24 ➳ 'yanlışlar silsilesi'

1.5K 184 384
                                    

"Biriken yanlışlar, doğruluk yönündeki en hızlı adımdır."

🌼🌼🌼

Nefesimi tutmuş, bir heykel gibi donakalmıştım ve tüm duyularım Jungkook'un tepkisine odaklanmıştı. Çatılmış kaşları gevşedi ve Jimin'deki bakışlarını sürdürdü. Ancak onu görmüyordu, boşluğa bakar gibi dalgındı. Dudakları hafifçe aralıktı. 

İstemsizce elim yavaşça ileri doğru hareketlenirken dudaklarımı aralayıp konuşmak istedim ama tam da yeriymiş gibi çekim yerinden birisi bize bakarak Jungkook'u çağırmıştı. "Yönetmen sizi çağırıyor. Çekime devam edilecekmiş."

Jungkook'un bakışları zemine kaydı. Sertçe yutkunduğumda boğazımın acıdığını hissettim. Bir şey demedi ve arkasına döndüğü gibi hızlı adımlarla çekim setine gitti. Ben arkasından bakakalırken Jimin sessizliğini koruyordu. Kapı önündeki kız ortadan kaybolduğunda yanan gözlerimi Jimin'e çevirdim ve kaşlarımı çattım.

"Böyle bir şey yapmana gerek yoktu!" Sinirden titreyen ellerim belli olmasın diye sertçe tırnaklarımı avuç içlerime geçirmiştim. Bunu bu şekilde bilmesine gerek yoktu.

"Sakin değilsin," dedi yavaşça başını iki yana sallayarak. Bu soğukkanlılığı karşısında öylesine sinirlenmiştim ki göğsüm hızla inip kalkıyordu. Elimle saçlarımı dağıtmak istedim ama toplu olmalarının aklıma gelmesiyle bir kez daha sinirlenmiştim. Onun yerine başımı sertçe ovalamaya başladım. Diğer elim belimdeyken sinirli bir şekilde fısıldadım.

"Bunu demene gerek yoktu."

"Gerek vardı."

Üstüne üstlük bir de başı dik bir şekilde üstelemesine dayanamayarak başımı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. "Ben sana her şeyin kontrol altında olduğunu söylememe rağmen bana güvenmedin." İşaret parmağımı göğsüne bastırdım ve ileri doğru bir adım attım. "Ben sana neden güveneyim?"

Jimin hızla etrafına bakındıktan sonra göğsündeki elimi tutup indirdi. "Sakin olur musun? Biri fark edecek," diye fısıldadı. Nemlenmiş gözlerimi sertçe sildim ve arkamı dönüp  gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.

"Konuşmamız lazım." 

Dediğiyle birlikte gözlerimi araladım. Ne konuşacaktık ki?

"Bir şey konuşmak istemiyorum."

"Chaeyoung aptalca davranmayı kes. Eninde sonunda öğrenecekti." Jimin sabırsız bir şekilde konuştuğunda arkamı döndüm. Sinirden ellerim yanıyordu sanki.

"Bu şekilde olmasına gerek yoktu, anlamıyor musun?!"

Jimin histerik bir şekilde güldü. "Hiçbir şeyden haberin yok." Elleri belinde bakışları tavanda gezinirken mırıldanmıştı.

Kaşlarımı çattım. "Neyden bahsediyorsun Jimin?"

"Geçmişte neler olduğunu biliyorum," dedi tek kaşını kaldırarak.

"Ne?" Fısıltıma aldırmadan devam etti.

"Hatta doğrusunu biliyorum."

Nefesimi tuttum. Jimin bunca zaman Jungkook'la olan durumumu biliyor muydu? Bu yüzden mi öyle söylemişti? Tanrı aşkına...

"Acilen konuşmamız gerek, yoksa gerçekten büyük bir sorun olacak," diyerek kolumdan sertçe olmayacak şekilde tuttu ve asansörlere doğru hızlı adımlarla ilerledi. Ben daha çok şaşkın bir halde peşinden sürüklenirken dalgın bakışlarımla aklımdaki soruyu sorabilmiştim. "Nereye gidiyoruz?"

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now