21 ➳ 'kapıdaki geçmiş'

1.4K 175 233
                                    

'Sanırım acıları uyuşturma şeklini beğendim.'

🌼🌼🌼

Lalisa yüzünü buruşturdu. "Ben demiştim sana Jimin hemen damlar diye."

Jimin değil, Jungkook damladı.

Tüm rahatlığımı takınarak omzumu silktim. "Jimin gelmeden önce arar ya da mesaj atar."

Tek kaşını kaldırdı. "Birini mi bekliyordun ki?" Kapıya doğru ilerlemeye başladığında kendime hakim olamayarak "Hayır!" diye bağırdım ve koşar adım kapıya ilerledim. Elimi havada geçiştirir gibi salladım. "Sen rahatına bak. Kargo falandır ben bakarım hemen."

Lalisa onaylayan bir ses çıkarıp ona son kez attığım bakışla fark ettiğim şekilde kendini koltuğa attı. Girişte durup aynaya baktım. Tanrı'm... Cidden karşısında hortlak falan var sanabilirdi. Kızıl saçlarım hala nemliydi ve feci derecede dağılarak omzumun her tarafına dağılmıştı. Saçım neredeyse açık gibi duruyordu ama aslında bağlıydı. Tabii bu fazlaca tartışmaya açıktı.

Üzerimdeki bol eşofman belimden düşecek gibi duruyordu. İnce askılı ise üst tarafımı öyle bir sarmıştı ki sütyenimin çizgileri ve köşelerindeki gül baskıları belli oluyordu. Neden bu askılı giymiştim ki? Zil tekrar çaldığında Lalisa'nın şüphesini çekmemek için düşecek gibi duran eşofmanımı hızlıca çektim ve aynı hızda kapıyı açtım.

Jungkook'un bu kadar yakında duracağını hesaba katmadan kapıyı açıp hafifçe de ileri çıkmıştım. Çünkü Lalisa'nın görmesini beklemiyordum. Ama Jungkook'u normal bir insan kategorisine koyarak hata yapmıştım. Çünkü kapıya olabilecek en yakın yere yaslanıp yan durmuş ve kapı açılır açılmaz da yüzünü doğruca bana dönmüştü. Baştan aşağıya hortlak tipimi süzdü. Rezillik...

Şaşırdığım için istemsizce anlık olarak kaşlarımı kaldırdım ve kendimi aynı hızda geriye çektim. Beklenmedik bir şeymiş gibi tek kaşımı kaldırdım ve soğukkanlılığımı korumaya çalıştım.

Fazla zordu. Parlak beyaz tenine tezatla üzerine giydiği siyah takım fiziğinin tüm çekiciliğini gözler önüne sermişti. Hafif uzun saçları dalgalı ve serbest duruyordu. Gözlerini gölgeliyorlardı. Yutkundum ve tüm oyunculuk yeteneğimi kırıntılarıyla harcadım. "Bir şey mi oldu? Neden buradasın?"

Kaşları çatıldı ve duvara yaslanmış olan pozisyonunu bozarak doğruldu. "Mesajımı görmedin mi?"

"Ne mesajı?" Kesinlikle cehenneme gidecektim.

Derin bir nefes aldı ve saçlarını karıştırdı. "Beş dakika, Chaeyoung. Beş dakikada hazırlan."

Histerik bir kahkaha attım. Ancak aptallık etmiştim. Ben daha konuşamadan Lalisa'nın arkamdaki sesini duymuştum.

"Çüş!"

Küfür et bir de tam olsun, Lalisa!

Jungkook Lalisa'yı görebilmek için yana doğru eğildi. Bravo Lalisa! Homurdanarak ikisini de görebilmek için yan durdum. Lalisa gözleri parıldayarak Jungkook'a bakıyordu.

Lalisa kocaman sırıtarak iki adımda yanımda bitti. Boğazını temizledi ve bir prenses gibi zariflik takındı. "Chaeyoung'un oldukça yakın arkadaşısınız herhalde?" Yakın arkadaş derken çaktırmadan sırtımı dirseğiyle dürttü. Fazla abartmış olmalı ki bağırmamak için sertçe dudağımı ısırmıştım.

Jungkook şaşkınlık ve zevk karışımı bir ifadeyle önce Lalisa'ya sonra bana baktı. Ardından işaret parmağını göğsüne bastırdı. "Ben mi?"

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now