz hızlıca yanıma geldi, dudakları neredeyse dudaklarıma değmek üzereydi.
" Hayır, daha çok ödül gibi. " Neden bunu yapıyordu ? Bir gün bana karşı çok kötüyken öbür gün çok iyi oluyordu.

" Neden bana karşı çok garipsin ? "
" Garip değilim, genel ruh halim böyle, yakında alışırsın. " Ayaz yalandan bir gülücük atıp kendisini çekerek camın kenarına gitti ama ben bugün ne olursa olsun bana neden böyle davrandığını anlayacaktım.
" Daha iyi bir bahane uydurursun sanıyordum. Bana doğruyu söylemek zorundasın Ayaz ! " 
" Çünkü zarar görmeni istemiyorum ! " Ayaz bunu aniden öyle bağırarak söylemişti ki annemler bile duymuş olabilirlerdi.
" Masal kitaplarında değiliz Almila. En son bu kasabada savaş çıktığında ne olduğunu merak ediyor musun ? Dedem, amcamlar ve tüm çocukları öldü, Özgür'ün babası, abisi ve teyzesi hepsi öldüler. Hatta kökenlerin bile yarısı... Şimdi ise tekrar savaşa giriyoruz ve sen sırf bizim arkadaşımızsın diye tehlikedesin. Sırf ben seni sevi... " Buna inanamıyordum, Ayaz neredeyse kasabaya geldiğimden beri söylemesini istediğim şeyi söyleyecekti ki Mustafa sesleri duyarak odaya girmişti.

ELİF

Yine her zaman ki gibi sıkıcı bir gündü. Zaten annem ve babamı kaybedip, akrabalarımızın diğer kalanları mallarımızı elimizden aldığından beri hayatımın her dönemi sıkıcı ve zor olmuştu. Babamdan bize sadece bu küçük, denizin kenarındaki, kimsenin uğramadı bar/cafe kalmıştı.

Mert sabahtan beri denize girerken, bugün cafede sadece ben ve beni gözleriyle yiyen 2 erkek vardı. Biliyorum dünyadaki bir çok kız benim kadar güzel olmak isteyebilirdi, harika sarı saçlar, büyük göğüsler ve kalçalar... Ama eğer aileniz yanınızda yoksa ve yalnız bir yerde çalışmak zorundaysanız bu güzellik nimetten daha çok lanet gibi oluyordu.
" Hadi güzelim biraz acele et. "  Adamlar neredeyse geldiklerinden beri bana laf atıyorlardı ve daha fazla buna katlanamayacaktım.
" Kızınız yaşında bir kıza laf atmaya hiç utanmıyor musunuz ? hesap falan istemiyorum cafemden hemen defolun sadece. " Aslında amacım onları sadece göndermekti ama söylediğim laf onları daha da tahrik etmiş gibiydi ve hızlıca ayağa kalkarak yanıma geldiler. Evet bir çok kez erkekler bana laf atmışlardı ama hiç bu kadar ileri gideni olmamıştı.
" Eğer hemen gitmezseniz polisi arayacağım. " Onları korkutmaya çalışmıştım ama ben geri gittikçe onlar bana doğru gelmeye devam ediyorlardı, belli etmemeye çalışsam da adamların niyeti belliydi ve ben korkudan ne yapacağımı bilemiyordum.
" Boşuna çırpınma güzelim burada kimse sana yardım edemez. Tamamen yalnızsın. "
" Öyle mi ? " Ne kapının açıldığını nede birinin geldiğini görmüştüm ama adamlar gelen kişiyi görmek için kenara çekildiklerinde Mete ve arkasında duran iki kişinin öfkeli gözlerle onlara baktığını gördüm.
" Bak biz sadece şakalaşıyordu... " Adamlar daha sözlerini bitirememişlerdi ki Mete hızlıca ikisininde boğazından tuttu. Gördüklerime inanamıyordum, bir insan nasıl bu kadar güçlü olabilirdi ? Adamları o kadar sert tutuyordu ki ayakları yerden kesilmişti, ben ise korkudan ağzımı açamıyordum ve sadece olanları izliyordum.
" Şimdi nazikçe hanımefendiden özür dileyin. " Mete o kadar sert tutuyordu ki özür dilemeleri bir hırıltı gibi çıkmıştı.
" Tamam bırak onları öldüreceksin. "
Lafımla beraber Mete adamları yere bıraktı ve arkasında duran iki kişiye döndü.
" Bundan sonra kadınlara kadın gibi baksınlar. " Bu da ne demekti şimdi ? Gerçi ne demek istediğini bal gibi anlamıştım. Bir an için itiraz etmeyi düşünsem bile adamların ne yapmak istedikleri çok açıktı ve o sırada içimdeki her bir damla kan Mete'nin verdiği cezanın doğru olduğunu söylüyordu.
Mete'nin arkasındaki iki kişi adamları bardan çıkartırlarken - ki daha sonra 1 saniyede gözden kaybolduklarına yemin edebilirdim -  Mete barın üstündeki suyu alıp yanıma gelerek " İyi misin ? " diye sordu. Önceki karşılaşmalarımızdan çok daha nazikti ve onun yanımda olması kabul etmek istemesem de içimi rahatlatıyordu.
" O adamlara ne olacak ? Polise haber vermeliyiz. " Lafımla Mete gülmüştü. Sanki onun çok daha iyi bir planı vardı.
" Gencecik bir kıza saldırmaya hazırlanan sapıklardı onlar. Ama adamlarım onlarla ilgilenecek merak etme. Tekrar soruyorum, iyi misin ? " Adamlarım onlarla ilgilenecek mi ? Mete ne iş yapıyordu ki adamları vardı ? Ah bu çocuk psikolojimi bozuyor.
" Bu seni alakadar etmez. Beni kurtardığın için sana karşı duygularımın değişeceğini sanma ! "
" Bana karşı ne duyguların var ki ? " Gerçekten. Bu çocuğa karşı ne duygularım var benim ?
" Demek burada çalışıyorsun... " Ne o şimdi de beni tanımaya mı çalışıyorsun ? Ah Elif salak ergen kızlar gibi çocuğa sürekli sert yapmayı bırak. Biraz kibar ol !
" Sayılır. Burası babamındı. Ondanda bana ve kardeşime kaldı. "
" Baban öldü mü ? "
" Ben 14 yaşındayken babamda annemde bir trafik kazasında öldüler. Aslında maddi durumumuz çok iyiydi ama onlar ölünce akrabalarımız tüm malları bizden çaldılar. " Anlattıklarım Mete'yi birazcık üzmüş gibiydi ama daha çok etkilenmişe benziyordu.
" 14 yaşından beri kendine ve erkek kardeşine mi bakıyorsun ? "
" Evet herkes senin gibi şanslı olmuyor. " Tam tahmin ettiğiniz gibi yine Mete'ye sert çıkmıştım.
" Benim şanslı olduğumu nereden biliyorsun ? "
" Hastanedeyken bindiğin arabayı gördüm. Yaşına bakılırsa o arabayı kendin alman mümkün değil. Annenle baban çok zengin olmalı ? "
" Annemle babam ben daha çocukken öldürüldüler. " Ne ? Ne kadarda salak bir kızım. Mete'yi çözdüğüme emindim oysa annesi ve babası zengin diye laf söylediğim çocuk annesiz ve babasız büyümüştü.
" Ben özür dilerim,çok üzüldüm. " Mete'nin kırıldığından emindim ama o tam tersi o harika siyah gözlerle bana gülümseyerek bakıyordu.
" Üzülme insanların beni tanımadan hakkımda hüküm vermesine alıştım artık. " Gerçekten salaksın Elif. Çocuk haklı, hiçbir şey bilmiyorken hayatı hakkında yorum yapıyorsun.
" Acaba özel değilse nasıl öldürüldüler ? "
" Bilmiyorum polis ne bir suç aleti ne de bir iz bulabildi. Onları bulduğumda sadece kan vardı. " Onların cesetlerini birde sen mi bulmuştun ? Bu gerçekten çok kötüydü, belkide bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şeydi.
" Mete bak ben gerçekten çok üzgü... " Daha lafımı bitirmemiştim ki dışarıda duran kişi dikkati mi bozmuştu. Yağmur şiddetli yağıyordu ama adamın yemyeşil gözleri durduğum yerden bile gözüküyordu...

ESİNTİWhere stories live. Discover now