BÖLÜM:28 "SOĞUK"

7.1K 436 282
                                    

BÖLÜM:28 "SOĞUK"

Ruhum kafesteki kuş misali. Sıkışıp kalmış, anahtarı hiç olmayan bir yerdeydi. Zihnim alt ediyordu. Düşüncelerim kendini yitiriyordu ve ben kendimi katlederek içimi boğuyordum.

Özgür değildim. Her zaman tutsak olmuştum. İstediğini yapamayan aciz bir insan gibi. Kefen şimdiden kafama geçirilmiş, hayata siyah bir mezarlık gibi bakıyordum.

İlk defa ölümü istediğim için kendimden nefret ediyordum.

Karşımda gözleri kararmış ve son lafı ile beni öldürmüş bir adam vardı. Ellerimin titrediğini hissediyordum. İçimde ki mezarlık neydi böyle.

"Ölüm?" Atıl'ın saf öfkesini hissettim. İlmik ilmik ruhuma işleyen o sert sesi tenime girip çıktı. "Bu göt lalesi seni ölümden mi kurtardı?" Bağırdı. Etrafta ki kişiler bize bakarken, ben kimseyi umursamadım. Çünkü umursayacak ne gururum vardı ne de kendim vardım.

"Kurtardım. Onu ölümden sen değil, ben kurtardım Atıl. Şimdi ne yapacaksın?" Dediğinde, Atıl'ın elleri yumruk olduğunda, hiçbir şey demeden öylece duruyordum. Boşlukta sallanan bir salıncak gibi. Gıcırdayan zincirler, bir sessizlik yaratıyordu.

"Seni gebertirim." Diye bağırdı Atıl. Gözleri kararıyor, hareleri bir başka renk oluyordu. "O benim gerzek beyinli. Bunu kafana sok. Eğer sokmazsan ben sokacağım." Dediğinde işlerin karışıp bir düğüm haline gelmeside an meselesi olmuştu. Ne yapacağımı ve ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Bu kız senin yanında eşyadan farkı yok." Diye Tuna da sesli konuşurken, sözlerine kırılmıştım. Gerçekten dışarıdan böyle gözükmek kötüydü. Atıl'ın eşyası.. kenarda unutulmuş bir kız.

"Seni ne ilgilendirir,"diye bağırdı Atıl. Kalın sesi kulaklarima vuruyor, herkesin dikkatini daha çok çekiyordu. "Sen kimsin lan amına koyayım. Kimsin ki Eflal seni ne ilgilendirsin."

Yutkundu. Gözleri usulca bana baktı. Kırık camın parçaları göz bebeğime değdi. Tuna neden bu kadar garip bakıyordu.. "Arkadaşım."

"Siktirtme lan kendini bana. Arkadaşmış." Atıl tehdit edercesine parmağını havaya kaldırdı. "Beyninden geçen her bir haltı tahmin ediyorum ve inan seni gebertirim."

"Hapishaneden mektuplaşırsınız o zaman," diye Tuna alayla konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Lütfen Tuna," dedim sesim boğuk ve güçsüz çıkıyordu. "Ben Atıl'dan hiçbir zaman şikayetçi olmadım, olmayacağımda. Aramızda olan bitene karışma."

Atıl memnuniyetle bana baktı. Tuna ise sadece gözlerini kaçırmakla yetindi.

"Pekala," dedi Tuna pes ederken. "Bu adam bir gün giderse her zaman arkanda olacak bir dost var. Bunu sakın unutma."

"Ben bunu benzeteceğim ama," diye Atıl ona tam bir yumruk atacakken, elini havada yakaladım ve avcuma hapsettim. Bu esnada Tuna arkasına bakmadan giderken, kalbimin fazla hızlı attığını hissediyor ve hızlı nefesler aldığımı fark ediyordum.

Karnım acıyordu.

"Sakin ol," dedim bir elimle karnımı tutup yüzümü buruştururken. "Ah!" Ağzımdan çıkan inlemeye engel olamazken, yavaş yavaş ağlama raddesine geliyordum. Ne kadar hassaslaşmıştım böyle. Ruhum fazla gelen acıları kaldıramıyordu artık.

"Güzelim, iyi misin?" Atıl az öncekine nazaran daha sessiz bir şekilde konuşurken, derin nefesler alıp acıyı unutmaya çalıştım. Fakat olmadı. "Gel oturalım."

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin