33 ➳ 'düşünceler'

907 138 125
                                    

'Düşüncelerimiz bulanmadan birbirine karışsın.'

(oy sınırı sistemine yeniden geçildi, sınır 85+)

🌼🌼🌼

Jungkook'un yaptıkları -her ne kadar kırgınlığında ve öfkesinde haklı olsa da- bana bir kabus gibi gelmişti. Gerçek dışı görünüyordu. Aptal gibi bir süre geri gelmesini bekledim. Bedenim titriyordu ve onun geri dönmesini, beni kollarına almasını bekliyordum. Gerçekten bir aptaldım.

Dudağımı sertçe ısırdım ve elimle dudağımı kapattım. Sesimin ona ulaşmasını istemiyordum. Bir vicdan azabı için bana gelmesini istemiyordum, öyle olursa geldiği gibi giderdi. Ve benim daha da aptal olduğumu düşünmemi sağlardı.

Gözyaşlarımı silmeye çalıştım ama sonu gelmeyen bir çaba silsilesi gibiydi. Her silişimde görüş alanım tekrar bulanıklaşıyordu. Sarhoş olmuş gibi -gerçekten sarhoş da olabilirdim, düşüncelerim bulanık ve dağınıktı- etrafımı net göremiyordum. Dengesiz adımlarımla kapıya doğru ilerledim. Düzgün bir adım dahi atamıyordum, birkaç kez sendelemiştim. Yutkundum ve önüme düşen birkaç tutamı geriye attım. 

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda az önce rastladığım aynı soğukluk beni karşıladı. Elimi tam şortumun ceplerine atmıştım ki koca bir boşluğa rastladım. Anahtarlarım yoktu.

Tekrar sertçe ceplerimi yokladım ama yine boşlukla karşılaştım. Arabanın içinde unutmuş olmalıydım. Ama arabayı da inmeden önce kilitlemiştim. Yanımda hiç para da yoktu, bir taksiye binemezdim. Evlerimiz uzak olduğu için de yürüyemezdim. Hoş, bir çılgınlık yapıp yürümeye karar versem de bu halde başıma çok kötü şeyler gelebilirdi. Ağrıyan başımı ovalayarak bir şeyler düşünmeye çalıştım ama o an Jungkook'un içinde olmadığı bir çözüm yolu olsa bile benim aklıma gelmemişti. Burada kalmıştım ve az önce Jungkook resmen beni evinden kovmuştu. Ne halt edeceğimi bilmiyordum.

Sinirlerim bozulduğu için ikinci bir ağlama krizi beni yutmak üzereydi. Dudağımı ısırdım ve ellerimle yüzümü kapattım. Belki soğuk beni kendime getirir ve düzgünce düşünebilirim diye bekledim ama bedenimi uyuşturmaktan başka bir işe yaramamıştı. Geri içeri girmeye de çok çekiniyordum ama Jungkook beni geri çevirdi diye her şeyden elimi ayağımı çekip pes edecek değildim. Çok daha ağırlarını yapmıştı daha önceden. Onu tanıdığım için klasik kendinden uzaklaştırma işlerine başvurduğunu biliyordum, bu özünde vardı. Onun felsefesiydi. Vazgeçecek değildim ama onu şimdi rahatsız etmek de istemiyordum. Duygusal açıdan iyi durumda değildi. 

Aşırı kararsız bir halde kapının önünde dikilmeye devam ediyordum ki yukarı kattan bir şeyin kırıldığını duydum. Basit bir sakarlık olduğunu düşünmüştüm ama dikkat kesildiğimde devamı geldi. Elimi kapının kulpundan çektim ve bakışlarımı yukarı çevirip bir adım ileri gittim. Sesler gittikçe şiddetli bir hal alıyordu, Jungkook'un bağırışlarını duyabiliyordum.

Beklemeyi kesip kapıyı kapattım ve koşarak merdivenleri tırmandım. Düşündüğümden daha çok zarar vermiştim ona. Ve haklıydım. Kendinden uzaklaştırma taktiğine başvurup duruyordu ama böylece sadece içine atmış oluyordu tüm düşüncelerini ve hislerini. Bağırıp çağırıp etrafını dağıtmak yerine benimle konuşması gerekiyordu. Dürüst olması gerekiyordu, artık saklamayı bırakmalıydı. Eğer gerçekten bir olurumuz olmasa bile içindekileri döküp rahatlamasını istiyordum. Benim yüzümden kendini kahretmesini istemiyordum, bu beni yıkardı.

Yukarı çıkar çıkmaz nefes nefese seslerin yoğunlaştığı odaya döndüm ve hiç düşünmeden koşup içeri daldım. İçeri girer girmez, odasını darmadağın etmiş kırılabilecek ne varsa hepsini başka bir köşeye fırlatmıştı. Ben tam odaya girdiğimde de yatağının başındaki lambayı yere fırlatmıştı.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now