55. bölüm - Özgürlük

1.7K 47 118
                                    

D: Ömer... Ne diyorsun sen? Neden? Yani biz... Biz konuşmuştuk. Hatta sen bana yalan söyledim diye kızdın.

Ö: Tamam tamam sakin ol. Sakin ol sana her şeyi anlatacağım. Gel şöyle içeri geçelim.

Defneyi omuzundan kavrayarak içeriye doğru yöneltti. Uzun koltuğa yan yana oturunca Ömer Defnenin ellerini tuttu.

Ö: Biliyorum hayatım biz bu konuyu konuştuk. Önce biraz hayatımızı yaşayalım dedik, daha erken dedik ama... Defne... Bu bizim için büyük bir şans.

D: Nasıl yani?

Ö: Masa karar verdi. Serdar baba olacak. Baban da herkese senin hamile olduğunu anlatmış. Benim de baba olacağımı sanıyorlar. O yüzden Sadece İstanbul değil tüm Türkiyede zirvedeyiz. Herkes bizim emrimizde Defne babamların hiçbir sözü kalmadı. Son şart da yerine geldi. Baba olmadan babanın yerine geçemiyorsun. Ama biz geçtik bile.

D: Anlamıyorum bu bizim için ne gibi bir şans? Bir kaç adamın daha çok mu oldu, ne oldu?

Ö: Hayır bir kaç tane adam değil. 81 ilde bizim dünyamıza ait tüm adamlar bizim için çalışıyor artık. Ama ben başka bir şey diyorum. Biz buradan gidebiliriz artık. Bizi kimse tutamaz, kimse engel olamaz.

D: Nasıl yani?

Ö: Defnem, hayatım niye anlamak istemiyorsun? Bu evde, babamın dibinde durmamıza gerek yok. Yurt dışına gidebiliriz, kendimize buradan uzak yeni bir hayat-

D: Herkesi terk edelim diyorsun?

Ö: Yani... Benim için önemli olan senin benim yanımda olman. Burası bize sadece zarar veriyor. İtalya ile, Amerika ile, daha bir sürü ülke ile iş bağlantılarımız var. Onu bahane edip gidebiliriz. Defne düşünsene... Sen, ben bir de bebeğimiz. Çok güzel değil mi?

Defne Ömer'in heyecanını görebiliyordu.

D: Çok güzel tabii ki ama...

Ö: Gidiyoruz Defne. Babandan, babamdan, herkesten uzak bir yere gidiyoruz ve bizi durdurmaya kimsenin gücü yetmez artık. Büyük iş dedikleri, bizi evliliğe zorladıkları şey şimdi evrendeki küçük bir gezegen gibi. Güçlü olan biziz artık.

D: Ömerim iyi diyorsun, hoş diyorsun ama... Benim gönlüm el vermiyor onları böylece yapayalnız bırakmak.

Ö: Saçmalama Defne! Onlara acıyacak değiliz. Bir an önce buradan gitmemiz gerekiyor.

D: Peki arkadaşlarımız, dostlarımız?

Ö: Onlarla telefonda da görüşebiliriz. Hatta haftada bir-iki kere onlar bizim yanımıza gelir yada biz gideriz. Defne lütfen. Bu benim uzun zamandır hayalim. Buradan gitmek istiyorum.

Defne Ömere sarıldı. O gitmek istemiyordu ama. Babasını ölü olarak ilan etse de bu şekilde ayrılmak istemiyordu.

D: Tamam, gidelim. Ama temelli değil. Küçük bir tatil olarak düşünelim. Bir bakalım orada yapabileceğiz mi, sevdiklerimizden ayrı kalabileceğiz mi...

Ö: Tamam olur. Tatile çıkalım. Bakarsın dönmek istemeyen sen olursun, ha?

D: Bitanem sana yalan söylemek istemiyorum. Açıkçası ben Türkiyeden başka bir yerde yaşamak istemiyorum.

Ö: Hayır, hayır şimdi bunları konuşmayalım. Dediğin gibi gerçek bir tatile çıkalım. Baş başa kalıp birazcık kafamızı dinleyelim. Hem belki Can'ı da ziyaret ederiz.

D: Süper olur.

Ö: Tamam... O zaman en önemli konumuza geçebiliriz.

Dedi göz kırparak. Defne anlamamıştı neyi ima ettiğini. Ömer onun başındaki havluyu indirince elleri ile saçlarını düzeltti.

Formaliteden Aşk Where stories live. Discover now