14

2.8K 341 378
                                    

Meşguldüm, önümde bir sürü iş vardı. Üstelik benim işim olmadığı halde Park Jimin yüzünden kendi işim haricinde her işi yapıyordum. Bu durum sinirlerimi oldukça bozuyor olmasına rağmen sessiz kalıp boyun eğmekten de geri kalmıyordum. Korktuğumdan veya çekindiğimden değildi bu durum. İşsiz kalmak istemiyordum.

Elime dosyaların tümünü alıp ayağa kalktığımda yürüdükçe başımın zonkladığına şahit olmuştum lakin umursamamıştım. İşlerimi halletmem gerekiyordu ve ben Bay Park'ın yanına gidiyordum.

Jimin bir sürü iş yığmıştı önüme ama bundan babasının haberi yoktu. Pek düşünememiş olmalıydı bu dosyaların babasına götürüleceğini. Çünkü Bay Park dosyalarla içeri giren beni görürse muhtemelen Park Jimin'e deli gibi kızacaktı.

Babası da farkındaydı Jimin'in gereksiz yere benimle uğraştığının. Ve bundan dolayı Park Jimin'e kızdığı için Jimin benimle uğraşma işini gizliden gizliye yürütürdü. Ama şu an nerede olduğu belirsizdi.

Dosyaların ağırlığını sağ koluma verdiğim zaman sol elimle kapıyı açmış ve odamdan dışarı çıkmıştım.

"Hyung." Jungkook'un seslenmesiyle ona doğru dönerken kaşlarım çatılmıştı. Umarım Park Jimin'le alakalı şeyler söylemezdi. "Bay Park'ın odasına mı çıkıyorsun?"

"Evet." Diye mırıldandım temkinli bakışlarımla etrafı süzerken. Her an karşıma çıkabilirdi ve yeniden iş yığabilirdi üzerime. Onun dediklerini yapacağım diye kendi işlerime yetişemiyordum. Üstelik Bay Park'a bu durumu anlatmış olsam bile oğlunu azarlıyor ve bu azardan sonra oğlu daha çok gaza geliyordu. Zaten Jimin işleri devralacağından bahsedip şimdiden bazı şeyleri öğrenmesi gerektiğini söyleyerek yırtıyordu bir şekilde. Bay Park ise böyle şeylerle uğraşamayacak kadar meşgul bir insandı.

"Hyung Jimin duyarsa çıldırır." Demişti Jungkook'da benim gibi etrafına bakarak. Üstelik ses tonu gittikçe alçalmıştı. "Sonra Bay Park sana verilen bu işler için ona kızıyor biliyorsun."

"Biliyorum ve bunu bile bile yapıyorum." Dedim bıkkın bir ifadeyle. "Hem işleri verip kaçtı, ne yapayım onu azarlamasınlar diye gelmesini mi bekleyeyim?"

Jungkook bilmiyormuşçasına omuz silktiğinde daha fazla oyalanmadan koridorda yürümeye başlamıştım. Tam merdivenlere geldiğim an Park Jimin'le karşılaştığımda duraksamıştım.

O biraz sinirli duruyordu. "Ben de senin yanına geliyordum."

Hiçbir şey söylemeyen bana doğru eğilip dosyaları elimden sertçe çekip almıştı. Neye bu kadar sinirlenmişti acaba diye düşünmüştüm bir süre. Ama bir sonuca ulaşamamıştım.

"Jungkook'la çok samimisiniz galiba?" Diye bir soru yönelttiği o sırada anlamsızca ona bakmıştım. Neyden bahsediyordu o? "Odandan hiç çıkmıyor."

Tamam odama gelmişti ama sık sık gelme gibi bir huyu yoktu. Hem zaten Jungkook'la yeni yeni tanışıyorduk. O işe gireli neredeyde bir ay falan oluyordu. "Sadece bir yeri nasıl yapacağını anlamamış, onu sormak için gelmişti."

Eline aldığı dosyaları incelerken kafasını iki yana sallamıştı. "Sohbet etmekten işi doğru düzgün yapamamışsın."

"Anlamadım?"

"Aptal falan mısın?" Birden bağırdığında tüm herkesin dikkati bize kaymıştı. Bunu yapmak zorunda mıydı? Mola bile vermeden saatlerce dosyalarla cebelleşiyordum. "Bu proje şu an için önemli değil, aciliyeti olan proje nerede?"

Elindeki dosyalara baktığımda kaşlarımı çattım. Son toplantıdan haberi yoktu ki onun. Diğer şirketlerin de isteği üzerine aciliyeti olan proje bir anda ertelenmişti. Bunun için acil bir toplantı bile düzenlenmişti. "Ama-"

aporia あ vminWhere stories live. Discover now