25

3.3K 326 251
                                    

etham - future

Birkaç gün. Jimin'i tüm çıplaklığıyla keşfedeli, ona bir ilişkiye başlama fikrimden bahsedeli birkaç gün geçmişti sadece. O gece Jimin şaşırmıştı önce, sonrasında yüzüne güzel bir gülümseme yayılmıştı. Bana inanamamıştı lâkin ayağa kalkıp kollarını bedenime sarmadan da duramamıştı. Ona güzel bir hediye vermişim gibi davranmıştı. Biraz garip hissetmiştim. Belli edip moralini bozmak istemediğim için dudaklarımı hareket ettirerek ben de ona gülümsemiştim.

Derin bir nefes almıştım, o gece aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Sabahında gözlerimi araladığım sırada yanımda uzanan ve gülümseyerek benim saçlarımla oynayan Jimin'de gözümün önündeydi sürekli. Uyanan bana eğilip yanağıma gülümsemekten gerilen dudaklarını bastırmış, beni sevdiğini söylemişti. Ses tonu kulaklarımın etrafında dönüp duruyordu.

"Hyung." Kapımın açıldığını odaya giren ve bana seslenen Jungkook sayesinde fark ederek dalgın hallerimden kurtulmaya çalışmıştım. "İyi misin?"

Başımı sallamıştım uyuşukça, o da bu tepkim karşısında kaşlarını çatarak masamın hemen önünde bulunan sandalyelerden birine kurulmuştu. Endişeli görünüyordu. Berbat mı görünüyordum? Jimin'le bir ilişkiye başlamak güzel bir his değil miydi? Onu öpmek hoşuma gitmişti, bedeninde gezinen ellerimin de hoşuna gitmişti bu durum. Böyle düşününce cinsel ihtiyaçlarım için yanımda tutuyormuş gibi gözüken bir şerefsizten ilerisine gidemiyordum. Lâkin bu doğru değildi. Beni sevişini sevmiştim, bana gülümseyişi de hoşuma gidiyordu. Bir çocuğunkiler gibi ışıl ışıl olan gözleri üzerimde gezinirken de iyi hissediyordum. Onu görmediğim zamanlar göresim geliyordu ama beni tedirgin eden bazı meseleler var gibiydi. İçimde anlam veremediğim bir şekilde kötü bir his vardı sadece.

"Bir şey olmuş." Jungkook meraklı bakışlarını üzerimde gezdirirken mırıldanmıştı belli belirsiz. "Dalgınsın."

"Çok şey oldu Jungkook." Diye karşılık vermiştim. Ses tonum fısıltıdan ibaretti. Baygın baktığını düşündüğüm gözlerimi Jungkook'un üzerinde oyalandırmıştım. O an anlamıştım, konunun sadece boşanmamdan ibaret olduğunu düşünüyordu. Gerçi başka ne düşünebilirdi ki?

"Soo Jung'a mı üzülüyorsun?" Beklediğim gibi bu soruyu yönelttiğinde bana burukça gülümsemiştim. Bu da meselelerimden biriydi tabii. Ama neyse ki yavaş yavaş uyum sağlıyordu. Gerçi zorunda kalmıştı alışmaya fakat yapacak bir şey yoktu. "O daha çocuk hyung, elbette sizi anlayamaz. Sizi bir arada görmeyi ister. Yine de bu alışmayacağı anlamına gelmez."

Haklıydı, biliyordum.

Kafama takılan mesele Jimin'di. Onu üzmek istemiyordum, hislerimden emin olamadan bir ilişkiye adım atmıştım. Sevmek istiyordum kendisini. Umutlanmıştı o kadar, elinden almak istemiyordum. Endişeleniyordum. Çünkü mutlu olmam gereken yerde aptallık ederek düşüncelere dalıyordum.

"Başka şeyler var Jungkook." Demiştim bu sefer de. Ve Jungkook anlam veremezcesine beni süzmüştü. "Konu Jimin."

"Bay Park mı?" Şaşkınca sorduğunda sıkıntı dolu bir nefes almıştım. Evet, tam olarak bizim patronumuz olan kişiydi. Tanrım, neden böyle hissediyordum ki ben? Akışına bırakmam gerekirdi. Ama akışına bırakırsam onu üzecekmiş gibi hissediyordum. Oturup ona karşı hislerimi düşünmüştüm. Hatam bir ilişkiye hazır olup olmadığımı düşünmememdi.

Ben düşüncesizlik yapmıştım her konuda. Seul Mi'ye umut vaat edip evlenmiştim, çocuğumuz olmuştu. Onlara çok iyi davranacağımı vaat ederek ortalığı yıkıp dökmüştüm. Seul Mi'yi ve kızımızı çok üzmüştüm. Sonra boşanmayı düşünmüştüm, Seul Mi'yi benden boşanmaya itmiştim. O süreçte Jimin'i öpmüştüm. Beni seviyordu o, bunu yapmam onun açısından mükemmel bir şeydi. Duygularını görmezlikten gelmemem gerekirdi. Dikkatli davranmam gerekirdi. Hislerimi gözden geçirirken belki de ona dokunmamam gerekirdi. Ama dokunmuştum, bedenlerimizi birbiriyle tamamlarken gram pişman olmamıştım.

aporia あ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin