3.6

3.1K 308 42
                                    

Önden söylemek istedim, en sevdiğim bölüm bu oldu...

23.08.2022
(19:29)

Kıvanç mutfak masasının köşesinde otururken, ben henüz pişmiş olan yemeğin altını kısıyordum. "Bunlar biraz kısık ateşte dinlensinler," diyerek, tezgahta kalan son dağınıklığı da toparladım ve bulaşıkları, bulaşık makinesine yerleştirerek ellerimi sarı bezle sildim.

Masaya döndüğümde, Kıvanç beni alkışlarken, "Sen... Düşündüğümden daha hızlı, yetenekli ve tertemiz yemek yapan insansın..." dedi. "Yıllardır kafede çalışıyorum, hiçbir aşçı bu kadar toplu yemek yapmamıştır."

"Ben aşçı değilim ki..." diyerek masada karşısına yerleştiğimde alışkanlıktan elim telefonuma gitti. Yemek yaparken üstümde ağırlık olmasın diye masaya bırakmıştım ve bir sürü mesaj ile cevapsız çağrı vardı.

"Ne oldu?"

"Hı?"

"Kaşların çatıldı da, kötü bir şey yok ya?" diyen Kıvanç'la başımı telefondan kaldırdım ve "Bir Zehra'yı arayayım. Birkaç defa aramış, bir sürü de mesaj var... Bir şey yoktur herhalde ama bir arayayım," diyerek, telefonu kulağıma yasladım.

"Tamam..." dedi Kıvanç ve elleriyle oynamaya başladı.

Telefon açıldığı anda, "Han!" diye bağıran Zehra'nın sesiyle telefonu kulağımdan uzaklaştırırken, suratımı buruşturdum. Yine mi Han? Tam adım çok zor değil... "Hayatım, neredesin sen? Kaç defa aradım!"

Kıvanç gözlerini bana dikmiş bakarken, Zehra'ya cevap verdim. "Mutfaktaydım, telefon sessizde kalmış."

"Anladım... Çok sıkıldım, lütfen bana gel."

"Misafirim var dedim ya güzelim, niye uzatıyorsun?"

Kıvanç'ın tek kaşı kalktığında, ona bakıp göz kırptım ve dudaklarımı sessizce hareket ettirerek, "Ne oldu?" diye sordum.

"Tik..." dedi ve bakışlarını kaçırdı.

Yalan söylerken ya da utandığında, hep bakışlarını kaçırıyordu. Şimdi utanılacak bir şey olmadığına göre... Yalan söylüyor demekti.

Bunu daha sonrasında sorgulamak için zihnime not ettim.

"Çok mu önemli misafirin? Beni reddediyorsun?"

"Önemli ve seni reddetmiyorum Zehra, bugün müsait değilim."

"Kim?"

"Ne?"

"Önemli olan bu kişi, kim?"

"Tanımazsın."

"Tanımadığım ve senin için önemli olan birisi mi var?" Zehra'nın sesi sert bir tınıya büründüğünde, kaşlarım çatıldı ve "Ay ay... ocakta yemeğim var yandı mı o?" diye, telaşlı bir tepki verdim ve "Zehra ben seni sonra ararım," diyerek, telefonu suratına kapattım.

Kıvanç bana şaşkınlıkla bakarken, "Dostum sadece arkadaşız ama az kalsın tanımadığı bir arkadaşım var diye azarlayacaktı beni!" diye homurdanarak telefonu masaya bıraktım.

"Ne oldu?" diye sordu Kıvanç, tepkimden dolayı şaşkınlığını sürdürürken.

"Gel de gel, gel de gel... Tamam yakın arkadaşız, eyvallah. Kaza geçirdin yanında olalım istiyorsun ama..." gruba attıkları toplu fotoğrafı açarak Kıvanç'a gösterdim. "Herkes yanında, yani bir gün de ben olmayıvereyim, çok darladı."

"Sadece arkadaş olduğunuza emin misin?" diye sordu Kıvanç, durgun bir şekilde.

"Anlamadım?"

"Yani... Güzelim? Hayatım? Bunlar düz bir arkadaşlık için fazla samimi kelimeler değil mi?"

Falcı | #textingWhere stories live. Discover now