BÖLÜM:6 "SERZENİŞ"

11.5K 605 65
                                    

BÖLÜM:6 "SERZENİŞ"

Satırlanan hislerime alt yazı geçerek kendimi peydâ etmek istiyordum, benim gibi bir hiç, yeryüzünden sıyrılırsa, matematikten sıfırı silmek gibi etki yaratırdı.

Kalbim, hislerimde iyiydi. Annemi yalnız bırakmayacak kadar aptalca bir iyiliğe sürgün edilmiş ve vicdan azabıyla baş başa kalmıştım. Onu ne olursa olsun arkamda bırakamıyordum. Bu bana verilmiş lanetti.

Kafenin tezgahında aynı eski işim gibi yerimi almış dururken, burayı daha çok sevmiştim. Pasta ve fırından yeni çıkmış kurabiye kokusu her geldiğimde burnumda tütüyordu. Çok fazla kişi akın etmediğinden, servis işide o kadar kolaylaşıyor ve hayat bana bir yerden kısa sürelik molalar tanıyordu.

Anneme yeni bir işimin olduğunu söylediğimde ilgilenmeyerek kestirip attı, o günkü kârım bana şiddet uygulamamasıydı.

Yeni bir müşteri içeriye akın ederken, güler yüzlüklükle karşıladım. Kadın uzun sarı saçlarıyla kitaplığın yanına oturdu ve bir süre raflara bakındı.

Burada iki kişi garsonluk yapıyorduk. Yanımda benimle duran Jale, kıvırcıktı ve bu ona şenşakrat bir hava koyuyordu. Yeşil önlüğunden çıkardığı servis defteriyle, yeni gelen bayanın yanına gitti.

Buraya fazla gelen olmazdı. Her zaman tek tük ve sakin insanların tercih ettiği mekandı. Bazen sadece sigara içmek için dışarıya gelen insanlar vardı fakat onların ettiği güzel muhabbetler kafede huzurlu ortamı bozmuyordu.

"Baksana," dedi Jale yanıma gelip, yeni gelen bayanı gösterirken. "Takma tırnak yaptırmış nasıl güzel. Nerde yaptırdığını sorsam ayıp olur mu ki?"

"Bilmem," dedim omzumu silkelerken. "Bir şey demez heralde."

Tezgahta yanıma doğru gelirken, önümde ki önlüğü düzelttim. Jale'nin elime verdiği kağıda bakarak, tepsiye fıstıklı pasta koyduğumda arkada mutfakta ki görevlilere salep yapmasını söyledim.

"Saat yedi buçuk, gitmemize daha bir saat var," diye yanımda yakınırken, yorgunluğum üstüme peydahlandı. "Sen nasıl çalışıyorsun ya? Beşte okuldan geliyorsun ve hâlâ aynı tempodasın."

Malesef ben senin gibi hazırlıkta değildim.. bakmam gereken ve beni çileden çıkartan bir anneye sahipken, çalışmamamın imkanı yoktu.

"Enerjim yüksek, harcayamıyorum." Dedim alayla.

"Hı hı belli." Dediğinde, mutfaktan gelen zille, hazırlanmış salepi tepsiye ekledim. Çatal ve peçeteyi alarak tezgahtan çıktım ve gelen bayanın önüne koyarak yanından ayrıldım.

Mutfaktan tekrar gelen zille karamelli kurabiyeler burnumda tüttü. Tepsiyi elime alarak hızlıca tezgaha koydum. Cam duvarda iki üç tane kalan boş kurabiye tepsisini elime aldım ve sıcak kurabiyeleri tepsiye düzgünce yerleştirdim. İki tanesini Jale ile bana ayırarak karamelli kurabiyeleri eski yerine koydum.

Jale kurabiyeyi alıp gözlerini kapatarak, çok güzel bir kurabiye olduğunu gevelerken, bende aynı şekilde kurabiyeyi aldım ve küçük parçasını ağzıma attım. Kurabiyeler gercekten güzeldi, ağzımı kaplayan karamel dilimi uyuşturuyordu.

Boş tepsiyi mutfağa vererek tekrar tezgaha geçtim.

"Dudağının kenarında kurabiye kırıntısı var," diyerek Jale beni uyardığında, elime peçete alarak ağzımı sildim. "Ay, o ne leydiler gibi. Yalasana kızım ağzını."

"Müşteriler var, saçmalama." Diye onu uyardığımda, homurdanarak önüne baktı.

Biraz rahat bir kızdı. İşe geç kalıp patrondan azar yesede, arkasından el hareketi yapıp gülüyordu. Belki de ben öyle olmadığım için bana garip geliyordu.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin