11

3K 340 161
                                    

Neyi kabul ettiğim hakkında bir fikrim yoktu. Fakat Park Jimin bu sefer garip bir şekilde ciddi duruyordu. Ve ben eğer kabul etmeseydim işimden olacaktım.

Japonya'ya gitmek istemiyordum. Bu sunumu yapmamı istemesi canıma okuyacağı anlamına geliyordu. O kadar hakaretimize ve yalanıma karşılık ceza olarak bunu kullanması da akıllıcaydı.

"Japonya'ya ne zaman gidiyoruz demek?" Zaferle gülümsemişti. "Bir hafta sonra."

Bir hafta içerisinde bilmediğim bir projenin sunumuna çalışmam gerekiyordu fakat sızlanmadım. Kendisinin de dediği gibi patron olan oydu. Ve ben onu her ne kadar sevmesem bile istediklerini yapmakla yükümlüydüm.

"Tamam o zaman izninizle." Diye mırıldandım. Fakat öylece bekliyordum. Çünkü çıkmamı istemiyormuşçasına bir onay vermemişti.

"Bundan sonra-" Keskin bir dille konuştuğu sırada daha söyleyecekleri olduğundan bana onay vermediğini anlayabilmiştim. "-bazı kurallarım var."

"Dinliyorum efendim."

"Beni salak yerine asla ama asla koyma Kim Taehyung. Genç olabilirim ama iş konusunda inanılmaz bir bilgim vardır." Hakkında ki düşüncelerimi kendisinin de söylediği gibi uzun zamandır biliyordu. Hakaretlerimizi duymuştu hep ama bu zamana kadar sesini çıkarmamış olmasını hala garipsiyordum. Ve o kendisine yalan söylediğim için beni cezalandırıyordu. "Sana veya size çok kulak tıkadım. Her seferinde arkamdan konuştunuz duymamazlıktan geldim. İşime baktım, işinize bakmanızı istedim."

Onu başımla onayladım. Bakışlarım yüzünü onlarca kez ezberlemek istercesine turlamıştı. Nasıl bu kadar muntazam olabilirdi, anlam verememiştim.

"Kurallarım şunlar." Derin bir nefes aldı, konuşmasına ara verirken. "Arkamdan bir daha konuşmak yok. Konuşanı duyarsam işine son veririm. Emirlerime karşı çıkmak yok. Aksi olursa yine aynı şekilde sonuçlanır. Bu hepiniz için geçerli. Ama senin için ayrı kurallarım var."

Gergin bir şekilde diyeceklerini bekliyordum. Bu yüzden sesimi bile çıkarmamıştım.

"Eşcinsel olduğumu biliyorsun. Vücudunun dikkatimi çektiğini de zaten söylemiştim. Bundan çekinmiyorum, hoş bir vücuda sahipsin fakat kendini o kadar önemseme Kim Taehyung." Bakışları sertleştiğinde, kaşlarını çattı yavaşça. "Yani anlatmak istediğim ailen konusunda yalan söyleyecek kadar önemseme. Sana karşı bir hissiyatım yok. Mutlu veya mutsuz bir evlilik yaşamanın bir önemi de yok yani. Zaten seni yatağa atmayı deli gibi istemiş olsaydım eğer, evli olup olmaman beni ilgilendirmezdi. İstediğimi alırdım."

Beni de bu cümleleriyle gergin halimden alıp, sinirli bir ruh haline barındırmayı başarmıştı. Yeniden bu konuya değinmesine anlam veremiyordum çünkü. Ama ne yazık ki o bir patrondu ve ben de sinirini içine atmak zorunda olan bir çalışan.

"Sadece işine bakmanı istiyorum. Gerekmedikçe fazla muhabbete girmek istemiyorum. Hatta dosyaları bana Jungkook'tan gönderebilirsin."

Benim için koyduğu kural ondan uzak durmamdı. Yani son söylediklerine de bakarsak eğer, hiç görüşmeme ihtimalimiz bile vardı. Dosya işlerini Jungkook halledecekse eğer sadece önemli işlerde veya toplantılarda bir araya gelecektik.

Bu benim için iyi haberdi. Ama anlamadığım iki yıl boyunca benim dibimden ayrılmayan, itinayla benimle uğraşan Park Jimin'in bir an da neden böyle bir karar vermiş olduğuydu.

"Tamam efendim." Demiştim, anlam veremediğim konuları tartmaya son vererek. Daha sonra o konuşmadığı için bir sessizlik oluşmuştu aramızda. Bu süre zarfında o da benim gibi bakışlarını benim yüzümde gezdirmişti.

aporia あ vminWhere stories live. Discover now