23

3.2K 373 335
                                    

etham - 12:45

Aradan uzun bir zaman geçmişti. Jimin beni öpeli, ardından ev için izin kullanalı, evimi ayıralı, eşimden boşanalı uzun bir zaman geçmişti. Şimdi kendim için tuttuğum bu küçük dairede tek başıma oturuyordum. İçimde bir boşluk vardı. Evimin neşesi Soo Jung yoktu çünkü. Televizyon kanallarını gezerken benimle kavga eden kızım şu an annesinin yanındaydı. Benim de isteğimle birlikte annesinde kalması gerektiğine karar vermiştik. Zaten kiminle kaldığı önemli değildi, istediğim zaman gidip kızımı buraya getirebilirdim. Ayrıca Seul Mi'yle birlikte sürekli buluşarak kızımızla ortak bir vakit geçirecektik zaten. Ama yine de içim buruktu işte. Sessiz, sakin bir hayatın ortasında buluvermiştim kendimi bir anda.

Derin bir nefes alarak elimde öylece duran ve kanalları gezmekten başka hiçbir şey yapmadığım kumandayla televizyonu kapatarak ayaklanmıştım. Balkona çıkıp, bu güzel havada gökyüzünü seyretmek şu an için daha iyi gelmişti. Hem belki de bu aralar zihnimde bolca yer edinen Park Jimin'i de benliğimden uzaklaştırabilirdim. Lâkin pek mümkün gözükmüyordu bu. Çünkü bana hislerini, isteklerini, umutlarını anlattığı ve beni öptüğü o günden sonra benden hep bir cevap bekler nitelikte davranıyordu. Eh, haksız da sayılmazdı. Onu öpmüştüm, umutlandırmıştım ve olumsuz hiçbir şey söylememiştim. Eşimle de boşanmıştım, hayatımı düzene koymuştum. Haliyle Jimin'de kendisiyle konuşmamı bekliyordu.

Tamam, bu zamana kadar bana yakınlaşmamış veya hisleri hakkında konuşmamıştı. Sadece bir kaç gün önce ne yaptığımı sormuştu. Ben de ona durumu anlatmıştım. Artık boşandığımı, tuttuğum eve yerleştiğimi ve biraz da yalnızlığa alışamadığımdan bahsetmiştim. Bir şey dememişti. Sadece başıyla onaylamakla yetinmişti. Onun haricinde iş dışı bir konuda hiç konuşmamıştık.

Mutfağa bıraktığım sigara paketimi almak için ilerlediğim sırada eşofmanımın cebinde duran telefonum çalmaya başlamıştı. Açıkçası bu aralar anne ve babam beni fazlasıyla arıyorlardı. Aramaları güzeldi lâkin Seul Mi'ye, bana kızıp durduklarından telefonu yanıtlayasım gelmiyordu. Çünkü onlara göre bu evlilik yalnızca bir hatadan ibaretti. Ama saat geç olmuştu, bu saatte Soo Jung uyurdu, yani Seul Mi arayamazdı. Anne ve babam da aramazdı. Normalde olsa bakmayacağım telefonu cebimden çıkarmış, meraklı bakışlarımı uzunca çalan telefon ekranımda gezdirmiştim.

Arayan kişiyi görünce derin bir iç çekmekten alıkoyamamıştım kendimi. Fakat kapanmasından korkarak hemencecik cevaplamaktan da geri kalmamıştım. "Jimin?"

"Taehyung?" Diye taklit etmişti beni karşı hatta ki kişi. Lâkin ses tonu biraz garip geliyordu. İçiyor muydu? "Rahatsız etmiyorum umarım."

"Hayır." Yanıtladım ve sigara içmekten vazgeçerek az önce kalktığım koltuğa ilerledim. Kendimi koltuğa bıraktıktan sonra "Sarhoş musun sen?" Diye sormuştum düz bir ses tonuyla.

"Değilim." Diye mırıldanmıştı. Onun sesine eşlik eden gürültülere vermiştim kendimi. Gerçi pek gürültü denmezdi buna, tek tük araba sesi geliyordu. "Biraz içtim."

"Öyle mi? Beni neden aramıştın?"

"Sesini duymak istedim sadece." Bunu söylerken öyle kısık konuşmuştu ki zar zor algılayabilmiştim onu. Anlaşılan, yeniden hisleri hakkında konuşuyordu. Ve artık onunla konuşmam gerektiğinin bilincindeydim. Hislerim konusunda yine bir fikrim yoktu. Etkilendiğimi biliyordum ama. Onu boşa öpmemiştim yada öpüşüne boşa karşılık vermemiştim. Ama hissiyatım olmayan bir insanı da sürekli düşünemezdim değil mi? Son haftalar onu düşünme vaktim gittikçe uzamıştı. Özellikle boşandıktan sonra sürekli aklımda yer edinir olmuştu. Gözlerimi kapattığım zaman yüzü görüş açıma geliyordu, kulaklarımda onun ses tonu canlanıyordu. "Bir miktar da seni görmek istiyor olabilirim tabii." Ben düşüncelere daldığım o sıra Jimin kıkırdayarak konuşmuştu. Bu beni de gülümsetmişti.

aporia あ vminWhere stories live. Discover now