BÖLÜM:3 "VAVEYLA"

14K 677 98
                                    

BÖLÜM:3 "VAVEYLA"

Duaları kabul olmayacak küçük bir kızın her akşam yatağının başında mutlu günleri dilemesi ve her akşam canının yanıp dualarının kabul olmayışı.. o kız benim içimde ruhumun bir köşesinde uyukluyordu.

Hislerim, sekiz harften oluşuyordu fakat hayat her harfini darbeleyerek, arkasında yanık bir kül bırakıyordu. Tuttuğum kelimelerin sancısı boğazımda bıraktığı tat ile kavrulurken, düşüncelerimi kocaman siyah bir çöpün içine atmayı istedim.

Yağmurda ıslandığımın gecesi hasta olmuştum. Annem bugünlerde bana vurmayı kesmiş, hatta soru bile sormuyordu. Kendi başımın çaresine bakarak hasta yatağımda kendimi evirip çeviriyordum.

Telefonumun melodisi hafta sonunun bıkkınlığında odada yankılanırken, elime alıp arayana baktım, Balın arıyordu. Zaten rehberimde bir o birde annem vardı.

"Efendim?" Tam o sırada gelen hapşırmayla, telefonu kulağımdan uzak tutup, hapşırdım.

"Benim kuzum hasta mı olmuş. Ay ben nerelere gidem," dediğinde çekmecemin üstünden peçete alarak kucağıma koydum.

"Biraz üşüttüm galiba," dedim burnumun tıkanıklığından sesim kalın çıkıyordu.

"İyi misin peki evde? Bir şeye ihtiyacın var mı?" Diye sorduğunda sanki beni görüyormuşcasına kafamı iki yana salladım.

"Hayır yok. Hem uyursam geçer ben eminim." Dediğimde burnumu çektim. Böyle yaparak ilerleyen saatlerde başımın ağrıyacak olma sinyalleri kafamda yankılanırken, başımı geriye attım.

"He he," dedi beni geçiştirerek. "Sen, sana yapılan darbelerde bile kendini uyuyarak geçiştiren insansın. Sana güvenmiyorum."

Uyuyarak kurtulacağıma inanıyordum. Tam 17 senedir.

"Anne!" Dedi telefonu kulağından uzaklaştırmadan, çünkü dibimde duyuluyordu sesi. "Eflal bize geliyor, bir şeyler hazırlar mısın? Hem hasta, ona ben bakıcam." Bu yaptığıyla utanırken, kırmızı battaniyemi kafama kadar çektim. "O çırpı bacak nerelerde kaç gündür? Hiç uğramıyorda bana. Söyle koşa koşa gelsin." Selma teyzenin de bağırması kulaklarımda uğuldarken, onları bir kez daha çok sevdim. Böyle yaparak annemin yerini dolduruyorlardı. Hiç dolmayacak bir koltuğu üstelik..

"Duydun çırpı bacak," dedi Balın keyifle. "Eğer gelmezsen, annem seni almaya oklavayla gelir, yaka paça bize atar ona göre." Dediğinde kıkırdayan sesiyle bende kısık bir şekilde güldüm.

Burnumu çekerek, "Tamam geliyorum," dedim. "Ama peçeteleriniz bitebilir. Burnum çok akıyor."

"Sen gel, senin önüne peçete fabrikasını dizerim ulan." Dedi ve biraz bekledikten sonra, "Hadi," Diyerek aceleyle konuştu, kulağımdan düşecek gibi olan telefonu omzumla sabitledim.

"Tamam, giyinip geliyorum." Dediğimde gülerek telefonu kapattı.

Yataktan kalkarak, dolabın karşısına geçtim. Omuzlarımdan aşağıya sarkan saçlarımı at kuyruğu yaparken, üstümde ki pijamalardan kurtularak, siyah eşofman altı ve siyah bir kapşonlu polar giydim. Sırt çantamı da omuzlarıma koyarak, odadam çıktım.

Kabanımı üstüme alarak, telefonumu cebime soktum. Annem oturmuş, küçük televizyona bakarken, başına yasladığı eliyle bana tiksinircesine baktı. Bu içimi acıtmıştı.

"Nereye gidiyorsun sen kız. Anan yok mu senin bu evde." Var ama anne diyebileceğim bir karaktere bürünmedi kendisi.

"Balınlara kalmaya gidiyorum, ısrar etti ve ben..." daha cümlemi tamamlamadan odada bir ses yankılandı. Onun ağzından, "Siktir git!" Diye bağırmasıyla korkan vücudum, sızlamalarımın arkasına, morluklarımın hemen yanına kaçtı. Ruhum hava da sallandı bir kaç saniye. Kelimeler idrak mertebemden geçerek beni yaktığında bir şey diyemedim, bu sözleri onun ağzından duymak, var olan acıma körükle gitmişti adeta.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin