30

1.5K 222 146
                                    

NIve- who i am

Koridorda ne kadar süre kaldığımızı bilmiyorduk. Ama kimseden ses çıkmıyordu. Bay Park, yani Jimin'in babası çatmış olduğu kaşlarıyla bizi izliyordu. Önce Jimin'in çıplak bedenini süzmüş, ardından nemli saçlarımızı incelemişti.

O sıra Jimin'in ağzının içerisinde kısık küfürler savurduğunu ve elini gergince saçlarına attığını fark etmiştim. Tamam, buraya kadardı. Şimdi fena halde sıçmıştık.

"Baba içeri geçelim, konuşuruz." En nihayetinde Jimin olaya müdahale sağladığında Bay Park öylece bizi izlemeye devam etmişti. "Burada neler oluyor diye soruyorum size?"

"İçeride konuşa-"

"Jimin!" Aniden bağırıp Jimin'i susturduğunda başımı önüme doğru eğmiştim. Şimdi salonda açık olan televizyonun sesi bile uğultu halinde geliyordu kulaklarıma. "Sen değil miydin Taehyung'dan nefret eden? Her sana kızdığımda Taehyung'a alışamadığını söyleyen sen değil miydin? Şimdi ne oluyor da bu haldesiniz siz? Konuşsanıza!"

Bu tepki karşısında Jimin'de sinirlenmiş olmalıydı ki "Evet bendim!" Demişti ters bir tonlamayla. İşlerin kızışmaya başladığı nokta da burasıydı sanırsam. "Hepinize rol kestim, oldu mu? Hepinize yalan söyledim!"

Öylece donup kalan Bay Park'ın bakışlarının bana kaydığını hissedebiliyordum. Bu duruma inanamıyordu haliyle. Birinci etken erkek olmam olabilirdi, ikinci etken ise evli olmam, yani boşanma haberimi henüz duymadıysa eğer.

"Taehyung bana bak!" Başımı yavaşça kaldırıp Bay Park'la göz göze geldiğimde "Cinsiyetinle hiçbir sorun yaşamıyorum inan bana, oğlumun yönelimini biliyorum ve kendisine de saygı duyuyorum. Ama sen evlisin Taehyung." Hayal kırıklığıyla konuşmuştu. Tanrım, şu an evli değildim ama henüz boşanmamışken oğlunu öptüğüm gerçeği yine aklıma gelmişti. "Seni severdim-"

"Boşandı baba!" Jimin aniden babasının sözünü kestiğinde bakışlarını yine de benim üzerimden çekmemişti. Halim zaten ne bok yediğimizi açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Öyle bir moda girmiştim ki, karşıma salak bir insanı koysanız bile boşanmadan önce Jimin'le bir şeyler yaşadığımızı anlardı. Utanç içindeydim, anlamaması ilginç olurdu.

"İlişkinizin temelini Taehyung boşanmadan önce atmış gibisiniz." Diye mırıldanmıştı. Ve Jimin'in de bakışları bana kaydığında "Yok öyle bir şey." Diyerek yalana başvurmuştu. Anladığını ikimiz de biliyorduk ama Jimin yine de lafı çevirmeye çalışıyordu.

Bu yüzden "Jimin'in bir suçu yok." Diyerek her şeyi ortaya dökmeyi tercih etmiştim. Aldatmanın büyüğü küçüğü olmazdı, boşanmaya karar verip vermememizin de bir önemi yoktu. Seul Mi ile aramdaki her şeyi bitirmeden önce onu öpmüştüm. Suçluydum, iğrenç herifin tekiydim. Düşüncesizdim. "Japonya'ya gittiğimizde yakınlık gösteren taraf bendim, bu konuda yeterince üzgünüm."

"Olmalısın da." Bağırmıyor oluşu canımı sıkmıştı. Buna bile değer görmüyordu beni. Halbuki en sevdiği çalışanlarından biriydim ben. Şimdi boş bakışlarına maruz kalıyordum. Bay Park'ı sevdiğim için üzülüyordum haliyle. Diğer taraftan şimdi oğluyla bir ilişki içerisindeydik ve yüz yüze çok gelecektik. Kendisine eski eşimle alakalı sıkıntılarımı anlattığım adamın karşısına şimdi oğlunun sevgilisi rolünde nasıl çıkacaktım ki? "Utanmadın mı? Eşini aldatırken utanmadın mı? Daha doğrusu utanmadınız mı? Küçücük kızın var senin. Hiç mi saygın yoktu onca seneye?"

"Boşanmaya karar vermişlerdi." Bu savunma biçimi yanlıştı. Jimin'de bunun oldukça farkındaydı, galiba o yüzden kısık konuşmuştu. Yine de söylememeliydi.

aporia あ vminWhere stories live. Discover now