15

3K 347 418
                                    

Uzun zamandır kendi kendime oturup geceyi izlemediğimi fark etmiştim. Bulutların arasından gözüken hafif parlak aya dikmiştim şimdi de gözlerimi. Hava hafif esiyordu fakat üşüdüğüm söylenemezdi.

Parmaklarımın arasında tuttuğum sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdiğimde aklıma bir kaç saat önce atılan Jimin'in mesajları gelmişti. Ona karşılık olarak olumlu veya olumsuz bir cevap yazmamıştım. Fakat şaşkındım. Ondan böyle bir şey beklemiyordum, çünkü bu zamana kadar hep ukala tavırlar sergilemişti. Şimdi bana gelip 'üzgünüm.' demesi elbette beni şoka uğratmıştı. Halbuki bugün herkesin içinde bizi aşağılarken yada onca zaman bana yerli yersiz bağırırken pişman olmuş gibi durmuyordu. Yani onun pişman olması için benim işi bırakmam falan mı gerekiyordu?

Sigarayı dudaklarımın arasından uzaklaştırmış, içime derince çekmiş olduğum dumanı dudaklarımın arasından salmıştım. Muhtemelen ne derse desin, ne yaparsa yapsın işten ayrılmayacağımı düşünüyordu. Ama benim de sabrımın bir sınırı olduğunu bilmesi gerekirdi.

"Taehyung?" Dalgınca baktığım gökyüzünden bakışlarımı çekmiştim uyuşukça. Beni burada otururken bulan Seul Mi'de balkona çıkmış, kapıyı da ardından kapatmıştı. "Ne yapıyorsun burada?"

"Sigara içmek için çıkmıştım." Diye mırıldandım, sigarayı tekrardan dudaklarımın arasına yerleştirmeden önce. Seul Mi ise bu cevabımın ardından hemen yanımda duran sandalyeye oturarak bana bakmıştı.

"Şimdi ne olacak Taehyung?" Hangi konudan bahsettiği belliydi. Ama yine de sessiz kalmayı tercih etmiştim. "İş bulmak pek kolay değil."

"Haklısın ama bilmiyorum." Derin bir nefes alıp ondan tarafa dönmüştüm. Bu gece oturup çizimlerle ilgilenmeliydim. Üstelik yeni güncel bir cv hazırlayıp şirketlere göndermeyi düşünüyordum. Zaten bir hafta sonra maaşım yatacaktı. Daha çıkış işlemlerimi yaptırmamıştım çünkü aldığım projeleri tamamlamam istenmişti. Bu yüzden işleri bitirdiğim zaman şirketle bağımı tamamen koparacaktım.

"Mesaj attı." Aslında söyleyip söylememe arasında gidip gelmiştim bu konuyu. Fakat kavga etmediğimiz bugünde ondan tavsiye alabilirdim. Şu an eski zamanlarda olduğu gibi iyi geçiniyorduk. Tek fark birbirimizden uzak durmaktı.

Seul Mi bir an da kurduğum bu cümleye karşılık yavaşça kaşlarını çatıp, elini bacağımın üzerinde duran sigara paketime atmıştı. "Kim?"

"Park Jimin." Dalga geçercesine gülüp sigara yakan ondan bakışlarımı yavaşça çekmiş ve benim içmediğim için öylece yanarak sönmeye yüz tutmuş izmariti balkon zeminine koyduğum küllüğe atmıştım. "Üzgün olduğunu, bağırmaması gerektiğini ve şirkete gelmemi istediğini yazmış."

"Park Jimin?" Seul Mi inanamıyormuş gibi sorduktan sonra gülümsemişti. "Eğer yanlış anlatmadıysan bana, anlattığın kadar kötü bir insan değilmiş demek ki. Gerçekten pişman olmuş olmalı. Ama anlamadığım şirket sahibinin seni yeniden şirkete çağırması. Yani demek istediğim çok fazla başvuru alan bir şirket, neden ısrarla seni çağırıyor?"

Çünkü beni seviyor. Ya da onun gibi bir şey.

Pek iyi bir insan sayılmazdı yani. İyi veya kötü fark etmez bir evliliğim vardı ve her ne olursa olsun eşim olduğu için duygularının kontrolünü sağlamalıydı. Ya gelecekti ve benimle açık açık konuşacaktı, söylemek istemiyorsa da dengesiz tavırlar sergileyerek kafa karıştırmaya çalışmayacaktı. İkimizde yetişkin insanlardık fakat o konu hisleri olduğu zaman çocukça davranmıştı. Ve hala daha öyle davranıyordu.

"Bilmiyorum." Beni çağırma nedenini benden hoşlanmasına bağlıyordum bağlamasına ama belki bir ihtimal yanlış düşünüyor da olabilirdim. Bunun için Park Jimin'le konuşmam gerekirdi. Ama bu da yapmak istediğim son şey bile değildi. "Sence ne yapmalıyım?"

aporia あ vminWhere stories live. Discover now