19

2.9K 361 401
                                    

Ed sheeran - kiss me

Hava güzeldi lâkin sanki aniden değişikliğe uğramış gibiydi. Toplantı boyunca dışarıya bir güneş hakimdi. İnsanlar dışarıda çocuklarıyla beraber güneşin tadına varıyorlardı. Ben ise kızımdan oldukça uzak bir yerde toplantı esnasında bile Jimin'i izleyen Bay Jung'la beraberdim. Bu beni ister istemez sinirlendirmişti.

Kendisi projelerle pek ilgileniyormuş gibi durmuyordu çünkü. Ben o kadar dil döküp, slaytlarla zenginleştirdiğim projemi tanıtırken o resmen dalmış bir şekilde Jimin'e odaklıydı. Ah bir de Jimin vardı tabii, koltuğunda rahatça geriye yaslanmış bir vaziyette beni süzüyordu o da. Nasıl bir olayın içine düştüğümü düşünüyordum ben.

Oysa ki bu şirkete başvururken eşime iyi bir eş, çocuğuma iyi bir baba olabilmeyi hedefliyordum. Hatta Jimin'le tanıştığım andan itibaren sırf onlar için sessiz kalmıştım. Hayat şartları zordu. Kızımı iyi yetiştirmek istiyordum, katlanmam gereken durumlar olacaktı tabii. Lâkin eşimle aram ailelerimiz yüzünden feci bir şekilde açılmıştı. Öyle ki bir yıldır toparlanamıyorduk bile.

İstenmeyen bir gelin ve istenmeyen bir damat, ne kadar güzeldi ama. İnsanlar sadece bir tarafı zor idare edebilirken biz iki tarafı aynı anda idare etmeye çalışmıştık. İlk dört yıl sorunlar yaşasak bile güzelce ilerleyebilmiştik. Ama ikimiz de daralmıştık işte. Bize misafirliğe gelen Seul Mi'nin ailesi bana laf sokuyordu, eh benim ailem de Seul Mi'ye. Sonuç olarak birbirimize patlıyorduk. En son patlak verdiğimiz durum ise Seul Mi'nin annesinin para konusunda problem yaratmasıydı. Direkt benim aileme vurduğu laftan ötürü ilk defa karşılık vermem pek uygun olmamıştı. Seul Mi'nin babasıyla da güzel bir tartışmanın eşiğine gelmiş bulunmuştuk. Tabii benim ailem duyunca duymamazlıktan gelmediği için düğünümüzde yaşadıkları kavga yeniden alevlenmişti. Bundan sonrası tahmin edilebilirdi. Ben Seul Mi'nin ailesi bize geleceği vakitler eve uğramamaya başlamıştım. Bu da Seul Mi ve beni kavgaya sürüklemişti.

Biraz da Seul Mi haklıydı. Onlar evimize gelen misafirlerdi, en önemlisi eşimin ailesiydi. Her ne kadar benim ailem bize geldiğinde Seul Mi onlara yemekler hazırlayıp, hoş görüyle misafir ediyorsa benim de o yemeklere katılmam gerekiyordu. Ama ben yapmamıştım işte. Ailelerimiz bizleri birbirimizden uzaklaştırmıştı.

Ne güzel, düşüncesiz ailelerin düşüncesiz evlatlarıydık. Çünkü bu süreç içerisinde Soo Jung'un ne kadar etkileneceğinden bir haberdi. Umursamaz davranıp kavgalar ederek Soo Jung'u bu küçük yaşta nasıl mutsuzluğa sürükleyeceğimizi bilememiştik. Şimdi de bedellerin en büyüğünü o ödüyordu. Bizi yan yana istiyordu, yapmıyorduk. Beraber oyun oynayalım istiyordu duymamazlıktan geliyorduk.

Soo Jung bu yaşta eve işlerinden dolayı geç gelen bir baba ve sırf bu yüzden sorunlar yaratan bir anne arasında kalıyordu. Birimizi görse, diğerimizi göremiyordu. Fakat aynı şeyler son günler için geçerli değildi, sadece garip bir şekilde biraz daha yatışmış gibiydi.

Galiba bunun nedeni birbirimize olan sevgimizin yitmesinden kaynaklıydı. Artık kavga etmeye değer bile göremiyorduk mevzularımızı. Ve en önemlisi birbirimize dokunma arzumuzun kalmayışıydı.

Tamam, onu seviyordum. Soo Jung'un annesi olduğu için seviyordum. Benimle yıllardır anılar biriktirdiği için seviyordum. İyi bir insan olduğu için seviyordum. Onun dışında evli insanların arasında olan sevgiden yoktu aramızda. Aynı şeyleri Seul Mi'nin de hissettiğini az buçuk tavırlarından anlayabilmiştim. Benden beklentisi yoktu artık. Sadece Soo Jung'un babası olduğum için bana saygı duyuyordu.

O benim aksime gerçekten zeki biriydi. Ben tüm zaman boyunca bunları düşünüp kafamı şişirecek kadar aptaldım. Sırf bunları düşünmekten bıktığım için sarhoş kafayla eve gidecek kadar da düşüncesizdim. Fakat Seul Mi kafasında çabucak oturtmuş, kendine ve kızımıza benim gibi zarar vermemişti. Belki o da aynı benim gibi boşanmayı düşünüyordu. Ama doğru zamanın ne zaman olduğundan emin değildi.

aporia あ vminWhere stories live. Discover now