BÖLÜM:4 "SIZINTI"

12.7K 639 74
                                    

BÖLÜM:4 "SIZINTI"

LAURA PERGOLİZİ-LOST ON YOU

Kaybolan ruhumu arıyorum, elimde kayıp ilanları. Çocukluğuma mum ışığında bakıyorum, ateşi sönük. Uzuvlarıma işlenen bir müziğe sarmalanıyorum, alıp beni götüren melankonilerde sızlayan ağrılarımı büyütüyorum.

Kelimeler sızlıyor, üşüyorum.

Evden kaçarak uzaklaştığım sabahın aydınlanmamış saatlerinde sahilde buldum kendimi. Kimse yoktu. Sadece dalgaların sesine maruz kalan kulaklarım, kokuyu ciğerlerime hapseden duygularım vardı.

Elim telefonuma gitti.

Gönderilen: Balın

Bugün okula gelebilirim de, gelmeyebilirim de. Merak etme, iyiyim.

Mesajı gönderdikten sonra telefonu cebime soktum.

Saçlarıma aşılanan rüzgar, dalgalarını hissiyatımla buluşturuyor, gözlerimi kapamamı sağlıyordu. Annemden iğrenmek istiyordum ama vicdanım devreye girerek düşüncelerimi pışpışlıyordu. Dün olan iğrenç şeyleri gözüme sermemek adına dalgaların varlığına sınadım kendimi.

Evimden kaçmıştım. Sadece saatliğine olan kaçışlarım kalbimi tekliyor ve ardından gelen kurşunu göğsüme saplıyordu.

Etrafa bakındım bir an. Gözlerim şortla koşan adama takıldığında daha da detaylı baktım. Kader bize görünmez ip mi geçirmişti? Neydi bu kadar rastlantı? Telefonu cebinde dururken, taktığı kulaklığıyla beni görmüyor, uzun, kaslı bacaklarıyla boydan boya koşuyordu.

En son saat 4'tü. Bu saatte ve bu soğuklukta koşmasına bir mana veremedim ve önüme döndüm. Dalgalara tekrar baktığımda az önce ki hissiyat kaybolmuş, yerine ona bakma arzusu devreye girmişti.

Saçmaydı. Sadece meraktan bakmak istiyordum o kadar. Banktan kalkarak, taşı elime aldım ve sektirerek denize attım. Kafamı dağıtmak isterken, daha da karmaşa bir hâl alması olacak şey değildi.

"Küçük?" Ses tınısı ruhuma çarptı ve hemen kalbimde ki oyuğa kondu.

Kafamı çevirerek ona baktım ve elimde ki taşları avcumda sıktım. Kulaklığının bir tanesini çıkarmış ve üstünde ki siyah penye, kaslarına yapışmış bir halde karşımda duruyordu.

"Im.. şey sadece hava almak istedim."

"Neden burada olduğunu sormadım," dedi soğuk havayla beraber aynı soğuklukla konuştuğunda. Nefesimi havaya üfledim, buhar gözümün önüne gelip havaya dağılırken, birşey demedim. Aklımı dağıtıyordu. Neden böyle oluyordum ki, manasızdı.

Kulaklığının teki hala kulağındaydı, saçları siyah kulaklığını örtüyordu. Adımları beni geçip çantamın olduğu banka, ayaklarını iki yana açarak oturdu. "Gelsene, durdun orada." Diye konuştuğunda, olduğum yerde hareketlenerek yanına oturdum. Aramızda ki tek mesefa yıpranmış çantamdı.

"Sabah sabah spor?" Dedim konuşmaya çalışarak. Belki de susmalıydım.

"Kendimi iyi hissettiriyor," diye konuştuğunda, çıplak bacaklarına gözüm kaydı. İnsan bu hava da donmuyor muydu? Sormak istiyordum ama beni terslemesine de gıcık oluyordum.

"Hadi, hadi konuş." Dedi donuk ifadesi hala suratındayken.

"Konuşmayacaktım ki?" Dediğimde bana öyle bir bakış attı ki, onun gözlerinde boğulacağımı hissettim.

"Hımm," dedi yüzüme daha dikkatli bakarken. "Konuşmayacaktın, ha?"

"Hım, hım." Diye sesler çıkardığımda kafasını geriye boyladı ve adem elmasını ortaya çıkartarak, manzaraya bir manzara daha kattı.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin