19 ➳ 'yüzleşme'

1.7K 206 361
                                    

"Sessizlik her zaman gürültüden daha yıkıcıdır."

🌼🌼🌼

"Jeon Jungkook mu dedin sen?" dedim kaşlarımı çatarak az önce konuşan kıza. Kız yanlış bir şey söylemiş gibi afalladı ve korkarak bana baktı. Halbuki ona kızdığım için kaşlarımı çatmamıştım.

Kız bir anda özür dilemeye başladığında kaşlarım gevşedi. Sanırım istemsizce biraz fazla çıkışmıştım. "Yani demek istediğim..." diye mırıldanmaya başladığımda neyse ki durup beni dinlemeye başladı. Bu sefer daha sakin bir şekilde sordum. "Gelecek modelin Jeon Jungkook olduğu kesin mi?" Kız usulca başıyla onayladı. "Evet ama hala gelmedi. Yani normalde yarım saat önce gelmiş olması gerekiyordu."

Yarım saat pek sorun değildi ama bir saat hakkında kötü düşüncelerin oluşması için yeterliydi. Onun sorumsuz olduğunu düşüneceklerdi. Tabii gerçekten sorumsuz olduğu için geç kalıyorsa ayrı meseleydi. "Anladım," diye fısıldayarak başımla onayladım ve dakikalar sonra HyunA'nın çıkmasıyla çekime odaklanmaya çalıştım.

Neredeyse iki sahnenin çekimi bitmişti ama hala istediğim gibi odaklanamıyordum. Zaman zaman dalıyordum ve beni diğerleri uyarıyordu. Kısacası en umutlu olduğum fotoğraf çekimi berbat geçmişti. Çok utanç vericiydi. Neyse ki ciddi bir dikkat kaybım olmamalıydı ki kimse gelip aklımı başıma toplamamı falan söylememişti. Diğer çekimler bittiğinde bedensel olarak değil de mental olarak fazlasıyla yorgundum. HyunA'dan imza bile almayı düşünüyordum ama bu çekimden sonra almaya yüzüm kalmamıştı. Çekim bitince HyunA'yı bizzat şirketten yolcu ettim.

Daha sonra diğer çalışanların da masalarının ortak olduğu bölüme gittim ve sessizce yaklaştım. Her şey burada konuşulurdu ve Jungkook geldiyse mutlaka konuşuyor olmaları gerekirdi. Çünkü Jungkook'un yarım saat geç kaldığını söyleyen kızı duymandan bu yana bir saat geçmişti ve Jungkook'un bu süre içerisinde mutlaka şirkete gelmesi gerekiyordu. Hatta karşılaşmamız an meselesi bile olabilirdi. Endişeli bir şekilde saçımı geriye attım.

Çalışanların -özellikle kadın olanların- moralleri bozuk görünüyordu. Acaba bir sorun mu olmuştu? Jimin de benimle konuşmak için yanıma gelmemişti ki? Aklında mutlaka beni onunla tanıştırmak vardı, Jungkook şirkette olsa çoktan Jimin yanımda bitmişti. Halbuki bilmediği önemli bir detay vardı, ben onu zaten fazlasıyla yakından tanıyordum. En azından önceden...

Jungkook gerçekten de gelmemiş miydi? Kader yüzüme mi gülüyordu?

Kızlardan biri somurtarak saatine baktı. "Tam bir buçuk saat oldu. Şirketi ciddiye almıyor mu bu adam?" Kaşlarını çatmayı ihmal etmedi. Cevabımı zaten almıştım. Sadece Jungkook'un çalışanlarda bıraktığı ön izlenimi anlamak için kısa bir süre daha durdum. Hepsi hayal kırıklığına uğramış ve öfkeliydiler.

Jungkook'a çoktan burnu havada damgası vurulmuştu.

Üzülecek gibi hissetsem de bunu aklımdan attım. Sevinmem gerekiyordu. En azından şirkette karşı karşıya gelmekten bir gün de olsa kurtulmuştum. Kim bilir, belki de şirketle çalışmaktan vazgeçmişti. Belki de onu bir daha hiç görmeyecektim. İstediğim gibi...

Neden gülmüyordum ki? Her şey istediğim gibi oluyordu işte. Kendime sinirlenerek adımlarımı hızlandırdım. Asansörlere doğru ilerlerken koridorda Jimin'le karşılaştım. "Model gelmedi bugün," dedi Jimin üzgün bir yüzle. Kendisi tanıştırmak istediği için inatla ismini söylemeyip model diye bahsediyordu.

"Ah öyle mi?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Başıyla onayladı ve endişeli bakışlarla devam etti. "Defalarca aradım ama ulaşılamadı çalıyor. Bir şey mi oldu acaba?" Düşünceli düşünceli yere bakarken kendi kendine mırıldandı. "Gerçi bana dün de mesaj atmadı."

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum