Keskin nişancının depoya bağlanmasının üzerinden üç gün geçmişti. Üç gün boyunca dövülmüş, işkenceler görmüştü ama hiçbir şey konuşmasına neden olmamıştı. Susuyordu.
Kime çalıştığını, kiminle bağlantıları olduğunu söylemiyordu. Ömer sıkılmıştı. Adamı öldürmek istemişti ama yapmamıştı. Kimin adamı olduğunu öğrenmeliydi.
Biliyordu gerçi. Bu Rıdvanın işinden başka bir şey değildi. Ama kanıtı yoktu. Adamın ağzından çıkan iki kelime ise Rıdvanın sonunu getirebilirdi.
İplikçiyi tanımayan yoktu onların dünyasında. Hele ki son vukuatından sonra herkes iyice ürkmüştü. Kimse adamın yardımına gelmemişti.
Defne ise bilmiyordu. Ömer bunu da saklamak istemişti. Korkuyordu çünkü. Defnenin dalgasını geçtiği şeyleri o gerçekte yapıyordu. Ve eğer karısı bunu öğrenirse olabilecekleri düşünmek bile istemiyordu.
Bu üç günde Salih de rahat durmamıştı. Sürekli Defneyi arayıp eve gelmesini söylüyordu. Kendisi gidip kızının ne şekilde orada yaşadığını kontrol etmek istemişti. Ama Defne buna mani olmuştu, çünkü sırf babasını inandırmak için ayrı bir oda hazırlamayla uğraşmak istememişti. Ömer i̇tiraf etmek daha kolay olduğunu savunsa da Defne hala hazır hissetmiyordu.
İsmail ve Melek ise olaylı geceden sonra konuşmamıştı. Daha doğrusu konuşamamıştı. İsmail birkaç kez Melek ile konuşup iletişime geçmeye denemişti özür dilemek için ama Melek her seferinde onun bir şey demesine izin vermeden yanından kovuyordu. İsmail de vaz geçmişi. Zaten özürü de Serdarın zoru ile dileyecekti.
Sabah Defne uyandığında Ömer yanında yoktu. Gerinip sırtını yatağın başlığına dayadı. Saate baktığında daha erken olduğunu gördü. İlk yalnız uyandığında ki korkuyu yaşamamıştı bu sefer. Ömer'in spor yaptığını biliyordu artık.
İki gün önce yalnız uyandığında nedense çok korkmuş ve Ömer'i bütün evin içinde deli gibi aramıştı. Sonunda aklına en alt kat geldiğinde oraya koşarak gitmiş ve Ömer'i görünce içi rahatlamıştı.
Hızlıca kalkıp banyoya gitti. Ve işte tahmin ettiği gibi beklenen gün gelmişti. Regli bitmişti. Özgür gibi hissetti.
Hazırlanıp aşağı indiğinde Ömer de en alt kattan bir omuzunda küçük bir havluyla ve altında sadece bir şortla yukarı çıkıyordu. Telefonda biriyle konuşuyordu.
Merdivenlerin yukarı ve aşağı ayıran bölümünde Defneyi görünce ona sırıtarak göz kırpmış ve belinden yakalayarak dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı. Onu kendine çok yaklaştırmadan belini tutuyordu. Defne ise onun terden parlayan vücuduna bakıyordu.
Atlayayım mı üstüne? Sürpriiiiiizzz ben artık özgürüm. Bana istediğini yapabilirsin diyeyim mi? Ayh saçmalama adamın üstüne öyle atanır mı heveslisi gibi?
D: Değil miyim?
Ömer kaşlarını çatarak bakmıştı ona.
Ö: Tamam sen benim dediğimi yap. Geldiğimde uzunca tartışırız. ....... Birazdan çıkıyorum. ....... Görüşürüz.
Deyip kapatmıştı.
Ö: Günaydın tatlı sevgilim.
D: Günaydın kaslı sevgilim.
Bu dediğine ikisi de gülmüştü.
D: Sen ne zaman uyandın da spor bile yaptın?
Ö: Eh işte enerji dolu olunca pek uyku tutmadı diyelim.
Şimdi söyle!
D: Ömer ben-
Telefon yine çalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Formaliteden Aşk
Teen FictionYeniden Aşk ve Bitmeyen Aşk'ın yazarından... Defne ve Ömer... Birbirinin sadece tek tük ismini duyduğu ve hiç bir zaman birbirini görmediği iki genç insan... Sırf babaları istiyor diye evlenmek durumunda kalsalardı sizce nasıl bir tepki vereceklerd...