2

6K 631 379
                                    

Odada yalnızca ikimiz bulunsakta karşımdaki bedene bakmıyordum. Sadece neden o kadar kişinin içerisinden benim burada kalmamı istemişti, merak ediyordum.

Toplantı esnasında yanlış bir şey mi yaptım acaba diye düşünürken bir anda oturduğu sandalyeden kalkmasıyla dikkatim dağılmıştı.

"Şirketin geleceği için sormak mecburiyetindeyim." Minik adımlarla odasını turlarken ellerini dar kesim kumaş pantolonunun ceplerine sokmuştu. "Cinsel yöneliminiz nedir?"

Sorusunun ardından tam karşıma dikildiğinde gülmemek için yanaklarımın iç kısmını dişlemiştim. Tanrı aşkına benim cinsel yönelimim şirketin geleceğini nasıl etkileyecekti ki?

"Üzgünüm.." Diye mırıldandım. Tam olarak dudaklarımı aralayamıyordum. Her an kahkaha atacakmışım gibi hissediyordum. Ve eğer öyle bir hata yaparsam beni kovabilirdi. "Fakat sormak istiyorum, benim cinsel yönelimim şirketin geleceğini nasıl etkileyecek?"

Dudaklarına alay dolu bir gülüş yerleştirdiğinde dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Ukala ve aynı zamanda uyuz biriydi. Surat ifadesi ise her zamanki gibi 'bugün de gıcığım çok şükür' der gibi olmuştu bile.

"Patronunuzun sorularını ne zamandan beri sorguluyorsunuz, öğrenmek isterim." Bir şey dememek için dişlerimi birbirine bastırdım. Patronluk moduna hemen girmesi ve böyle azarlar nitelikte konuşması ondan çekeceğimizin göstergesiydi. "Soruma cevap verirseniz sevinirim."

"Şirketle alakalı bir soru değil." Sinirlenmiştim. "Özel hayatımı ilgilendiren bir soruyu cevaplamak zorunda değilim. Şimdi izin verirseniz işimin başına döneceğim."

Her ne kadar izin alırmış gibi konuşsam da bir şeyler demesini beklemeden odasından çıkmıştım.

***

"Neden çağırmış?"

Dudaklarımın arasından içime çektiğim sigaramın dumanını dışarı saldığım sırada Jungkook'un bu sorusuyla yeniden sinirlenmiştim. Ben buraya kafamı dağıtmak için geliyordum, adam şerefsiz patronumu hatırlatarak yeniden sinirlenmeme neden oluyordu.

"Ben de anlayamadım." Omuz silktim ve sigaramı dudaklarımın arasına koymadan önce konuştum. "Saçma sapan nedenler işte."

Jungkook yanımda bir süre telefonuyla uğraşmış, ardından anlamsız bakışlarını üzerime dikmişti. "Nasıl yani, ne dedi?"

Ofladım, beni bunaltıyordu çünkü. Ona bakmak yerine güneşin batışını izlesem bile bir türlü zihnimde ki gereksiz ayrıntıların gitmesine izin vermiyordu. Lanet olsun senin o çenene Jeon Jungkook. "Şirketin geleceğiyle alakalı şeyler sordu."

"Sana mı sordu bunu?" Başımla onu onayladım ve yeniden sigarayı dudaklarımın arasına koydum. "Sanırsam zeki görünümlü bir salak kendisi."

"Kör falan mısın?" Sinirle sigarayı dudaklarımın arasından çekip konuşmaya çalışmıştım. "Adamın tipi zaten haykırıyor "ben salağım" diye. Bildiğin süzme salak işte."

"Tamam ya niye kızıyorsun?" Gözlerini kırpıştırdı. "Biz de ondan memnun değiliz zaten."

"Şu işle alakalı konuları kapatabilir miyiz artık, cidden sinirden başım ağrımaya başladı." Ağzımın içinden homurdanıp sigarayı aşağı fırlattım ve arkamı döndüm.

Bir an önce odama gidip işlerimi bitirmek istiyordum. Daha sonra da eve gidebilir ve rahat bir uyku çekebilirdim.

Tabi Seol Mi bana izin verirse..

***

İşlerin yoğun olduğu dönemleri sevmiyordum. İncelemem gereken onlarca dosya birikiyor ve ben eve geç gitmek zorunda kalıyordum. Fakat yine de memnundum işimden. Patronum anlayışlı bir insandı, işler bitmese de eve gitmemize izin veriyordu. Ama bugün felaket bir gündü. Anlayışlı patronum gitmiş, yerine hala üvey olduğunu düşündüğüm oğlu gelmişti.

aporia あ vminWhere stories live. Discover now