28 ➳ 'araf'

907 136 233
                                    

"İhtimalleri ne kadar hayal edersen et, gerçekleştiği andaki yıkılışını mutlaka yaşarsın."

🌼🌼🌼

27. Bölüm Özeti

Chaeyoung, Jungkook'un sahildeki doğal çekimi için seçilir. Jungkook seçimi istemiyordur, Chaeyoung da Jungkook'u ikna etmek için evine gider ve onunla konuşur.

***

Jioh minnettar bir şekilde kocaman gülümseyerek arabadan indi. Kapıyı kapatmadan önce eğilip bana üst üste teşekkürlerini sundu. Çekim yaptığımız yere yakın olacağı için onu randevusuna bırakmıştım.

Dalgın bir halde olduğum için teşekkürlerine yeterince karşılık verememiştim. O gidince yine düşüncelerime gömülmüştüm.

Dün yorgunca uyumak üzereyken çekimin kameramanı olduğumdan dolayı Jungkook'un menajeri muhataba alacak beni bulmuştu. Jungkook'un ısrarla çekimi reddettiğinden ve muhtemelen çekimin iptal edileceğinden bahsediyordu. İş konusunda hassas birisi olduğum için oldukça sinirlenmiştim. Bir de uyku mahmurluğumdan kaynaklanan huysuzluğum üzerimde olduğu için iki kat sinirlenmiştim. O anki sinirle evden fırlayıp doğrudan Jungkook'un evine sürmüştüm. Kapının önüne geldiğimde bahçeye girecektim ki Jungkook'un sinirli bir şekilde konuşmasını duymuştum.

Adımı duyunca durmuştum. Normalde başkasının telefon konuşmasını saklanıp dinlemezdim ama adımı duyunca dinlemek istemiştim işte. Jimin'le konuşuyordu. Jimin'in benden sakladığı bir şey daha... Konuşurken o kadar çaresiz görünüyordu ki... Lise döneminde bile böyle içini açarak konuşmazdı. Bakışlarında saklardı her şeyi. O zamanlar da bilirdim, sevgimden korktuğunu bilirdim. Ona korkulacak bir şey olmadığını anlatmaya çalışmıştım onca zaman. Gözlerinde temsil olma isteğini görmüştüm. Kendisine söyleyemiyordu ama bunu. Bahaneler uydurup dururdu, asla gerçekleri söylemezdi. Çaresizlikte kıvransa da bana hiç o yönünü göstermezdi.

Yine göstermemişti.

Jimin'le bir ilişkim olmadığına inanması ve Soorim'i sevmemesine rağmen bana bu iki konuda hiçbir zaman açık konuşmamıştı. Kendi şüphelerinin derinliklerinde yüzmüş ve benden saklamıştı. Eskiden yaptığı gibi... Yine sorunları tek başına çözmeye çalışmıştı.

Belki de birbirimize benziyorduk bu açıdan. Ben de kendi sorunlarımı hiçbir zaman ona açmamıştım. Gittiğimde bile ne büyükannemin durumundan ne de annemin ve babamın olmamasından bahsetmiştim ona. Sırf kendi başıma çözmeye çalıştığım için onu sorularla tek başına bırakmış ve belki de kendini tüketmesine sebep olmuştum. Yine çaresizliğinde yüzüyordu.

Jungkook'u tanıyordum. O gayrimeşruluğumu kullanıp sırf kariyer uğruna annemin itibarını lekelemezdi. Böyle biri değildi. Ondan nasıl şüphe duyduğumu da bilmiyordum. Dahası, onu benden daha iyi tanıyan Jimin'in böyle bir şüphe duyması da şaşırtıyordu beni. Bu durum aklıma belki de Jungkook'u tanımıyor olduğum seçeneğini getiriyordu ancak yanılmış olamazdım, değil mi? Jimin lisede yakın olmamızdan dolayı şüphelenmişti belki de ama zaten ona yaklaşan bendim. Baştan beri platonik olan da bendim. O bana yüz bile vermemişti ki. O halde nasıl bana yaklaşıp beni kullanmaya çalışabilirdi?

Yutkundum ve sahile yaklaştığımda kendimi toparlamaya çalıştım. Şu an bile onunla bu meseleyi konuşmalı mıydım yoksa konuşmamalı mıydım bilmiyordum. Eğer konuşacak olursam onu gizlice dinlediğim ortaya çıkacaktı. Hoş, meselenin öneminin yanında bunu kafaya takmazdı herhalde.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now