1 ➳ 'çiçek bahçesindeki papatya'

4.8K 359 822
                                    

'Gereksiz kalabalığın içinde gerekli olanı bulmak dikkat ister.'

Selena Gomez - 'Love You Like A Love Song'

🌼🌼🌼

"Jeon Jungkook!"

Adımın seslenilmesiyle birlikte tüm gözler bana dönünce bir küfür savurup oturduğum sandalyede arkamı döndüm.

Yanıma doğru hızlı adımlarını yönlendirmiş kıza baktım. Ne halt yemeye okulun kantininde benim adımı bağırıyordu? Daha kim olduğunu bile bilmiyordum.

Masada oturan Taehyung sorgulayıcı bakışlarını bana yönelttiğinde omzumu silktim. "Tanımıyorum," diye mırıldandım.

Başımızda dikilip masaya vurduğunda kaşlarımı çattım. Bu sırada kantinin bize dönmeyen nadir kısmı da ilgisini bize yöneltmişti.

Başımı yana eğdim ve tek kaşımı kaldırdım. "Ne halt yediğini sorabilir miyim?"

Açık kahve gözleri parıldarken "Sen ciddi misin?" diye mırıldandı. Başımla onayladım. Bunu yapan bir kız değil bir erkek olsa burada çoktan yumruklu bir kavga çıkmıştı.

"Hayır yani, saçma sapan entrika mı yaratmaya çalışıyorsun, kantinin ortasında bağırarak?" Bunu biraz da yüksek sesle söylemiştim ki, insanlar kızın saçmaladığını anlasın.

"Entrika mı yaratmaya çalışıyorum?" Başını geriye atarak alaycı bir kahkaha attı ve ardından çatık kaşlarıyla bana baktı. "Sen benimle oyun mu oynuyorsun, Jeon Jungkook?!"

Sandalyemi geriye ittirip ayağa kalktım. "Ne saçmaladığından zerre bir şey anlamadım ama hemen buradan def olup-"

Yanağıma yediğim tokatla neye uğradığımı şaşırmıştım. Taehyung şaşkın bir şekilde hızla ayağa kalktığında kantindeki herkes ölüm sessizliğiyle vereceğim tepkiyi bekliyordu.

"Derdin ne senin?!" Taehyung kıza bağırdığında sımsıkı kapadığım gözlerimi açtım ve keskin bakışlarımı kıza yönlendirdim.

Konuşmaya başlamamla birlikte Taehyung sustu. "Daha seni tanımıyorum bile ama bana kantinin ortasında tokat atma cesaretini gösteriyorsun?" Sorarcasına kaşlarımı kaldırdım. Sabrımın son demlerindeydim.

Kız da bakışımdan biraz korkmuş gibi tedirgin bakıyordu. Bana kalırsa korkmalıydı da. Kız, Taehyung ve benim tepkilerimizin ciddi olduğunu daha yeni yeni anlıyor gibiydi. Elindeki telefonu bana uzattı ve başını dikleştirdi. "Bu sen değil misin?" diye sorduğunda, telefonu elime alıp ekrana baktım.

Benim adıma mesajlar atılmıştı. Kırıcı mesajlar... Demek ki bu kız benimle ilgileniyordu ve bunu istemeyen biri kırıcı mesajlar atmıştı. Bunu yapan kişi ise tahmin ettiğim kişiden başkası değildi.

Çünkü bunu daha önce defalarca yapmıştı.

Kantinin dışına doğru hızlı adım sesleri duyduğumda başımı hızlıca o tarafa çevirdim.

Chaeyoung ecelinden kaçma girişiminde bulunuyordu. Göz göze gelmemizle birlikte korkuyla gözlerini büyütüp arkasına bile bakmadan bahçeye doğru koşmaya başladı.

Elimdeki telefonu masaya fırlatıp peşinden koşmaya başladığımda, telefonu fırlattığım için söylenen kızın sesini duyabiliyordum.

Chaeyoung çoktan bahçeye fırladığında kapıdan yeni çıkmıştım. "Park Chaeyoung!"

Daha hızlı koşmaya başladığında bir küfür savurdum. Bu kız cidden çok acayip hızlı koşuyordu. "Tazı gibi koşuyorsun, dursana be!"

Arka bahçeye doğru koşarken ona yaklaşmıştım. Tam döndüğü sırada elimi koluna geçirmemle birlikte sırtını duvarla birleştirmiş oldum. Elini yanındaki duvara bastırıp kaşlarımı çattım. İkimiz de nefes nefese kalmıştık ve bu onun suçuydu.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now