36 ➳ 'vedasız'

966 140 287
                                    

'Bana neler yaşattığını anladın mı?'

🌼🌼🌼

Jungkook

"Her şey bir anda o kadar anlamsızlaştı ki..."

Yüzümde histerik bir gülümsemeyle sigara dumanını üfledim. Artık gülüyordum, sadece gülüyordum. Kelimeler anlamsızlaşıyordu, kelime dağarcığımda karşılığı olan bir şeyler bulamıyordum. Öylece kalıyordum.

Derin bir nefes aldım. "Çok saçma değil mi? Dün akşam geliyor bizi konuşmak istediğini söylüyor, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi sakin. O kadar aptalım ki kollarında ağlıyorum. O kadar aptalım..."

Devamını getiremeyerek durdum ve başımın ağrısına aldırmadan sigaramdan derin bir nefes daha çektim. İstediğim gibi uzun uzun konuşamıyordum, bir şeyler buna engel oluyordu. İçimi dökemiyordum, her bir kelime boğazıma saplanıyordu. Sanki hissettiğim hayal kırıklığından çaresizce uzaklaşmaya çabalıyordum.

Boştaki elimle sertçe saçlarımı karıştırdım ve gözlerimi kapatarak başımı dizlerime yasladım.

"Neden diye düşünüyorum. Zevk mi alıyor bundan? Kalbimi parçalara ayırmayı bir hobi olarak mı kullanıyor? Ah doğrusu... Altı yıl önceki kırılmam son kırılmamdı. İşin açığı o zamandan beri kalbimi kıracak güce sahip değil ama... Yine de çok saçma. Bu kadar kafaya takmam, bir şekilde hayatıma dahil olması çok saçma." Sertçe başımı ovaladım ve derin bir nefes verdim.

"Nasıl olabiliyor bu? Daha dün kapıma dayanırken şimdi başkalarıyla sarılıp kahkahalar atabiliyor. Dalga mı geçiyor benimle? Yalan duymaktan bıktım, biliyor musun? Onlarca yalan duyup bir aptal yerine konmaktan yoruldum. Aslında değişen bir şey yok." Bakışlarım uzaklara daldı ve fısıldadım. "Eskisi gibi yalancı."

Bir nefes daha çektim ve sigarayı söndürdüm. Konuşmam bittiğinde ses kaydını durdurdum. Delirecek gibi olduğumda kimseye aralayamadığım zihnimin gizli kapılarını sadece kendime aralayabiliyordum. Yıllardır böyleydi. Belki farkında değildi ama hayatımda sadece büyük bir travma olarak izini bırakmıştı. Bitmek bilmeyen kabuslar, hayal kırıklıkları, kalp kırıklıkları, gözyaşları... Çekip gittiğindeki gibi mi olacağını zannediyordu her şeyin? Üzgünüm ama o kadar duygusuz birisi değildim. Bana yaptıkları elbette kalbimde ve zihnimde izini bırakmıştı. Çünkü en nihayetinde ben de bir insandım.

Ona göre bu hikayenin kötü kişisi bendim. Böyle bir şey söylemiyordu ama her halinden belliydi. Bana bakışlarından, benimle konuşurkenki tavırlarından... Vicdan azabını susturmak için benim sorunlu olduğumu söylüyordu kendine. Abartan bendim. Ama öyle değildi. Yalanlarla boğuşup ölümle defalarca burun buruna gelmiştim ama kimse bunu bilmiyordu. Sırf acılarımı paylaşmayı reddediyorum diye hiçbir şey olmamış gibi, sanki bana hiçbir şey yapmamış gibi kötü kişi ben oluyordum. Kaba ben oluyordum. Düşüncesiz ben oluyordum. Duygusuz ben...

Özür mü dilemeliydim? Hayatta kaldığım için?

Titreyen elimi eski kayıtların bulunduğu tuşa doğru götürdüm. O kadar çaresizdim, o kadar aklım bulanıktı ki sanki duygusuz olmadığımı kendime kanıtlamaya çalışıyordum. Belki de o anda yapmamam gerekiyordu. Ama içimden bir his, kendime bunu kanıtlamadığım sürece daha kötü olacağımı söylüyordu.

Derin bir nefes aldım ve o eski kayda bastım. Kayıt başladıktan bir dakika kadar sonra güçsüz sesimi duymuştum. Sesimi duyar duymaz sıkıca gözlerimi kapattım ve kollarımı bacaklarıma doladım.

"Bu kadar berbat bir kadere sahip olacak ne yaptım? Kendime sürekli bu soruyu soruyorum. Sanki bir cevap bulsam acım hafifleyecek gibi..." Nefes sesim geliyor ve birkaç saniye sonra devam ediyorum. "Bir bir ellerimden kayıp gidiyorlar, tutamıyorum. Bundan dört yıl öncesine kadar heyecanla, tutkuyla dolup taşıyor olmam hala bir hayal gibi. Mutluluğum bir hayal gibiyken acım neden bu kadar gerçek? Tutunacak bir şeyim kalmadı ama hala direnmeye çalışıyorum. Neden?" Ara sıra ağlamam o anda gözlerimi dolduruyor ama inatla dinlemeye devam ediyorum. O hazin sonu bekliyorum.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now