38 ➳ 'öldüren umut'

490 69 153
                                    

"Umut etmek ızdırap gibidir, bekledikçe içten içe yer insanı."

🌼🌼🌼

Gitti. Yine ve yine...

Ve ben gerçekten çok yorulmuştum. Eğer liseli Chaeyoung olsam bundan muhtemelen zevk bile alabilirdim. Peşinden koşacak enerjim olurdu, psikolojim de olurdu. Ama şu anki Chaeyoung'un hiçbir şeyi yoktu. Ne enerjisi ne de tutkusu...

Bir hafta olmuştu. Bir hafta evden çıkmamıştım, şirkette dedikodular muhtemelen alıp başını gitmişti. Bu konuda çok bir fikrim yoktu. Sadece Jimin'in tavırlarından böyle olduğunu seziyordum. Bir haftalık sessizliğimden bunalmış ve bana soğuk davranmaya başlamıştı. Böyle olacağını biliyordum, sonuçta taştan sabrı yoktu ama elimden gelen bir şey de yoktu. Canım konuşmak istemiyordu, bunun da ötesinde sanki konuşursam benden bir şeyler kopacakmış gibi sakınıyordum. Gerçekten elimde değildi. Gücüm yoktu.

Jungkook beni arayıp sormadı. Ne yalan söyleyeyim bunu beklemiyordum. Sürekli arar ve inat edersem eve gelip beni sıkıştırır diye düşünmüştüm. Öyle yapsın diye böyle davranmıyordum ama beklentim bu yöndeydi. İkinci günün gecesinde beklentim kaybolmuştu. O sırada fırtınalı bir gece vardı, yere oturmuş cam duvarın ardında evin önüne bakıyordum. Arabasını görmeyi bekliyordum. Etrafımda boş şişeler vardı, çok ağlıyordum ve midem de çok bulanıyordu. Başımı duvara yaslamıştım, gözyaşlarımla yağmur damlalarını ayıramıyordum. Midem artık ağzıma geldiğinde kendimi güç bela lavaboya atmıştım. Gerisini pek hatırlamıyordum, uyandığımda lavaboda iki büklüm olmuş uzanıyordum.

Beklentim böyle sonlanmıştı.

Şimdi saatin kaç olduğunu bilmiyordum, artık açlıktan midem ağrıyordu. Yorganın altında kaybolmayı bekliyordum ama bir türlü gerçekleşmiyordu. Gözlerimi hafifçe araladım ve yavaş bir nefes verdim. Telefonumu birkaç saat önce (?) şarja takmıştım çünkü dün gün boyu şarjı olmadığı için kapalı kalmıştı. Yatağın öbür tarafında olan telefonuma doğru uzanmaya çalışıyordum ki kapının açılma sesini duydum. Kaşlarımı çatarak yorganın altına daha da sindim.

Anahtarım sadece bende vardı ve kapı açılmıştı. Kilitli olduğuna yemin edebilirdim.

Ya da değil miydi? Ağrıyan başımı sertçe ovaladım. Sessizce doğrulmaya çalışmıştım ama olduğum yerde bile gözlerim karardığında yatağa düştüm. Ses çıkarmıştım ama çok yüksek değildi. Yine de korkudan kalbim hızlanmıştı. İçeriye birisi girmişti, adım seslerini duyuyordum ve ben aptal gibi davranıyordum.

Ses çıkarmamak için olduğum pozisyonda kalarak -boynum neredeyse bükülmüş bir haldeydim- telefona uzandım. Hemen polisi aramalıydım, içerideki her kimse beni bu şekilde alt etmesi saniyesini almazdı. Hızlanan nefesimin ses çıkarmasından korkup diğer elimi dudaklarıma götürdüm ama nefesim gittikçe hızlanıyordu.

Telefonuma nihayet uzandığımda adım sesleri odama doğru hızla yaklaşmaya başladı. Bir an bayılacağım sandım ta ki onun sesini duyana kadar.

"Chaeyoung!"

Gelen Jimin'di. Öyle bir derin nefes verdim ki sesim titredi. Telefonu fırlatırcasına bıraktığımda düşmekten kıl payı kurtulup yatağın köşesinde durmuştu. Ellerimle yüzümü kapattım ve dizlerimi kendime çektim.

"Chaeyoung..."

Az önceki öfkeli tonu tamamen değişerek endişeli bir fısıltı olmuştu. Muhtemelen halimi görmüştü. Acizliğime sinirlendim, üzüldüm; olabilecek ne kadar olumsuz duygu varsa hepsini hissettim. Son bir hafta boyunca hiç hissetmemişim gibi...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 27, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now