18 ➳ 'acı tesadüf'

2K 222 453
                                    

"Tesadüfler her zaman güzel değildir. Bazen can yakar."

🌼🌼🌼

"Çıldıracağım şimdi," diye mırıldandım ve uzun kızıllarımdan sertçe geçirdim parmaklarımı. Tanrı aşkına, neredeyse bir buçuk saattir Seoul caddelerinde arabamla aylak aylak dolanıyordum ama hala ona dair bir iz yoktu. Ona bir şey oldu diye ölüp ölüp diriliyordum.

En son böyle bir durum yaşandığında tam olarak altı yıl önceydi. O zaman arabam yoktu, yine böyle yağmur yağıyordu. Islanmıştım belki sokaklarda koşarken ama ben bulmasam da bulunmuştu. Yine aynısının olmasını bekliyordum ama hala bir ses yoktu.

Gerçekten delirecektim.

Dolan gözlerime lanet ederek gözlerimi sertçe sildim. Silecekler çok hızlı çalışmasına rağmen önümü zor görüyordum. Bir de çok odaklandığım söylenemezdi, o yüzden muhtemelen kaza yapma ihtimalim vardı ama şu anda düşüneceğim şey bu değildi.

Derin bir nefes aldım ama güçsüzdü. Telefonumun melodisini duyduğumda hızımı biraz yavaşlatıp yandaki koltuğa attığım telefonuma baktım. Aramadaki ismi gördüğümde hızla telefonu açıp hoparlöre aldım. Şimdi kulaklığı takmakla uğraşamazdım.

"Buldun mu hayatım?" Endişeli ses tonuna karşılık güçsüz sesimle onu üzmek istemiyordum. Derin bir nefes aldım ve mırıldandım. "Henüz değil."

"Ben de arıyorum ama hala bulamadım. Hem kendini üzme. Kim bilir belki yıllar önce bulduğum gibi yine bulurum." Konuşmasının sonuna doğru sesinden gülümsediğini anlamıştım. Yüzüme buruk bir gülümseme oturdu. "Umarım," diye fısıldadım ve başımı hafifçe iki yana sallayıp yola odaklanmaya çalıştım.

Konuşmaya devam etmek üzere derin bir nefes almıştı ki telefona gelen diğer çağrıyla bakışlarımı hızla telefona çevirdim. Tanrım klinikten arıyorlardı!

"Sana sonra döneceğim, klinikten arıyorlar," dedim hızlıca ve o bir şey diyemeden diğer aramayı yanıtladım. O kadar heyecanlanmıştım ki oturduğum yerden nefes nefeseydim. Arabayı kenara çektim hemen. "Buldunuz mu?!"

Heyecanla sorduğum soru üzerine hemşire konuşmaya başladı. "Evet, Bayan Park. Bir beyefendi bulmuş, siz gelmeden yanından ayrılmak istemedi, daha doğrusu büyük hanım onu bırakmamakta ısrar ediyor." Hemşire hafifçe kıkırdadı.

İğrenç bir dejavuydu bu. Kaşlarım hafifçe çatıldı. Ağrıyan başımla birlikte başımı yavaşça ovaladım ve gözlerimi kapattım. "Durumu iyi mi?" diye mırıldandım.

Hemşire neşeli bir şekilde cevap verdi. "Gayet iyi. Sadece biraz ıslanmış ama arabayla geldiği için iyi hissediyor, üzerini değiştirip yatağına yatırdık." Hemşirenin keyfinin yerinde olması bir sorun olmadığı anlamına geliyordu. Yine de içimde tuhaf bir his vardı.

"Tamam. Ben hemen geliyorum, lütfen beyefendiye çok teşekkür ettiğimi söyle." Telefonu kapatacaktım ki hemşire konuşmaya devam etti.

"Gidecek gibi durmuyor, geldiğinizde edebilirsiniz dilerseniz Bayan Park."

Huzursuz bir nefes verdim ve telefonu kapattım. Yola tekrar çıktığımda her ne kadar büyükannemin bulunmasına sevinmiş olsam da tesadüfler silsilesi beni kötü hissettiriyordu.

𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Where stories live. Discover now