BÖLÜM:13 "LADES"

10.2K 559 111
                                    

BÖLÜM:13 "LADES"

Mezarımın toprakları annemin elindeydi, yaralarımı sızlatan kadının parmaklarında boğulup diriliyor ve hemen yamacındaki uçurumdan kendimi atıyordum.

Sözlerinde boğuluyor, karşımdaki adam beni kurtarıyordu.

Annem karşımda son söylediği cümleyle gülerken, Atıl ona dönerek boş bakışlar attı. Kalbimin feryadı kesiliyor, hemen arkasından çığlıklarım kulağımı tırmalıyordu.

"Eflal, senin yatağın kırıksa, benimkisi daha büyük annecim," dediğinde, ağzımda tükürük kalmadığını ve artık yutkunacak bir işleve sahip olmadığımı hissettim. Her şeyde beni daha da beter ederken, sözleriylede ruhumu zedeliyordu.

"Bu sözleri söylerken utanıyor musunuz, merak ediyorum?" Atıl'ın bakışları gibi boş sesi hiçbir duygu barındırmadan, oturduğu yerden annem ile konuşuyordu.

Annemin duymayı beklediği sözlerin bu olmadığını yüz ifadesinden anlarken, kendi istifini bozmadı. "Utanılacak ne var ki? Gençsiniz sonuçta." Diyerek daha çok kendini dibe atarken, konuşmadım. Sadece ne diyeceğini merak ediyor ve beni daha ne kadar yaralayacağını izlemek istiyordum.

"Kızınız daha reşit bile değil, ona böyle yakıştırmalar yapmak hangi haddinize?" Dediğinde, annem hala gülüyor ve sözlerinden zevk aldığını görebiliyordum.

"Annesi olarak haddime," dedi ve başını tutup ovaladı. Yüzünü ekşittiğinde alkolün etkisinden daha çıkamamıştı. "Seni hatırladım, buna vurmamak için para veren adamsın." Dediği anda cümlesinde beni yerle bir eden şey, 'buna' demesiydi. Kızım ya da Eflal dememiş, beni basit bir hale getirmişti. Oysaki ben yaşattıklarından dolayı hala anne diyebiliyordum.

"Kuralları çiğnemişsiniz," dedi Atıl hala yerinde oturuyor ve anneme dikkatle bakıyordu.

"Çünkü para bitti, anlaşma uçtu," dediğinde gözleri bana ilişti ve sırıttı. Kafasını sağa sola yalpalayıp bana alttan bir gülüş atarken, yatan iması midemi bulandırdı.

"Verdiğim parayla bir ev kaç sene geçinirdi," dediğinde bakışlarında ki sinirin arttığını gördüm. O kadar yüklü bir parayı annem ne yapmış olabilirdi ki.

"Demek ki ben bir kaç gün geçiniyormuşum," dediğinde, annemin suratına baktım. Kullandığı cümleler beni burada eriyip bitirirken, saymayı bıraktığım yaralarım mazime gömülüyordu. "Hem zaten kızım seni doyurmuştur."

"Anne sus," dedim cılız sesimin misafir olduğu dudaklarımla.

"Neden kız? Utanma ya, ne olacak, annenim ben senin," diye konuşurken, ağzımda sürüklenen bir vaveylaya karşı kendimi susturdum. Şu anda Atıl'dan hiç utanmadığım kadar utanıyor ve bu sözleri annem ile tartışmasına mani olamadığım için kendime kızıyordum.

"Siz ona anne olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?" Dedi Atıl sandalyesinden kalkıp, uzun boyuyla bir kendini sergilerken.

"Doğurduğuma göre benim çocuğum ve onun annesiyim," diye annem sinirlenirken, aralarında geçen bakışların, başlıca sorunu bendim.

"Doğurmaktan başka hiçbir halt yapmamışsınız zaten," dedi Atıl bana daha önceden kullandığı sözleri, anneme kullanırken.

Annemin sinirlendiğini görüyordum fakat bunu belli etmek istemediğini, kıvrılan dudaklarıyla bana cevap veriyordu. "Kime ne? Defolsana sen evimden," dediğinde, söyleyecek sözleri kalmamış ve tıkanıklık geçirmişti.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin