BÖLÜM:19 "MELANKOLİ"

10.6K 519 350
                                    

BÖLÜM:19 "MELANKOLİ"

YOUTH-DAUGHTER

Kaygısız, cehennemi kucaklayan bir annenin, cennete gidecek bir kızı olamazdım. Hayat bana baştan adil bir yaşam sunmamış, ayaklarımı geriye atarak kızıl bir gökyüzünü sermişti.

İçimde kabuk bağlayan düşüncelerime yara bandı bile yetmezdi. O kadar fazla acı çekmiş, cılız bedenime kusursuz gibi vahşetler işlenmişti.

Gün aymamıştı, sabah o olmayınca doğmuyordu, bulutlar karamsar oluyordu. Kalbim, kendini bırakıyordu.

Onun hayatından bir şey duymak istiyordum. Açmadığı odaların kapılarını kırmak istiyordum.

"Hayır Balın, olmaz," diye mırıldanırken, kapana kısılmış olan okulun bahçesinde önüme gelen taşları deviriyordum.

"Eflal kırma beni ya, parti bu sonuçta eğlenir, biraz kafa dağıtırız." Okuldan bir kızın partisine gitmek istediğini söyleyip duruyordu ve bende onu reddediyordum.

"Gelmek istemiyorum, saçma sapan işler."

"Atılda gelecekmiş, Andaç söyledi," dediğinde saniyeler geriye yaslandı ve az önce dediklerimin hepsi ağzımın içine tıkıldı.

"Ne olmuş o geliyorsa?" Diye sorduğumda içimde büyüyen kuşku, bedenimi ele geçirdi.

"Bilemicem artık, okuldaki herkes geliyor." Dedi ve bana dönerek sinsice baktı. "Sence ben niye gidiyorum sanıyorsun? Yakışıklı herifimi, çiyanlardan korumak için."

Her ortamda dikkat çeken bir adamın elbette o partilerde de yalnız kalmayacağını biliyordum. İçime dolan kramplar, bir sonuca vurarak zihnimde ki yaralara tuz bastığında, gözlerimi açtım ama Balın'a çaktırmadım.

"Seni yalnız bırakmamak için gelirim," dediğimde bir bahanenin üstüne örtünen battaniyenin ucuna asıldı kelimelerim.

"Ne kadar mutlu edersin beni," dedi alayla. Fakat bunu üstüme almadan ondan bir adım ileriye gittim ve yürümeye başladım.

"Sınıfa çıkalım mı?" Diye sordum arka bahçenin okula yönelen merdivenlerine doğru giderken. İçimde oluşan meltem rüzgarları ağaçlara yansıyor ve savruluyordu.

"Hemen konu değiştir, hiç konuşma benimle aşk hayatın konusunda," dediğinde ona bakarak büyük ölçüde gözlerimi devirdim.

Hangi aşka meçhul olmuştum ki ben. Bir başkasının gözlerine bakarken, hangi sevginin kollarına atlamıştım.. hatırlamıyorum. Atıl vardı sadece. Hiçbir sıfatı onun önünde şekillendiremiyordum.

"Kafandan at şunları. Benim aşk hayatım filan yok," üstelemedi, sustu. Bazı gerçeklerin altında yatarken, bedenimin var olmayan bir taş ile hükmünü sürüdürüyordu.

Merdivenlere yönelirken, demir korkuluğu tuttum. Canımın yanan yerini, nesnelerin soğuk hissedarıyla kavradım. Yukarı çıkarken, zilin sesiyle kapanan kapılar ve hemen arkasından sınıfa giren öğrenciler ile beraber adımlarımı daha da yavaşlattım.

"Hadisene derse geç kalacağız," dediğinde omuz silktim.

"Umurumda değil," dediğimde gerçekten dediğim doğruydu. Derse girmek istemeyen beynim ve ona uyan kalbime karşı bir bezmişliğin hissedarına yattım.

"Geçen seneki Eflal'i özlüyorum. Beni kolumdan tutup zorla derse götüren inek nereye kaçtı?" Diye söylendiğinde bitkinliğim ellerine dokundu. Nasıl olayların altında kaldığımı ve annem ile boğuştuğumun bir manzarasını görse yorgunluğumu anlardı.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin