BÖLÜM:12 "UMUT"

10.2K 552 126
                                    

BÖLÜM:12 "UMUT"

ANGUS-JULIA STONE-JUST A BOY

Ağlarını örmüş hayata karşı, düğümlenen iplerimi gerdirdim. Her ip asılsız bir salıncak, tutunamayacak bir intihar ve çözümlenemeyecek bir problem.

Kapının sesini duyduğumda, vücudumun yanlarında sallanan ellerimle kendimi geriye baktım. Telefonumu cebime koyarken, bazı sözcükler anlamlarını kaybetmiş, yolu bulamıyorlardı.

Atıl mutfaktan içeriye girdiğinde, yüzüne bakma cesaretini kendimde bulamadım. Andaç'ın sorduğu soruya verdiği cevap var mıydı, onu bile bilmiyordum.

"Duyduğunu biliyorum," dedi karşımda, elleri ceplerinde dururken.

"Duymadım, kulaklarımı kapadım," dedim gerçeği ona söylerken. Avuç içlerim terliyor, ruhumun boğazına dizilen yutkunmalar aşağı inmekte zorluk çekiyordu.

"Bunu yaptığına inanmam," dedi alay dolu sözleriyle.

"Sana kalmış bir şey. Ben kulaklarımı sonuna kadar kapadım ve duymadım," diyerek gözlerine kararlılıkla baktığımda, onun gözlerinde ki yansımam ruhumu eşeledi. İnandığını gösteren mimikleri onu ele verdiğinde, bir şey demedim.

"Uslu küçük," diye konuştu alayın arkasında tırmanan sözleriyle. "Hadi üzerini giyin, çıkmamız gerekiyor." Dediğinde mutfaktan çıktı.

Aynı şekilde bende onunla çıkarken, koltuğun üstünde ki paltomu omuzlarıma düşürdüm ve düğmeleri sıkı sıkıya bağladım. "Nereye?" Diye sorduğumda, ondan bir cevap almayı beklemiyordum ama kuru bir gürültü olarak sormaya çalıştım.

"Benim işim var," dedi deri ceketinin fermuarını boğazına kadar çekerken. "Seni de.."

"Eve bırak," diye konuştum onun cümlesini yarıda keserken.

"Kendi ellerimle seni o kadına mı vermemi istiyorsun?" Diye sorduğunda, yaralarım kabuk bağlamadan koparılıyordu.

"Bir şey yapmayacağına eminim," dedim sesim çatlak çıkarken. "Güven bana."

Botlarını giyerken, bende yanına geldim ve botlarımı giydim. Saçlarını eliyle arkaya doğru düzeltirken, bana attığı bakışları üstüme almak istemiyordum. "O telefonunu bir kez bana karşı kullanmadın. Eğer bugün bir şey olursa direk arıyorsun."

Kafamı hızla aşağı yukarı sallarken, bu sefer bir olay olursa onu kesinlikle arayacaktım. Öbürküler gibi susmayacaktım. Tabi gururuma yedirebilirsem. Dışarı çıktığımızda, çiseleyen yağmur, yerini kara bulutların arkasında ki güneşe bırakmıştı.

Adımlarımı fıskiyeden korunmak için hızla atarken, "Suyu kapadım," dedi Atıl. Arkamı dönüp ona bakarken, bu sefer daha yavaş yürümeye başlamıştım. Çimende yürürken, az önce çiseleyen yağmurdan dolayı toprak kokusu havada kalmıştı. Rahatlatıcı his bedenimi sararken, daha yavaş adımlar atmaya başladım.

"Hadi biraz daha yavaşla," dedi Atıl benim önümde durup, alayla karışık sinirlenirken. "Aferim kızıma."

"Ha?" Diye garip bir homurtu ağzımdan çıkarken, bana bakıp sabır çektiğini duydum. Daha da sinirlendirmeden onun yanına doğru hızlıca gittim.

Arabayı açtığında, içerisine bindik. Hava gibi arabada soğukken, acıyan ellerimi birbirlerine sarmaladım. Atıl motoru çalıştırarak olduğu yerden çıkıp yola geçerken, biraz sonra kaloriferleri çalıştırmış ve arabanın içini sıcak hala getirmişti.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin