27 ➳ 'kusursuz'

1.4K 201 452
                                    

"Benim gözümdeki kusursuz kalıbı sensin."

🌼🌼🌼

Şirkete girdikten sonra bir süredir uğraşamadığım birikmiş çekim dosyalarını düzene soktum. Moralimin oldukça bozuk olduğunun farkında olan diğer çalışanlar, bir azar yememek için ya da moralimi daha da altüst etmemek için bana yaklaşmadılar. Şirkette Jimin yoktu, bu yüzden biraz daha rahattım.

Jimin'e olan dargınlığım ve vicdan azabım birbirine karışıyordu. Bir yandan ona bunca zaman bu kadar acı çekmeme izin verdiği için çok kırılmıştım, diğer yandan ise Jimin'in tüm bu çabalarına rağmen benim dikkatsizliğim ve özensizliğim ona karşı vicdan azabı çekmeme neden oluyordu.

Jimin annemiz için uğraşıyordu, tüm bu sevgili saçmalıklarına o yüzden katlanıyordu. O beni bulmadan önce de hayatında birinin olmadığını biliyordum ama o yakışıklı, zengin ve zekiydi. Yani şu anda istese çok güzel seçeneklerle karşılaşabilirdi. Çok güzel bir aşk yaşayabilirdi. Ama o sırf ben ve annem için bunu reddediyordu. Onun huzurlu bir hayat yaşamasına engel oluyordum. Bunu yapmayı ben de istemiyordum, zaten işlerin bu noktaya geleceğini başından bilsem asla böyle bir şeye kalkışmazdım.

İnsanlar Jimin'le aramızda kardeş ilişkisi olduğundan şüphelendiğinde -bu üniversitede başlamıştı- ben çok endişelenmiştim çünkü gayrimeşru bir çocuktum. Zaten çocukluğum boyunca sefil bir hayat sürmüştüm. Eminim öğrenenler benim annem için ne kadar içler acısı olduğumu düşünecekti. Jimin böyle düşündüğümü biliyordu. Aynı zamanda annemin de işleri tıkırında giderken gayrimeşru bir çocuğu olduğunun ortaya çıkması onun için iyi olmazdı. Şüphesiz ki ona yardımda bulunan veya iş ortaklığı yapan çoğu kişi buna son verirdi. Kusursuz insanlara yatırım yapmayı severdi herkes. Kimse kusursuz değildi. Onlar kendi kusurlu kalıplarını yaratır ve istedikleri kişiyi bu kalıba sokardı. Annem de onların gözünde kusurlu olurdu şüphesiz. Bu iki olumsuzluk bir araya gelince Jimin büyük bir fedakarlıkta bulunmuştu.

Herkesin gözüne biz sevgiliyiz diye sokmamıştı ama üniversitenin sonlarından beri kardeş söylentilerini onaylayacak hiçbir şey yapmamıştı. İnsanlar düşünmek istediklerini düşünmüş ve bizim arkadaş olamayacağımıza karar vererek bize sevgili damgası basmışlardı. Biz bunu reddetsek dahi yakınlığımız, onların gözünde bunu her defasında onaylayacaktı. Bu yüzden artık bir şey demeyi kesmiştik. Çalışanların çoğu, bu yüzden bizi sevgili sanıyordu.

Yakın arkadaşım olan Lalisa'ya işin aslını anlatmaya cesaret edememiştim. Aslında bir süre ona yakın arkadaşız demiştim ama elbette ki inanmamıştı. Buna kimse inanmazdı, biliyordum. Çünkü birbirimize karşı yakın arkadaşların yapamayacağı iyilikleri yapıyorduk. Birbirimize sevgiyle bakıyor, iyi hissetmemiz için her şeyimizi ortaya koyuyorduk. Bir yakın arkadaş bu kadar çok çabalayamazdı, kendini bu kadar hırpalayamazdı. Ama biz yapardık, çünkü biz kardeştik. İnsanlar da bunu bilmediği için sevgili olduğumuzu düşünüyordu işte.

Lalisa'ya da en sonunda sevgiliyiz diye uydurmak zorunda kalmıştım. Ama insanların yanında imalar yapmasın diye mantık ilişkisi olduğunu söylemiştim. Jimin yakın olmadıklarına karşı çok soğuk biriydi, bu yüzden sıcakkanlı biri olan Lalisa onu sevmemişti. Tabii bunda mantık ilişkisi olmasının etkisi de vardı. Öyle ki Lalisa mantık ilişkilerinden nefret ederdi, aşk kadınıydı o.

İşler bir şekilde bu noktaya gelmişti. Jimin, Jungkook'un işlere daha fazla karışmasından korktuğundan olmalı ki ona sevgili olduğumuzu söylemişti. Aslında bunu ilk yaptığında ona çok sinirlenmiştim. Çok kötü hissetmiştim. Jungkook'un böyle bir şeyi benden değil de bir başkasından öğrenmesi beni yıkmıştı neredeyse. Ama sonra düşünmüştüm ki, buna üzülmemem gerekiyordu. Jungkook ilişkisi olan bir erkekti. Benim ilişkimin olması onu üzmemeli ya da sevindirmemeliydi. Bir etki yaratması saçma olurdu. Bu yüzden kendi adıma da, onun adına da üzülmeyi kesmiştim.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now