5.5

2.5K 269 204
                                    

30.08.2022
(09:21)

Kıvanç "Bir kere olsun şu yatakta yalnız uyanmayayım!" diye söylenerek mutfağa girdiğinde ona güneş gibi parlayan bir gülümseme sundum.

"Yalnız uyanmak kaderinde var aşkım, kaderini değiştirmeyeceğim," dedim.

Birkaç gecedir birlikte yatıyorduk ve normalde sabahları erken kalkan bir insan olmadığım halde Kıvanç'la aynı ortamda uyuduğum her sabah erkenden kalkıyordum. Uyandığım ilk dakikaları elbette ki onu izleyerek geçiriyorum ama derin uykusunun bilmem kaçıncı evresinde olan sevgilim, onu izlediğimi bilmiyordu.

"Değiştir bu bahtsız kaderimi!" diyerek mutfağa girdiğinde, kaşlarını çattı. "Senin dinlenmen gerekmiyor muydu? Ben kahvaltı hazırlayabilirdim!"

"Bu mutfak yeni bir cinayeti kaldıramaz sevgilim, hem alt tarafı bir bıçak yarası..." dediğimde, Kıvanç araya girdi ve "İki," diyerek, düzeltti.

"Peki, alt tarafı iki bıçak yarası ama elden ayaktan düşmedim ki hayatım. Bu kadarına da dayanabilirim," dediğimde, yanıma gelerek, elini elimin üstüne koydu.

"Ben yanındayken bir şeylere dayanmana gerek yok, sevgilim," dedi.

"Biliyorum ama mutfağımın dağıldığını görmektense dayanırım," diyerek sırıttım. "Bu arada, yatağı topladın mı aşkım?"

Kıvanç kocaman sırıtırken, "Ay, ay..." dedi. "Ben ilaçlarını getireyim odadan."

"Toplamadın, değil mi?"

"Olur mu sevgilim? Topladım tabii ki!"

"O yatağı topla Kıvanç, yoksa aç bırakırım seni!" diyerek onu totosundan itelediğimde, "Bari bir günaydın öpücüğümü alayım!" dedi ve itelediğim yerden geri dönerek yanıma geldi.

Gülümseyerek elimdekileri bıraktım ve beze elimin nemini sildikten sonra kalçamı tezgaha yaslayarak ellerimi Kıvanç'ın yanaklarına koydum. Bana gülümseyerek bakıyordu ve gözlerini, gözlerimden ayırmıyordu. Onu yavaşça kendime çekerek derin bir nefes aldım.

Dudaklarımızı o kadar yavaş bir araya getirdim ki Kıvanç sabırsızlıkla iç çekti ve ellerini tezgahın iki yanına koydu. Dudaklarımız birbirini bulduğunda yavaşça gözlerimi kapattım ve Kıvanç'ı uzun uzun öpmeye koyuldum.

Dudaklarımız ayrıldığında, Kıvanç gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum, tamamen uzaklaşmadan önce çenesine minik bir öpücük kondurmuştum.

"Günaydın öpücüklerinin normal öpücüklerden farklı olduğuna emin oldum," dedi, elini kalbine götürerek. "Kesinlikle bambaşka bir boyutu var."

"Nasıl bir boyut?" diye sordum. Çoktan kahvaltı hazırlamaya dönmüştüm. Bu sabahın spesiyali renkli omletim olacaktı.

"Şöyle hayal et," diyerek elini belime doladı ve başını omuzuma koydu. "...sanki dünya üzerinde öpmek istediğin tek kişi benmişim gibi öpüyorsun," dedi.

"Zaten öyle, bu yeni bir boyut değil," diyerek doğradığım biberleri yumurta dolu kasenin içine döktüm ve birkaç maydanoz alarak doğramaya başladım.

"O zaman, öyle bir öpüyorsun ki bütün hayatını unutsan da dudaklarımızın buluştuğu o anı unutmamak ister gibi, uzun ve içten öpüyorsun."

Bir an duraksadım ve ne yapacağımı unuttum.

"Bu, farklı bir boyut oldu... Değil mi?" diye sorduğunda, "Evet," dedim ve başımı çevirerek, başının üstüne minik bir öpücük kondurdum.

Falcı | #textingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora