BÖLÜM:1 "KOR ACI"

24.5K 898 214
                                    

Bölüm 1: "ACI"

Yanık bir küldüm. Ateşin ucuna bağlanmış bir kor ışığın yansımasıydım. Korku ecelin baltasına saklanmış, acı önüne taşlar seren bir dünyanın iki mabedinin ortasına sıkışmıştım.

Korkunun altına sıkışmış, acının üzerinde ağlıyordum.

Ben olamayacak kadar, yaşlarım el vermeyecek kadar hatıram vardı kafamda. Hiçbiri uyunamadığım kâbusumdu.

Kâbuslara sıkışmış, çığlıkların ortasında kalmış; Eflal Doğan.

Yeni müşteri kapıdan içeriye girdiğinde gözlerim o tarafa kaydı. İri ve takım elbiseli adam ileride ki masaya oturduğunda tezgahta ki menüyü alarak masaya doğru gittim. "Hoşgeldiniz," diyerek menüyü masaya koyduğumda, kirli sakalında ki elini getirdiğim menüye uzattı ve bende o sırada yanından uzaklaştım.

Adam menüyü karıştırırken, gözlerimi diğer masalarda gezdirdim. Şu anlık bana ihtiyaç yoktu.

Burada garsonluk yaparken çok yoruluyordum. Üstelik yarın okul açılıyordu ve derslerde araya girince gerçekten yorgun düşüyordum ama yapmak zorunda olmam bu işten beni alıkoymuyordu.

Menüye bakan adam elini havaya kaldırıp beni işaret ettiğinde,yorgunluğumu üstümden kışkışlayarak, tezgahta ki kalem ve kağıdı alıp hızlıca yanına gittim.

Kazağımın kollarını, çiğnenmiş ellerimi kapatmak için ileriye sürdüğümde, bileğimde ki sızılar beni aniden acıtarak titretti. Kimsenin dikkatini çekmemek için, bu acıya rağmen kazağımın kollarını uzattım ve kapatabildiğim kadar kapatmaya çalıştım.

"Labada ve biraz da kinoalı hafif ekşi salata istiyorum. Yanına da su."

Masaya bıraktığı menüyü alarak, "Tabi efendim," dedim ve tezgaha gidip elimde ki kağıdı mutfağın olduğu yere bıraktım.

Kapıdan içeriye yeni birileri girerken, esnemek için arkamı döndüm. Bu aralar uykusuzdum ve gelen müşterilere saygısızlık yapmak istemiyordum.

"Eflal?"

Arkamı döndüğümde Andaç ve yanında ki kız arkadaşı gözüme çarptı. Aynı okuldaydık. Özel okulda burslu okuyordum. Hepimiz lise son sınıfa geçmiştik. Onlar buralara pek uğramazdı aslında. Andaç ile zaten arada sırada görüşürdük, öyle pek yakın bir muhabbetimiz hiç olmadı ya da ben fazla yabani davranıyorda olabilirdim.

"Merhaba." Diyerek küçük çaplı el salladım. Bezmişliğim üzerimdeydi ve pekte sevecen bir tavırla karşılamamıştım.

"Buradan geçiyorduk. Senin burada çalıştığını yeni görüyorum. Yeni mi başladın?" Kafasını karıştırıp mekana baktığında, açık kumral saçları etrafa saçıldı. Giydiği kot ceket serseri bir şekilde yalpalandığında cümlesi dikkatimi çekmişti.

Üç senelik benim biricik zengin arkadaşım..

"Hayır. İki senedir burada çalışıyorum." Dedim önümde ki önlüğü düzelterek.

"Andaç, artık oturalım mı benim karnım acıktı." Farkli şubelerde okuyorduk ve yaninda kızında Açelya olduğunu biliyordum. Kısa saçları, siyah rengine boyanmıştı. Çünkü biliyordum ki okulun ilk günleri kumral renkteydi.

Andaç ona kısa bakış atıp, boş masayi gözüne kestirdiğinde beraber cam kenarının olduğu yere gittiler.

Tezgahtan yeni bir menü alıp onların oturduğu masaya doğru gittim. Önlerine iki tane menü bırakıp arkamı döndüğümde, mutfakta hazır olan salatayı gördüm. Tepsiye koyup dışarıdan su ve bardağı alıp yanına ilave ettim. Masaya ilerleyip bekleyen adamın önüne düzgünce yerleştirdiğimde, ceketini çekiştirerek sandalyesinde öne doğru geldi. Bende bu sırada tekrardan gidip çatal ve peçete alarak masaya koydum.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin